GAZZE’DEN BAKINCA-2 Dünyanın En Beyazları
Bir önceki yazımızda “asgari yüz yıldır dünyada kurulu bir düzenin olduğunu” yazdık. Bu düzen dünya halklarını, “Beyazlar ve Diğerleri” diye iki sınıfa ayırmıştı.
İş, buraya kadar normal olmasa da anlaşılırdı. Fakat asıl sorun; bu BEYAZ sınıfın ayrıca “beyazımsılar, beyazlar, bembeyazlar, en beyazlar” diye dört sınıfa ayrılması. Anormallik de burada.
Dünyanın sermayesini çalan, dünya halklarına hayatı zindan eden bu güruh aslında kendi içinde de aslında paramparçadır. Kıskanç ve ruh hastasıdırlar.
Onları birlikmiş gibi gösteren; mazlumların zaafı ve tükenmeyen endişeleridir.
“Onlar(Yahudiler); sizinle toplu olarak savaşamazlar ancak surla çevrilmiş kasabalar içinde veya duvarlar arkasından savaşı kabul edebilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise serttir; onları birlik sanırsın, oysa kalpleri birbirinden ayrıdır. Bu, akletmeyen bir topluluk olmalarındandır.”(Haşr-14)
Bu “Beyaz Sınıf’ bulunduğu ülkede “güç ve sermayeyi ”elinde bulunduran azınlıktır. Pek duygusal davranmaz, sıradan menfaatleri için kayda değer acılar yaşatır, mühim suç ve günahlar işlerler.
Bunların ilk ayağı “Halkı Müslüman ülkelerdeki azınlık, bir üst sınıfı AB gibi ülkeler, daha üst sınıfı ABD ve nihayet en üst sınıfı kapitalist Siyonist Sermaye” çevreleridir.
Demek ki son ve en üstte bulunan En beyazlar; bir devlet, millet hatta makul bir din de değil bir menfaat grubudur.
Filistin direnişi, bütün bunların kimliğini, imkân ve kabiliyetlerini.. bize öğretti. Bu eğitimi, dünyanın en köklü üniversiteleri, en gelişmiş devletleri, İHA/SİHA’lı orduları olan yapılar veremedi. Dünya halklarına, Büyük Şeytan hakkındaki bu eğitimi veren; Filistin Direniş Hareketi’nin yazdığı Gazze Destanı’dır.
Bu vesileyle tüm eşkıya güruhlarıyla Beyaz Çetesini daha da önemlisi En Beyazları kusursuz duyduk, gördük, öğrendik elhamdülillah!
Demek ki terörün bayı En Beyazlardır. Maalesef dünyanın hala belini bükemediği Amerika, bu gücün merkezidir.
Bunun bir “devlet, millet hatta din..” olmadığını gördük. Peki bu menfaat çevresi kimdir? Tam olarak nedir?
Bu, Adem’in yaratılışıyla beraber beşerin hayatına giren Şeytan’ın ta kendisidir. Hâlihazırdaki temsilcisiyse Siyonist Sermayedir. Hristiyan Siyonistler diyebileceğimiz Evanjelist (Evangelist)’ler de bu zihniyetin şövalyelerinden!
İkisi de “İsa’nın avdeti ve vaat edilmiş topraklar..” konusunda hemfikir. Evanjelist Trump, bu yüzden Kudüs’ü başkent tanıdı, sınırız krediler verdi..
Bunlar için “sorgu, cehennem azabı..” yok. Çünkü Yahudiler, Tanrının seçilmiş kullarıdır; zaten İsa (as)’ın gerildiği çarmıh ve çilesi de Evanjelistlerin kefareti olmuş(!)
Tam da bu yüzden ekmek elden su gölden! Ne akıl ne insaf ne de kendilerini bağlayan bir değer ve yasa var. Keyif de onlara(!) Tek sorunları; dünya zenginliklerini nasıl elde edecekleri, dünya halklarını nasıl hizmete alacaklarıdır!
İşte bahsettiğimiz bu azgın azınlık budur ve bunlar En Beyazlardır.
Düşünebiliyor muyuz? Bu kadar özerklik ve ayrıcalık bir dinde olabilir mi? Ya da her şeyi yoktan var eden, böyle bir tür yaratmak, Allah’ın adaletine yakışır mı? Haşa! Fakat adamlar nasıl olmuşsa hakikatin bu olduğuna inanmışlardır.
O halde bu bir din değil, Hristiyan veya Yahudi de değillerdir. Bu bir zihniyet meselesi. Bu bir kronik sermaye hastalığı.
Bu hastalığa yakalanan; bencildir, fırsatçı, yalancıdır. En güzel kavramların, din ve değerlere ait kutsalların sırtından geçinir. işi bittikten sonra da bu değerlerle savaşır.
Amerika halkı da bu En Beyazların mağdurudur. AB ve o standardı yakalamış ülke halkları da bu zihniyetin mağdurudur. Halkı Müslüman ülkelerin ise adı bile yok. Netanyahu’nun deyimiyle; “Makamınızı seviyorsanız; oturun, konuşmayın!” O kadar!
“Oturun konuşmayın” tehdidi aslında küresel bir ikazdı. Hakikaten de küresel anlamda bir itaatsizlik de gözüküyor.
Bilim ve tekniğin zirve yaptığı, muasır medeniyet seviyesinin ülkelerine bir bakın! “..bu günümüzü sağlayanların açtığı yolda, kurduğu ülküde, gösterdiği amaçta hiç durmadan yürüyeceğine ant içenlerin” diyarına bakın!
Her tarafta “zincir, kamçı, kelepçe, giyotinli yasalar..” gördüm. Yasa ve tüzüklerinde, meclis kürsülerinde, Cumhurbaşkanlarının Siyonist terör devleti ziyaretlerindeki zilletlerini kusursuz gördüm!
Bütün bunlara Gazze’den baktım! Filistin direniş cephesinin açtığı bayraktaki asalet, gurur, diriliş ve yaşamı gördüm.
Dünyayı kelepçeleyen bu Siyonist Sermayenin dişlerinin Gazze’de döküldüğünü, korku ilahlarının yıkıldığını, Ümmet Coğrafyasındaki Beyazımsıların Yerlileri sorguladığı Manda Saraylarındaki zelzeleyi, “mü’min yüreklere vesvese veren O Hannas’ın” kaçışını.. gördüm!
Varol Gazze’m! Çok yaşa Filistin! Her bijî HEMAS! Her hebî Berxwedana Filistîn! Bimre koledar u koletî! Muktedir, iktidar et İlahî bize rağmen! Vesselam!