Tatile Girerken Eğitim
14 Haziran itibariye öğrencilerimiz uzun denilse de aslında bir göz açıp yummuş gibi bitecek olan yaz tatiline girdi.
28 Haziran itibariyle öğretmenlerin seminer döneminin bitmesiyle öğretmenlerimiz de tatilde. Vatana ve millete; gençlerimize bereketli, hayırlı ve hayra vesile olsun.
Ortaöğretimdeki yaklaşık 140 bin öğrenci, yurt çapındaki 1.531 lisedeki kontenjanlar için LGS’de yarıştı.
Bunların çoğu Anadolu Liselerine, 29 bine yakını İmam Hatiplere, 34.590’ı Fen Liselerine, kalanı da MTAL, Sosyal Bilimler gibi liselere yerleşecek. Rabbim utandırmasın.
Yerleştirme ve sınav sisteminde ciddi adaletsizlikler olageldi.
Soruların tamamına yakınını yapan öğrencilerin, ilk binlerin içine girenlerin dahi istedikleri yere girememe riski yaşaması, sınav sisteminin ciddi bir şekilde gözden geçirilmesini zaruri kılmaktadır.
Yaşama hazırlanan gençlerimize toto oynatamayız, yazı tura attıramayız. Çareler aranması şart.
Aklın yolu bir; eğitim alanında bilimsel, adil çareler üretmiş medeni dünya(!) ülkelerine bakmak lazım.
Eski Türkiye’nin kalıntılarını silmeye, yeni ufuklar açmaya; yerli ve milli Türkiye’nin geleceğe hitap eden neslini yetiştirmeye namzet olarak konuşan bakan Selçuk, sınavlar ve değerlerimiz adına neleri başardığını, neleri düşündüğü ve düşlediği konularında daha çok konuşmalı, icraatlarını göstermelidir.
Bilimsellik ve değerlerimiz sarsılırken, başka alanlara dikkat çekilmemelidir.
Fırat Üniversitesi’nin konferans salonundaki konuşmalarında; “1930’larda yazılmış çok değerli makaleler var…” diyerek; red ve inkârcı Hasan Ali Yücel’lerin döneminin tek tipçi nesil yetiştiren makale ve simalarını örnek vermesi; bilimsellik, yerlilik ve millilik adına doğrusu endişelendirmiştir.
1930’ların eğitim politikasının, günümüze ve medeni dünyaya hitap etmediği açık.
En başarılı liselerin il ve okul adlarının pek değişmemesi, eğitim eşitliği adına yeniden ve esaslı bir şekilde ele alınması gereken hayati bir konudur.
İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir.. gibi illerin başarıda hep başı çekmesi anlaşılır bir şey ama başarısızlığın adreslerinin de hep aynı olması manidardır ve bu illerimizin makûs talihlerinin değiştirilmesi için de bir neşter atılmalıdır.
LGS sınavlarının yanı başında, üniversitelere öğrenci hazırlayan TYT (Temel Yetenek Testi) de hezimet yaşatmış gibi.
Sınavlar; resmi eğitim kurumlarının verdiği eğitim ve özeller arasında hala bir denge oluşturamadı gitti. Devlet erki; kendi kurumlarına göre mi, özel eğitim merkezlerine göre mi ya da bütün bunların arasında bir denge tutturacak bir yönteme mi çalışıyor; bunun bir an önce netleştirilmeli, muğlak giderilmeli ki; gençlerimiz ona göre rotayı çizebilsin!
Hayata hazırlanan gençlerimizin, en hassa dönemlerinde izah edemeyecekleri yenilgilerle tanışmaları; geleceğimiz adına, telafisi zor hasarlara yol açabilir.
Tatile gelince;
Yavrularımız, tatili bir tatil gibi geçirecek ortam ve zamanları mutlaka bulmalı, buldurmalıyız. Her aile kendi bütçesi dâhilinde, bu külfete katlanmalı.
Yurdumuzun iç ve sahil bölgelerinde; “hayallerimizi zenginleştirecek, ruh ve beden sağlığımızı sağlayacak” mükemmel yerler vardır.
Çocuğumuzun, değerlerini tanıyıp öğrenmesi, bir cemaat ortamında geçireceği örgün zamanlarla mümkündür. FETO’ya rağmen, Anadolu’nun manevi mimarları olan cemaat ortamından feyizlendirme zinhar sağlanmalıdır..
Oralardan; “elifba dersinden, dini bilgilere; yüzme kurslarına… kadar” alacakları her eğitim; onlara güven verecek, sağlıklı arkadaş çevrelerini zenginleştirecektir.
Unutmayalım; “Allah’ın rahmet eli cemaatin üzerinedir”
Acımasız ve baş döndürücü hızla yol alan modernizm; insan nev’inin türünü ve cinsini tehlikeye atmakta, köleleştirmekteyken;
Özgürlüğün yolu belli: Hakikat için “bir harf öğretene.. köle olabilmektedir” vesselam.