Zaman'a Oynamak
Zamana oynamak deyimi; 1-Bir işi çözmek, 2-O işin çözümünü engellemek için zaman kazanmak, 3-Çaresizliğe teslimiyetle ecelin gelişini beklemektir.
Değerlerini materyalizme ezdiren Garb insanı, ilk ikisini hakkıyla yapmaktadır.
Bağnazlığa varacak derecede değerlerini savunan Şarkın inanları da son ikisini hakkıyla uygulamaktadır. Vahyin ve onun uygulayıcısı olan Hz. Peygamber (s.a.v)'in özellikle belirttiği zamanı değerlendirme emrine karşı hassasiyetimiz yok denecek raddelerdedir.
Çözümlerimizin ekseri, arap pazarı dediğimiz önceden sistematiği, hesabı kitabı yapılmamış deneme yanılmalar şeklinde oluyor.
Bu yüzden de tıkanıyoruz, tükeniyoruz, güzelliklerin sahiline varamıyoruz.
Ümmet coğrafyasındaki manzara bunun bariz örneğidir. Siyasi, sosyal, ekonomik çoğu sıkıntılarımızın çözümü için tamamlamamız gereken 100 sayısına varacağımıza 99'dan sonra 50 diyoruz. Sorunumuz; bir türlü yüz diyememekte. Diyemiyoruz veya istemiyoruz ya da birileri engelliyor.
"Kürt Sorununun çözüm sürecinde; halkı Müslüman devletlerin oluşturmaya çalıştığı uluslararası yapı ve örgütlenmelerin oluşturulmasında..." izlenen yollar hep aynı çıkmaz..
Şairin Kürt halkının şahsında ümmet için belirttiği ruh hali ve kimliğin aynısı: "...hali me Kurd'a eve/ Xebat u keyf u şer e." (Biz Kürtlerin hali budur/ Çalışmak, eğlenmek, savaşmaktır).
Külliyen ümmet böyledir.
Sanayi toplumu öncesi Batı, bu gün sahip olduğumuz karakterdeydi.
"İç savaşlar, açlık, göç, bulaşıcı hastalıklar; can, mal, namus emniyetsizliği..." tümü o diyarlarda kol geziyordu.
Bu böyledir. Beğensek de beğenmesek de Rabbimiz, "günlerini, insanlar arasında döndürmektedir."
Önemli olan dersini çalışmak, dersin vereceği ağır derslerden önce ders alabilmektir.
Zaman; soyuttur ama hayatımız ona bağlı, tüm mahlukatın ömür denen serveti ona ayarlı. Her alanda tıkanmış çok sorunumuz vardır.
Gerekli tedbirleri alacağız, hakkıyla çareler bulacağız.
Bize düşenleri eksiksiz yaptıktan sonra da tevekkülle sabredeceğiz çünkü nasıl olsa zaman sabretmesini bilmez!
Zamana oynayacağız amma bir hakkı teslim etmek için!
Zamana oynayalım ama çözüm üretmek için.
Zaman kazanalım ama korkularımızla yüzleşmek için; ataların kendi dinlerinin keyfine göre red ve inkar ettikleri her şeyi adalet terazisinde tartmak ve bağırarak itiraf için.
Zamana oynamayalım.
Çözüm üretmesek de korkularımızla, ötelediğimiz durumlarla hem de beklenmedik bir anda yüzleşmek kaçınılmaz ve Takdir-i Hüda'dır.
Sorunu çözmeden, çözümü zamana oynamakta arasak da; "Takdir-i Hüda kuvve-i bazu ile dönmez/ Bir şem'a ki Mevla yaka üflemekle sönmez"(Ziya).
Zaman; her kese özellikle de Müslüman halklara; halkı Müslüman devletlere; etkili ve yetkili kurum, kuruluş ve fertlere son nasiplerini vermektedir biline!
Son İstanbul seçimlerinde hakikaten ibretlik dersler vardı. Orada kazanan hak ettiği için kazanmadı; kaybeden de belki ders alacağı başka bir yol bırakmamıştı...
Sınırlı olan ömür sermayemiz akıp giderken zinhar bileceğiz:
Mutlu azınlık dışındaki sessiz çoğunluğun sessiz çığlığını duyacağız; çarpılmış gibi uyanmamak için!
Az bir zaman ayırarak çözebileceğin bir sorunu çözmez, zamana oynarsan; gelecek çözümsüzlüğün çıkmazı, tüm ömrünü alacak ve belki de çözemeyeceksin!
Yapacak çok işimiz, çözmemiz gereken çok sorunumuz ve bunlar için zamanımz da vardır vesselam…