Filistin’e Savaşçı Akışı
İstihbarat ve güvenlik uzmanı Mete Yarar, “binlerce savaşçının Filistin’e gelmekte olduğundan” bahsetti. Bu sürpriz değil bir vakıa.
Malum her devirde her din ve değer için bu yolun yolcusu olmuştur. İslam tarihinde ise bu, olmazsa olmaz bir kültür, bir gelenektir. Hilafet döneminde Halifenin; “cihad cephesidir” dediği adreslere binlerce, on binlerce gönüllü mücahit gitmiştir.
İslam ordusu, bir müddet gönüllülük esasına göre teşekkül etmiştir. Asya, Avrupa ve Afrika coğrafyalarına giden kadim ordularda hep mücahitler olmuştur. Bunların sayısı on binlerle ifade edilmiştir. Bu, yaygın bir gelenektir.
Zelensky; “Ukrayna'ya yardım için 16 bin yabancı gönüllü savaşçı gelecek. ilk kafile, ülkeye ulaşmak üzere.. Onlar bizim özgürlüğümüzü, hayatımızı korumak için geliyor" demişti. Sizler için tuhaftı ama dünya kamuoyu normal karşılamıştı.
Eski Özel Kuvvetler Alay Komutanı Albay Mithat Işık’ın deyimiyle; "ganimet, ahlaksızlık veya casusluk için" gelen gönüllüler de olur ancak “şehadet veya zaferi vadeden” cihat cepheleri için bu söz konusu olamaz!
İslam dünyasında, Afganistan’ın Ruslar tarafından işgaliyle başlayan bir savaşçı akışı oldu. Filistin Cephesine değişik düşünce ve inançtan savaşçılar da gitti. Mesela FKÖ saflarında savaşan Türkiye’den Sosyalist gençler de biliniyor.
Filistin Cephesi; antiemperyalist, anti Siyonist işgal ve katliamlara karşı bir “askeri akademi” de olagelmiştir. Bunu daha önce “Cihad, İlim ve İrfan Mekteplerimiz” başlığıyla da işlemiştik.
Cihad Mekteplerimizin başında Kudüs ve Aksa Mektebi gelir. Geldiği durum ve büründüğü şekil itibarıyla Gazze de bir “Cihad ve Şehadet Mektebi’dir.”.
Gazze Mektebi; artık küresel anlamda bir cazibe merkezidir.
Bu mektebin babası Filistin, annesi HAMAS’tır. Liderlerini şehit veren HAMAS; Filistin kurtuluşunun kahramanı, ümmetin destanı olmuştur. Hâlihazırda Muhammed ed-Dayf komutasında Ebu Ubeyde’nin sözcülüğünde Gazze’nin şehadet bahçelerinde derilen kırmızı güller, destan yazmaya devam ediyor.
Ümmet, bu mücahitlerin aşığı; dünya halkları, bu masum diriliş ve direnişin pervanesi olmuştur!
Gazze Direnişine katılmak isteyen Müslüman olmayan binlerce savaşçıdan bahsetmek mümkün. Bunu, kamuoyunun nabzını tutan onlarca anket ve araştırmada açıkça görüyoruz. Batı sokaklarında Siyonist zevatın Batılı halklar nezdinde uğradığı lanet ve linçte, meydanlara hükmeden şarkılarda da görüyoruz.
Siyonist Terör yapılanması, Batı ülkelerinde kendisine karşı yükselen bu nefretten ciddi anlamda korkuyor. Geçmişteki dramlarının tekrarlanacağını, Siyonist’i red anlayışın hortlayacağını görebiliyor.
Müslüman ülkelerdeki ekser hükümetler; genel anlamda Filistin’e karşı duyarsız olsa da halklar bir isyanın eşiğinde. İsraille savaşmak isteyen yüzlerce, binlerce gönüllünün Filistin’e, komşu devletlere gitmenin yollarını ardağı konuşuluyor.
Batılı istihbaratlar; 1979 Afganistan işgali ve İran İslam devrimiyle beraber 15- 20 bin kişilik gönüllü savaşçıdan bahsediyordu. Bu gönüllü savaşçıların Küresel anlamda artık 50 binleri geçmesi anlaşılır bir durum. Bu haberlere şaşmamak lazım.
Gazze’deki işgal, katliam ve soykırıma karşı BM’nin 5+1’inin keyfiliği; İslam ve Arap Ligi’nin acil ve yüksek öneme sahip toplantılarındaki acizlik, çaresizlik ve trajikomik durum, 50 bin değil, yüzbinleri de Gazze’ye sevkeder. İşin bir yönü daha var; bu yüzbinler hatta milyonlar için artık cihad cephesi sadece Gazze’yle sınırlı da değildir.
“Her yer Gazze, hepimiz HAMAS” ifadesi artık global bir slogandır!
İslam coğrafyasında; Büyük Şeytan Amerika ve Siyonist terör Çetesi ateşinin potasında erimiş paha biçilmez cevherler var!
Bu cevherlerin dökülecekleri iki kalıp var: Ya Zafer ya Şehadet!
Gerçekten Siyonist Terör bundan korkmalıdır. Yahudiler değil, Siyonist Terör Devleti ve Küresel Sermayesi korkmalıdır! Gazze’deki ateşkes başta onlar için bir fırsattır ancak bu kafayla bu ateşkesi değerlendirebileceklerini de sanmıyorum!
Gerçekten de milyonların yüreğinde kor var. Bu kor, önce Yerli İşbirlikçileri, sonra Siyonist’i yakar! Baksanıza:
Garbın afaklarında bir insanlık ve kardeşlik şarkımız oluştu: “Leve Palestina! Och krossa Sionismaen” (Çok yaşa Filistin! Kahrol Siyonizm..).
Filistin Marşımız zaten vardı: “FİLİSTİN’DEKİ MEŞALE sayhalanır tüm âleme/ Koş Fatma koş!/ Mehmet yerde! Al SANCAĞI sıra sende!..// 11’inde AKINCILAR!/ Hakkı hakim kılmak için ölür Ayşe ölür Yasin!/ İNTİFADA İNTİFADA selam sana şanlı kavga!” (Adil Avaz)
Hâsılı her Müslümanın gururlarını rencide eden, yüreğini yakan Gazze; zaten cihad ve şehadet aşkıyla yanmakta olan yüzbinlerin yani Mücahitlerin bir an evvel varmak istedikleri bir adres. İşgaldeki Filistin içlerine sızdıklarına dair haberler şimdilik tam anlaşılmasa da artık öyle bir şarkının varlığı da bir hakikattir! Wesselam!