Adana’da ne oldu?
Bir şey olma-mış gibi ama “…çok ve büyük işler…” oldu!
Olay şu: Adana’da Furkan Vakfı üyeleri, tutuklanan sekiz arkadaşları için izinsiz gösteri yaptı. Bu gösteriye polis müdahale etti.
Her kesin gözü önünde vakıf mensuplarına, gösteriye katılan çarşaflı bayanlara şiddet, orantısız güç kullanıldı. Çarşaflı kadınlara hakaretler edildi, fiziki müdahalelerle kadınlar yere serildi.. İş bununla da kalmadı; yerde inleyen, kıvranan kadınlar, var gücüyle tekrar tekrar ölesiye coplandı, yaralandı; hastanelik edildi..
Bütün bu dehşetler ve daha fazlası da haber kanallarına, sosyal medyaya düştü. 28 Şubatlarda, askeri darbelerde dahi rastlamadığımız bu dehşet görüntüleri ülkeyi ayağa kaldırdı; sosyal medyada infial oldu.
Nihayet Cumhurbaşkanının da olduğu MKYK’da konuşamayan sessiz çoğunluk susarak konuşmuş(!); konuşabilen birkaç kişi de olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş. "Devlet orantısız güç uygulayamaz; polisin sert müdahalesi yanlıştır.." diyebilmiş.
Derken içişleri bakanı Soylu; “Furkan Vakfı üyelerinin siyasi saiklerle öne çıktığı, eylemin de net şekilde provokasyon olduğunu" demiş.
Devlet Bahçeli de malum; “Sayın Soylu, soy ismi gibi soyludur… Türk polisi görevinin gereğini yapmış.” demiş.
Bahçeli’ye bakılırsa gösteriye katılanlar şanslıymış! Yaşadıklarına şükretsinler-miş!
İşte böyle dostlar! Bir şey olmamış gibi! Herkes de kendine yakışanı der ve yapar!
Dünün Türkiye’sine bakarsak doğrudur ve zaten “.una kutî jî bihna xweş nayê!” (Köpeğin şeyinden de iyi koku gelmez)!
Dünün Türkiye’sinde; başbakan idam oldu; rutin aralarla darbeler oldu. Sudan bahanelerle sabıkalar bozuldu, bir neslin geleceği karartıldı. Halk gerildi, çatıştırıldı; idam ve infazlar oldu; adalet adına “bir sağdan, bir soldan” civanlar asıldı.
28 Şubatlarda yeniden zulüm ve işkence adına, çirkef ve kanlı bir mazi yeniden tekrarlanmak istendi; tesettür üzerinden dindar kesim hedef seçildi ve nice ahlar alındı.
İşte o ÂHLARIN SESİ Arş-ı Ala’ya gözyaşı ve dualarla yükseldi; Gayretullah’a dokundu ve “Dindar Türkiye” diyen bir iktidar(!?) geldi.
Mazide burnumuz yandı hem de çok yandı. Yoğurdu belki de o yüzden hala üfleyerek içiyoruz. Hatır gönül uğruna zehir üstüne zehir içiyoruz! Hayallerimiz yıkılıyor, umutlarımız kırılıyor, evdeki hiçbir hesabımız çarşıya uymuyor; nice haklı davamızı kaybediyoruz; nice yaralarımıza tuz basıyoruz…!
Çok derdimiz var amma tek davamız için bağrımıza taş basıyoruz: “Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!” diye.
Ve “Bacımın örtüsüne eller uzanmasın! Gerekçe ne olursa olsun, eller uzanmasın! Uzanırsa da incitmesin! İltifat etsin! Haddini bilsin! Hududunu çizsin!
Ne demek…?
İzinsiz gösteri tabi ki yanlıştır, suçtur amma her suçun cezası da bellidir. Alır adalete teslim edersin! Adalet, polisin copuyla sağlanmaz! Bu kadar gözü dönmüş; kin ve nefretle çarşaflı bayanlara saldıran polis zihniyeti Anadolu’nun ruhunu temsil edemez! Yetkililerin izni olmadan da bu orantısız güç kullanılamaz!
Türkiye bunu hakketmiyor; Anadolu insanı bunu hazmetmiyor! Kamuoyunun duyacağı ve göreceği şekilde yetkililer hesap vermeli ve kamuoyu da görmelidir.
Güzel ülkeme bir şeyler oluyor; birileri yine durumdan vazife çıkarıyor! Birileri; şu şehitler yurdu Anadolu’mda kadının hele hele de çarşaflı bir bayanın ne anlama geldiğini bilmiyor ve değerlerden öç alırcasına saldırıyorsa; yerdeki bir bayan, kamu görevlisi tarafından ölesiye dövülüyorsa; din ve devlet artık farklı bir şekilde tehdit altındadır demektir!
Yetkililer hesap versin; Rabbimin selamet, hayır ve bereketi gitmeden; musibet olarak üzerimize yağmadan! Wesselam!
HİSSE:
1-Sam Amca; 'Türkiye S-400'leri Ukrayna'ya göndersin' demiş.
Rusya’da; “böyle davranan ülkeleri düşman sayar, savaşırız” demiş.
Yani; ABD, Ukrayna savaşına dâhil olun demek istiyor. “Türk askeri iyi savaşır(!?)” diyorlar ya her fırsatta!
2- Gazeteci Şık, "Soylu yetkililerin kirli çamaşırlarını biliyor" dedi.
Doğru mu acep?
Ya bilip de temizlememek?
Nedir o halde “Necasetten teharet?”
3-Çanakkale Geçilmez!
“Dur yolcu..” yazısının yanına; Geçiş Ücreti: 200 TL de yazılacak mı?
Yazılsa da günlük en fazla 45 bin araç için geçerli.
Yol geçen hanı olacaktı hani! bu fiyatla artık kervan geçmez kuş uçmaza dönecek(!).
Deli Dumrul ne demişti..?
4-Adana olayında umutlar kırıldı.
Emniyet birimleri araştırıyor: “türbanlı polisin türbanlı bir başka kadına yönelik şiddeti” ne anlama geliyor diye.
“Bu görüntünün de provokasyon amaçlı bilinçli servis edilip edilmediği..” inceleniyormuş(!?)
5- Bahçeli; Nevruz’u çözmüş.
O; “Türk’ün ezeli bayramıdır. Türk milletinin ebedi bayram günüdür” demiş ama gergin.
Xem nîne lo! Kardeşlik olsun! Biz de deriz:
“Nevroze Nevroz e/ Buhar e pîroz e!”