Dua niyetine
Yazacak çok şey var. Yerel, bölgesel ve küresel; peyimizi bırakmayan felaketler… O kadar çok şey var ki!
Bu konuların her biri diğerinden önemli(!) biri diğerine hayat hakkı tanımayacak, red ve inkâr hatta infaz edecek şekilde gündemimin başı olmak için çırpınıyor. Alayı, Müslüman halkları kuşatmış; seküler garbi statükolar gibi zihnime, millî şef kesiliyor.
Lâ diyeceğim bu kuşatmaların alayına… Ötesini yazacağım! Yakaracağım, gaflet ve delaletimize şefkat tokatları çeken Seri´ul Hisab´a! Rahman ve Rahimime ilticaya yüzüm olsun. İltica edeyim ki; “Rabbim! Beni, anne/babamı ve tüm mü´minleri bağışla” diyebileyim, atam İbrahim gibi!
Bediüzzaman´ın, neden siyaset ve cihan savaşının hengamesinde, neden “iman hakikatleriyle” ilgilendiğini şimdi pekiyi anlıyorum. Tam da bu yüzden “zaman, zemin, ins u cinnin; hâsılı her şeyin şerrinden, her şeyin Rabbi´ne sığınırım!
Her şey O´nun Yed-i Kudret´inde, bilirim! Kapına gelmek için yüzüm var mı bilmem ama başka kapının olmadığını da bildiğimden; dergâhına geldik!
Bu acib asırda; her yer mazlum ve mahrumların yüzüne çarpan kapılarla çevrili! “Dinlerinden olmadıkça, sizleri asla sevmeyecekler” diye uyardığın halde gafletimizle, her defasında yüzümüze kapanan o kem, o bed ve deni” kapılara meylediyoruz basiretimiz çevrili… Etraf karanlık...
İlahi! Biliriz; “şeref ve izzet; ancak Sen´in, Resulünün ve müminlerindir.” Bize İslam´ın şerefini, imanın izzetini, ihsanının lezzetini idrak edecek basireti ver!
Zaruret, tefrika ve cehaletin kuşatmasındayız. Müstahakız… Bizleri bu zillet ve ayıplardan kurtaracak ilim-irfan, cesaret, azme kavuşturacak basiretle donat, bize rağmen İlahi!
Korku, sevgi ve çıkarlarımızın ötesinde; “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” fermanının sırrına ve lezzetine vardıracak; akıl ve aşk ver Rabbim!
“Bulunduğunuz hal ile idare olunursunuz…” buyurmuşsun! Hak ettiğimiz ahvalin mağduruyuz, mustaribiyiz. “Ey halleri değiştiren! Bizim halimizi de iyi bir hale tebdil eyle!”
Kapılar, senin emrinle açılır; senin emrinle kapanır kapılar! “Ey Kapıların sahibi! Bizlere de hayırlı kapılar aç!” Rahmetinle..!
Ey cümle mahlûkatın sahibi! Ümmeti yöneten ekser liderler, rejim ve hükümetler; kendi halklarını, dünya hâkimleri adına kontrol ediyor, zenginliklerimizi gasp ediyorlar!
Şu fetret devrinde; Müslüman halkların başındaki lider ve hükümetlere; İslam´ın izzetini, imanın lezzetini tanıştır! Onlara hidayet nasip eyle! Hayr ile ıslah eyle! Aralarında muhabbet, uhuvvet; sağlam diyalog ve istişare ruhunu inşa eyle! Şeref ve izzeti senin yanında arasınlar ki; halklarına karşı merhametli, kâfir ve zalimlere karşı da izzetli olabilsinler!
Ya Seri´ul Hisab ve ya Azîz´ün züntikam! Ümmetin başındaki etkili ve yetkili kişi, kurum ve kuruluşlara; “savaşta ve barışta, dostlukta ve düşmanlıkta; sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta; yaşamlarının her alanında” İslam´ı, İslam Şeriatı´ının hukukunu gözetecek samimiyet ve ihlası ver!
Bizlere; “dinin ile bizleri kandıracak” kişi ve kuruluşları tanıyacak iz´anı ver, onlara fırsat verme ya Rabb!
Ey Rabbimiz! Dünyamız yorgun; sessiz çoğunluğun umudu kırılmış… Masumların suçlu diye yargılandığı, cezalar aldığı bir devrandayız! Senin rahmetinle koruduğun ahiretin tarlası olan Dünyamız suç ve günaha boğulmakta!
Suç ve günahlara boğulmuş acip asırda; senin gaybi yardımını hak edecek ve galip gelecek nice az topluluklar vardır. Layık olmasak da sen onları gaybi yardımlarına mazhar ve rahmetinle muzaffer eyle!
Gücünü; mahrum, mahkûm ve mustazafların eliyle zamane Firavunlarına, zalim ve zorbalara göster!
İnsanlık susadı; ümmetin ciğeri paralanıyor; küfür ve zulmün kurşunlarıyla, adları bile gündeme gelmeyen çok Güneşlerimiz batıyor!
Ödenmiş bedelleri, verilen ve verilemeyen imtihanları sen tamam kabul eyle Rabbim! Beterinden muhafaza eyle!
Dünyadaki küfür, zulüm, acz ve cehaletimizi; Asa-yı Musa ve Zülfikar ile terbiye eyle! Ey Hâkimlerin Hakimi ve Ey Seri´ul-Hisab! Wesselam!