• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Devlet ve hükümetlerin gelecek hesapları, kalkınma planları olur. Bunlar; “kısa, orta ve uzun vadeli” planlar. Bunar; acil, 5-10 yıllık planlar olabilir. 50-100 yıllık plan yapan devlet ve milletler de olur.

Sayın Cumhurbaşkanı da son Orta Vadeli Plan (OVP)’ını açıkladı. Yaralı Sessiz Çoğunluğun derdinin dermanı olsun inşallah.

Zülf-i yâre dokunmak gerekirse plan, yeni iktidara gelmiş bir hükümetin ilan ettiği ilk planı gibi sunuldu. Endişelerimiz olsa da sıkıntı yok diyelim.

Aynı hükümet; 2011’de açıkladıkları 2023 hedeflerini açıklamıştı. Çoğunu tutturamamıştı.

Olsun! Bu millet vefakâr, bu topraklar cefakâr. Hatır, gönül der; dost düşman var der; komşuluk hakkı der. Ağzı kanıyorsa kızılcık şerbeti içtim der sineye çeker! Bunlar da mümkün değilse dostlar pazarda görsün diye boş cüzdanıyla, yaralı yürek, aç karınla pazara da çıkar. Dahası tencerede taş da kaynatır(!).

Evet, biz aynen de buyuz.

Nerden mi bilirim? Kendimden! Liseli yıllarımda; kardan kapanan yolda otobüsümüz, iki gün mahzur kalmıştı. Tek çikolatamı da ağlayan bir çocuğa vermiştim. İkinci günün akşamında ilçemize (Karakoçan) vardık. Kendimi köylümün dükkânına atmıştım -affedersiniz- sığınmıştım. Kurduğu sofraya ısrarla çağırıyor. İnatla; “Sağol, lokantadan geldim” diyordum.

Dediklerim külliyen yalandı. Lokantaya gitmemiştim; param da zaten yoktu. Açlıktan gözlerim çift görüyor, başım dönüyordu. Kafa işte! Eve geldiğimde; “çok acım..” deyip bayılmıştım.

Delikanlılık mı? Akıllılık mı? İnsanî, İslami bir davranış mı? Hiçbiri!

“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır (Saf 2-3). Yapamadığım bir şeyi demiştim. Çok çirkin bir davranış.

“Şüphe yok ki, Allah herhangi bir şeyi, bir sivrisineği, hatta onun da ötesindekini misal vermekten utanıp çekinmez.” (Bakara 26)

İşte… Demek ki Rabbimiz, gerekirse ayrıntıları bile vermekte. Çünkü insan aklı nisyan (unutmak) ile maluldür.

Bu millet; NASS’a rağmen; Euzu-besmele çekerek, tövbe istiğfar ederek çok şey der, nice şeyler yapar.

Vird-i zebanımızdır deriz: “Bu da geçer Ya Hû! Sabrın sonu selamettir. Hem sabreden derviş, muradına ermiş..” bazen de tepemiz atar; “pire için yorgan yakarız. Bozulmazsa düzelme. Kaxis kir mîzê re, gû hat wê re. (Çişe muska yaptı, üstüne beteri geldi) Kulla pîs re gûyê kutî (Kötü yaraya itin dışkısı)” da deriz…

Sorun değil ama ciddi sorunlar var.

Sorun nedir? Bir şeylerin bozulmaması!

Yani bir şeyler bozulsun mu? Kesinlikle! Çünkü kaş yaparken çok göz çıkarıldı! Çünkü derdimizin dermanı burada: Bozulmazsa düzelmez!

Neyin bozulması lazım?

Yazılan her şeyin bozulması; yeniden yazılması lazım. “Hatır gönül, dağdakiler bağdakiler, beteri de Bizimkiler.. Yani mera ve çayırdakiler…” derken Osmanlının son dönemindeki yorgunluğa geldik.

İşte Talat Paşa’ya Çobanın sunduğu çözüm:

Paşa’nın MKYK’sı Malatya’dan Ahmed Ağa diye birini mebus yapmıştır. Bir yıl geçmesine rağmen Ağa hiç konuşmaz. Paşa; gizli bir muhaliftir diye özel görüşür. Ağa; “Ben bir çobandım. Siyasetten anlamam ama bir sürünün kurtlardan nasıl korunacağını iyi bilirim” der ve anlatır:

“Çobandım. Sürüyü de işleri de büyüttüm yaşlandım. Mirası çocuklarıma bıraktım. Sürüye kurt musallat olmuş, önleyemiyorlarmış. Mesele şuymuş: dört zağarları varmış. Dört daha almışlar. Ne olmuşsa o son dört köpekten sonra olmuş. Her gece kurt saldırısı… Koyunlar telef oluyor. Çocuklarıma dedim. Gece bir gözleyin bakalım. Gözlüyorlar. Dişi ve erkek iki kurt geliyormuş. Biri dişi biri erkek. Yeni alınan zağarlar, dişi kurtla arkadaş olmuş, eğleniyor. Bunlar eğlenirken erkek kurt, sürüye dalıyormuş. Çocuklarıma dedim: Sonradan aldığınız köpekleri öldürün. Öldürdüler. Yine koyunlar gidiyor. Tümünü öldürün, onlarla tanışmayan yeni köpekler alın, dedim.  Öyle yaptılar. Sürümden hiçbir koyun eksilmedi” der.

Bunun üzerine Talat Paşa; gülümser ve “benim sorduklarımı Padişah da sana soracak. Sakın ona anlatma!” der.

Anlaşıldı mı bilmem ama her yönden, her çeşit saldırının olduğu açık! Talat Paşa’ları bilmem ama Hünkâr Hazretleri’ne duyurulur. Wesselam!