GAZZEDEN BAKINCA Ortadoğu’da Filistin ve Kürdistan -Pardon Kuzey Irak- Hesapları
Resmen ve gerçek adıyla konuşulsun veya konuşulmasın, görüşülsün veya görüşülmesin; rafa veya buzdolabına kaldırılsın hatta yok sayılsın Ortadoğu’nun en önemli sorunu Kürdistan/Kürt ve Filistin Meselesidir.
Bunların önem sırası ve önceliği zaman ve zemine göre değişse de değişmeyen gerçek, bu iki sorundan; başta Siyonist Terör Yapılanması olmak üzere emperyalist ve sömürgeci istihbaratların nemalandığı; bölge ülkelerinin değer, zenginlik ve kadim kardeşliği oluşturan duygusal bağlarının ciddi zarar gördüğüdür.
Yaşanılan “göç, idam, infaz, katliam, soykırımlar…” da işin bir başka yönü olarak devam ediyor.
Her ne hikmetse etkili ve yetkili mecralarda en az konuşulan da yine bu sorunlardır.
Sömürgeciler ise bunlar üzerinden terör örgütlerini besleyip beka buluyor.
Genelde halkı Müslüman ülkelerde özelde de Ortadoğu’da özellikle ve hususiyetle de İran, Suriye, Türkiye ve Irak’ta terör örgütü ve terörist bulmak kolay. Sorun, emperyalist istihbaratların terör örgütü ve terörist seçimindeki zorluktadır. Artık amatör istihbaratların, bölgesel hatta yerel sermaye çevrelerinin bile Ortadoğu’da bir harami/gulyabani çetesi, bir eşkıyası var!
Gel vatandaş gel! CIA, MOSSAD, MI6.. sen de gel! Sêvê gundê me erzan in! Warin sêvan!
İslam çoğrafyası durulmuyor, Ortadoğu; buluşamıyor, görüşemiyor, barışamıyor!.. Çatışıyor… Dedesi çatıştı, baba çatıştı. Bayrağı oğul aldı o da çatışıyor! daha da kötüsü toruna vasiyet edilen de yine çatışma! Biri vurdu, diğeri vuruldu. Hakkın ve alın yolu bir ama nedense yollar hep ayrıldı.
Başta Filistin ve Kürdistan.. meselesi dedik.
Filistin; Sykes Picot anlaşmasından (1916) beri zulüm, işkence, işgal, infaz, göç, katliamın her çeşidini gördü, görüyor.
Kana(1996), Cenin((2002), Beyrut(2006)… Gazze’de dünyanın gözü önünde yaptığı katliam ise küresel insanlık onurunu ve ortak aklı harekete geçirmiştir. Filistinli mazlumlara yaptığı her şey Siyonizm’e yakışır. Tam da bu yüzden HAMAS; sözün bittiği yerde söz değil, iş yaptı.
Bir gece ansızın Siyonist Terör Sermayesinin o korkulu inine girdi! Girmekle kalmadı; yerel, bölgesel ve küresel tüm zaaf ve çirkeflerini teşhis, teşhir ve zelil etti!
Kürdistan meselesi de Filistin kadar belki de daha dramatik.
Eğri oturup doğru konuşalım. Allah aşkına, tam bir asırdır giden on binler, yüz binler… aşkına! Filistin; barındırdığı Kudüs ve Aksa Mektebimiz yüzünden tabi ki daha kadim bir meselemizdir. Olmazsa olmazımızdır. Fakat orası küresel emperyalizmin karakolu Siyonist terörün işgalinde ve Ümmeti yöneten devlet ve hükümetlerin kahir ekseriyeti de yine bu gücün emrinde. Ümmet de bu hükümetleri kutsamakta maalesef.
Fakat Kürt ve Kürdistan coğrafyasındaki dramın içeriği ve rengi farklıdır.
Mesela son asırda Kürde reva görülen katliamlara bir bakalım Seriul Hisab aşkına! Mahabad(İran); Dersim, Koçgiri, Palo, Zilan, Ağrı, Sason, Genç.. Bunların her biri bir katliamın, soykırımın adıdır. Halepçe; Saddam’ın emriyle işlenmiş ikinci bir Hiroşima’dır. Bunlar gibi daha nice katliamlar vardır.
Asıl trajedi; hiçbirinin Hristiyan ve İsrail gibi gayrimüslim bir devlet tarafından işlenmemiş olmasıdır.
Kürtler; asırlardan beri yaşadıkları coğrafyanın göçmeni değil mukimi ve öz yerlileridir. Bu Yerliler; “İslam dini ve kardeşliğinin adı ve adresi olan her ulus ve devletle beraber yaşamayı başarmış fedakâr bir mazlum millettir.
Bütün bu hasletlerine rağmen vefakarlık ve merhamet görmesi gereken en nazik geçiş dönemlerinde eziyet görmüş. Son yüzyılda ise ret ve inkâr, imha ve katliamlara uğramışlardır.
Küçülen şu bilim dünyasında artık hiçbir şeyin gizil saklı kalmayacağı ortada. Yok saydığımız her vakanın başkalarınca hem de en istenmeyen yer ve zamanda karşımıza getirileceği, yerel, bölgesel hatta küresel zeminlerde bir koz olarak konulacağı da açık.
Esasen iki milyarlık bir ümmeti yöneten koca koca devletlerin uluslararası arenada çaresiz kalmasının önemli bir sebebi de bu tür yok saydıkları realite ve adliyelerin tozlu raflarına kaldırdıkları kanayan yaralara ait dosyalardır.
Hakkını teslim edelim Sayın Cumhurbaşkanı; Kürt/Kürdistan mevzulu dayatma korkuların üzerine gitmiş, Dersim üzerinden şunları demiştir:
"..Dersim yakın tarihimizdeki en acı, en trajik olaylardan biridir. Dersim aydınlatılmayı, cesaretle sorgulanmayı bekleyen bir faciadır… Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum" demiş. Ezber bozmuş, yaralı milyonların yüreğine su serpmiştir.
Bu tarz ve taktiklerin devam etmesi; Ortadoğu’nun bekası, halkların kardeşliğinin ilacı; emperyalist istihbaratların ve türettikleri terör odaklarının dahası kardeş kanı dökülmesinin sonu olacaktır.
İşte bu akılla yola koyulmuş, bu Hakkı teslim edecek asrın kahramanlarının muktedir ve iktidarda beka bulacağı zaman ve zeminin dua ve temennisiyle… Wesselam!