• DOLAR 34.589
  • EURO 36.7
  • ALTIN 2901.17
  • ...

Samuel P. Huntington, Medeniyetler Çatışması’nı yazdı (1966). Çeşitli ülkelerden bir araya gelen devlet ve bilim adamlarından oluşan Akil Adamlar grubu da 2005’te Medeniyetler Buluşması’nın çerçevesi için toplandı.

Kadim medeniyetler çatışması devam ederken; Medeniyetler Buluşması inisiyatifi toplantıları Doha ve Dakar’da devam etti. Şaka gibi..

Halkı Müslüman ülkelerin devlet adamları; Mevlana, Gandi’den roller devşirirken karşı tarafın amatörleri, bizim profesyonellerle Medeniyetler Buluşmasının ikramlarını tadıyordu. Profesyonelleri ise Yerlilerin kıt kaynaklarına dadanmıştı. Bombardıman ve katliam sesleri, mümin coğrafyalarda dehşet saçıyordu.

Aslında bu çatışmalar; Adem’den beri başlayan “Kadim Çatışmanın” bir süreğiydi amma bilen konuşmuyor, konuşan bilmiyor veya bilmezden geliyordu.

Mesele açıktı. Çatışma; Hakk ile batıl, medeniyet ile cehaletin.. hak ve hakimiyetinin mücadelesiydi. Bu mücadele asla bitmeyecekti…

Kabil’in döktüğü ilk kan, Firavn, Ebrehe, Kapitalizm, Faşizmin derdi ve davası da buydu.

Bu ilahi istek; Âdemin herhangi bir eşyaya kulluktan yani alçalmaktan men etmek içindi ama Cehaleti/Cahiliye ve Medeniyet Cenahı da olacaktı.

Medeniyet de Cahiliye, kader ya da dayatma değil özgür iradeyle insanoğlunun tercih meselesiydi.

Bunlar var oldukça çatışmanın bitmeyecekti. Yani Medeniyetler Buluşması denilen şey aslında Hakk’a, akl-ı selim denilen Ortak Akla yapılan bir operasyondur. Çünkü Şeytani ile Rahmani olan barışamayacaktı.

Dünya, bu gün işte bu çatışmanın alındır. Bu çatışma Kıyamete kadar da sürecek.

Soru şu: Bu mücadeleyi kim kazanacak?

El cevap: Davasında ihlasla çalışan kazanacak! “İhlas, küfürde de başarıya götürür.” hazırlıklı olmayan kaybedecek. İlahi sebepler dairesi bunu gerektirir.

“Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı… caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın.”(Enfal-60).

Bu gün, bu caydırıcılık, tartışmasız Ehl-i Dünyadadır. Hâsılı Firavunda, Samiri’de, Haç ve Havrada hatta Budist’tedir. Yani tekmil “Modernist Çağdaş Cahiliye”nindir.

Nasıl mı?

Müslüman her ülke; kendi korkularıyla yüzleşemiyor. Asayişi için kendi içindeki farklar ve renklerle buluşup çözüm arayacağına; Cenevre’de, Washingtonlarda arıyor. Tabii ki eli boş, yüzü kara dönüyor. Dönerken hiddetle hırsını alamıyor; dağa, taşa saldırıyor.. Nihayet kendi ayağına sıkıyor… Derken hikâyemiz devam ediyor.

Her İslam ülkesindeki sorun ve çıkmazın arkasında akla ve Hakk’a inat davranan “Vazgeçilmezler, -beka denilen- olmazsa olmazların cehaletinden beslenen zihniyet ve yasalar” vardır.

Medeniyetler çatışmasında ne olacak?

Mevcut hâkim medeniyet; Seküler Modernist Kapitalist, Emperyalist medeniyettir. Esasen bu Cahili cephenin Dünyaya ve dünya halklarına verebileceği bir güzelliği kalmamıştır. Kendi evinde bir sefahat, lüks ve teknoloji elbette vardır. Haksız kazançlarının bir sonucu olan bu nimetler, esasen birer derttir.

Mesela faili oldukları; “keşif ve işgal ettikleri kıtaların milyonlarca Yerlilerinin katliamları, gasp ettikleri zenginlikler; aklı kendilerine yetmeyen milletlerin olan akıl ve imkanlarını da almaları..” dünyada geçerli her makul yasaya göre “ayıptır, günahtır, suçtur, cinayettir!” bu cürümleriyle asla yüzleşmek istemezler. Çünkü bunun hesabını veremezler.

Yani batı o haşmet ve şatafatının altında ezileceği günün arafesindedir! Adl-i İlahi de bunu gerektirir. Helak olan kavimler, paylaşamadıkları dünya.. bunun bariz delilidir AN-CAAK:

Bu erimiş, aslında bitmiş Modernist RÜYA’nın hayaline kapılan Müslüman Dünyanın “cehalet, zaruret, nifakı..” bu Bitmiş Rüya’nın HİKAYESİ’ni sürdürüyor! Kaybettiği her şeyi orda arıyor! Sekerattaki medeniyetin, MEVTA’nın defnini geciktiriyor!

Bu da “Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah'a aittir”(Fatır 10) diyemediği içindir.

Sonuç; Dünya devranı insanlar ve medeniyetler arasında dolaşır durur. Bu günün hakimi, yarının mahkum.. Buna da tarih şahittir.

Medeniyetleri, cehalet, gaflet ve zulüm bitirir. Bu gün de işte o gündür! Dünya; Muvahhid’in elindeki Vahyin emin ellerindeki ŞİFAyı  bekliyor. İlahi yasadır:

 “ALLAH inananları içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değil. İyiyi kötüden ayıracaktır… İnanıp erdemli davranırsanız size büyük bir ödül var. (A.İmran179)

Akl-ı selimin; her renk, ırk, meşrebin kendi güzelliklerini korkmadan konuşup paylaşabileceği ama en doğrunun en çok sevileceği hatta hakim olacağı ama farları red ve inkar etmeyeceği o “Büyük Gün”ün “özlem ve duasıyla” wesselem!