Ataların Ertesindeki Ümmet
İslam’da “ataların dinine uymak, atalarla övünmek..” men edilmiş. “Ataların dinine uymak;” zan, cehalet ve gafletle izah edilmiş. “Atalardan birinin kendilerini var ettiğine…” inanmak ise şirktir.
Atalarımızı; vefa ve dua ile anarız; ibret, ders alınacak yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan hayat olayları kabilinden değerlendiririz. Bu yüzden de normal, vasat bir ümmetiz zaten.
Kim yaptı, ne oldu bilmem ama “davranış, ruh ve beden” olarak fena değişmişiz! Bu yüzden de fanilerden kimilerinin başına gelmedik garabet, takılmadık lakap/unvan kalmamış.
Kitabımız ’da “onlar bir ümmetti geldi geçti…” dediği geçmiştekilerin kimisi sağlında, kimisi de mezardan itibaren, sırtında yükseldiği milletinin zihnine girmiş, hafızasını boşaltmış; rüyalarında çarpmış! Şeytanlara, cinlere rahmet okutmuş…
“Vazgeçilmezler, ölümsüzler, çelimsizler, halkını -haşa- yoktan var edenler…” tanımsız nice varlıklar...
Bildiğim kadarıyla İslam’da, bu gibi sıfatlarla kendilerini dayatanlar olmuş. Şeddat, Nemrut, Firavun…” gibi. Ebrehe, Ebu Cehiller de cabası. Bunlara kâfir, tağut, asi, müşrik tabirleri kullanılmış.
Asrımızda bunların varislerini gördük. İran’da şehinşahlar; Araplar’da Süfyan’ın nesli, Yezidler; Haccaclar; Şerif Hüseyn’in varisleri; Bangladeş’te dişi Şeyh Hasina; İslami görüntü altındaki Haçlı Şövalyeleri ve daha niceleri.
Bizimki(!) mi? Himm? Te go hirç? Welleh …xedâr e! (Efendim? Ayı mı? Vallahi …gaddardır.)
Çok şey(!) türetilip dayatılmış… Hepsi de insanı çarpacak cinsten!
Şarktan tutun ta garptakine kadar; adları, unvanları farklı ama iş ve istekleri aynı! Ritüelleri var, şartsız itaat isterler,
*Ümmet, görülen lüzum üzere belirlenen zaman dilimindeki ”..ziilllll..” sireen sesiyle tekmil ayakta! Şimdilerde gülsem de ilkokulda öğretmişlerdi: “…ölmedi; yüreğimde yaşıyor!/ olmasaydın, olmazdık(!?)/ ..yarattı(!?)”
Ne demek? Açık konuş! “Anlarım, anlatamam!” Ümmetin her diyarında ayrı ayrı amma neticede hepsi aynı. Akif’in rüyası gibi:
Düşümde; “Bir öyle hayvana bindim ki, seçmedim iyice./-Peki, o bindiğin at mıydı, anlasak, neydi?/-Bilir miyim? Yalnız dört ayaklı bir şeydi.../ Katır mı desem? Eşek mi desem?/ Öküz mü desem? İnek mi desem? /-Biraz yürüdük.../-Yokuş mu desem? İniş mi desem?// ..İlerde bir kocaman karaltı vardı./-Bir adam.../Tanıştınız mı?/-O, bilmem tanır mı, ben tanımam.../Babam mı desem? Kızım mı desem?/Düşman mı desem? Akraba mı desem?/Yahudi mi desem? Gâvur mu desem?../Şudur mu desem? Budur mu desem?”
Cevabımız da Akif’ten: “Uzatma, sen buluyorsun belânı Allah'tan.../Bu: Elde bir; yalınız pek seçilmiyor ne zaman.../Bugün mü desem? Yarın mı desem?/Uzak mı desem? Yakın mı desem?/Yazın mı desem? Güzün mü desem?”(Güreş’ten)
Rabbim iman, iz’an, cesaret ve feraset versin vesselam!
HİSSE:
1-Üretici ortağı Türkiye’ye F-35 uçağı vermeyen Trump yönetimi, 30 milyar dolara BAE için 50 adet beşinci nesil F-35 savaş uçağı ve nice ağır silahlar satacak. Nasıl olsa İran ve Türkiye’nin mücadele alanlarında kullandıracak. Aynı BAE, Rodos’a bile uçak göndermemişti ya! No panic!
2 Karabağ için başkanlık sarayını basan protestocular, Paşinyan’ın makamındaki “bilgisayar, saat, parfüm ve ehliyetini çalmışlar.” Paşinyan Facebook hesabında paylaşmış üstelik! Terbiyesiz hırhızlar!
3-Laik Kürdistan için tam Şövalye isteyen ABD’li Biden; Türkiye’yle istikrar düşünen Barzani’nin KDP’sini, Rojava’daki YPG/PKK’ye kurban etmiş(!). Umutlanan YPG, Şengal, Amediye’nin de ötesini hatta sınırdaki Duhok’u istiyor. Türkiye’nin; -Haçlı istihbaratlarının nemalandığı, durumdan vazife çıkardığı- yapay kadim korkusunu aşması; zaten kurulmuş olan Kürdistan gerçeğiyle buluşmasının zamanı geçmedi mi?
4-Rusya, Putin’le; Çarlık Rusya’sının güç ve yetki alanlarıyla buluşmak istiyor. Türkiye de Osmanlının kadim coğrafyalarıyla buluşmak istiyor. Çarlığı da komünizmi de tarih müzesine gömen Rusya; çarlığın hayal edemediği sıcak denizlere de indi.
Doğu’nun değer ve hassaslarına sırtını dönen, Batı’yla uyum ve muhabbeti farz sayan; Misak-ı Milli’den vazgeçen Kemalizm’e eleştiri dahi yapamayan Türkiye’nin, Vahyin topraklarında işi çok zor. Kaz yumurtasına özenen kanaryanın ilk görevi nedir gelo?!
5-Kıbrıs’taki kumarhanelerde yetişen Azerbaycan’ın İlham’ı; babası Haydar Aliyev’in de baş ağrısıydı ama boynuz kulağı geçiyormuş; geçti. Karabağ’da zafer kazandı. Dahası, son yüzyıldır Haçlı korumasındaki Hristiyan bir devlet onun şahsında Müslüman bir millet karşısında zelil oldu; teslim-i silah etti. İran İslam Cumhuriyeti seyirci kaldığı halde, domuz ahırlarına çevrilen camileri ezan ve namazla buluşturdu. Helal olsun! Her bijî!
Endişe ve beklentimiz: İlham Aliyev, din ve değerlere ceza ve yasaklar uygulayan pusudaki ulusalcı laiklerin tekrar oyununa gelmemeli; yerli bir duruş sergilemeli. Komünizmden kalma habis ezberleri bozmalıdır.
Ha bir de Ermeni Paşinyan’a karşı kullandığı dil; bir lidere yakışmayacak kadar acemi ve mahalli! Taş yerinde ağırdır. Şerme lo!