Derin Devlet Her Yerde
“Derin devlet” kavramı; özelde halkı Müslüman ülkelerin, genelde de dünyanın sorunudur. Bu bir tarz-ı devlet, bir tarz-ı siyasettir ki ..batsın!
Ulusların dış ilişkilerinde, başka ulusların kazanım ve zenginliklerine göz diker; içişlerinde de yasama, yargı ve yürütmenin üzerinden halk iradesini öteler.
Her rejimde olabildiğine göre “derin” kavramı, rejimden çok bir zihniyet meselesidir.
Her ne olursa olsun, bu derin kavramının menşei şeytanidir. Adem(as)’ın kazanımlarına -hakikate rağmen- heveslenen İblis lanetlendi. Bu vesileyle, Hakk’a rağmen yaşayan bu derinlere, “Yeryüzünün Lanetlileri”(Fanon) demek mümkün.
Trump’ın Japonya’daki ifadeleri; despotlarda bile rahmani damarların olduğunun, derinlerin onlara dayatmalar yaptıklarının deliliydi. Savaşan askerlerini kastederek demişti.
“Askerlerimizi geri getirmek istiyorum; bazı insanlar(!?!) çılgına dönüyor!”
“Bazıları,” kan ve gözyaşından beslenen derinlerdir.
Suriye için Ortagus’un dedikleri: "ABD, bir milyondan fazla insanın keyfi bir şekilde tutuklanmasından endişe(!) duyuyor.”
" Gerginliği Azaltma Bölgesi İdlib saldırılarını not aldık…” Şaka gibi.
Doğu Türkistan için; “Sincan'daki insan hakları ihlalleri sona ermeli."
Boş bir zamanda stres atmak için kullanılan teraneler. Sosyal ve siyasi hayatta anlamsız; terazideyse sıfır.
Kadim sözdür; “Firavun iman etmek istermiş ama -saray mollası- Haman bırakmamış.”
Haman, derin zihniyeti temsil eder. Çeşitli cenahlardan yanaşarak hayır ve şer cephelerinden yanaşarak derin dayatmalar yapar. Peygamberleri yalanlayan, katleden zihniyet de buydu.
Tam da bitti dediğimiz anda, meşru iktidara karşı “Kur’an sayfalarını -hakem(!)- diye mızrakların ucuna takan zihniyet” de aynıdır.
Ağır bedellerle baka bulan İran İslam Cumhuriyetinde; ‘sağ ellerinizi Hasan-ı Muctebâ için duaya; sol ellerinizi de ..haramzâde(!) lânetlemek için kaldırın!’ diyen fanatik-faşist zihniyet de aynıdır.
Mısır’da İhvan’ın şahsında halkın iradesini meydanlarda katleden, müebbetler veren, dibi -tüm çirkefliğiyle- net gözlemlenebilen ecnebi zihniyet de aynıdır.
Aklın yolu bir, Hakikat bir; rû-yi zemindeki derinler de birdir.
Ne yapar, nasıl beslenirler?
Hakk’la savaştıkları halde suret-i haktan görünürler. Her zemin ve zamanda türerler. Pişkindirler, sabırla gelecek fırsatı kollarlar. Saniyelik fırsatlarda hedefi düşürürler.
En huzurlu, emin bir anda; yakaladıkları bir gaflet ve delalet anında; “kişilerin, cemaatlerin, sosyal-siyasal yapıların, devletlerin” önce ruhlarını, sonra zihniyetlerini esir alarak binek hayvanı diye kullanırlar.
Melâ’nın deyimiyle; bir nazarla âşık olur, aşklarına kurban ederler.
“Derkete nava pencerê dil girtî da ber xençerê
Sed zahîd êxistin şêrê wê nazik u leb şekkerê”
(Pencereye çıktı. Bir bakışla gönlümü -alıp- hançerledi./ O nazik ve şeker dudaklı(lar, bu bakışlarıyla) yüzlerce zahidi tahtından alaşağı etti)
Bugün ABD’nin gücünü kullanan, derin Yahudi sermayedir.
AB’nin; kilise ve İsa’yı Sezarların hizmetine sunan seküler Haçlı yönlendirmekte.
Yüzyıldır kurtuluş mücadelesi veren Müslüman halkların iradelerini, devletlerinin de imkân ve kabiliyetlerini sevk ve idare edenler de aynı zihniyetteki mankurtlarımızdır.
Derinlerin normalleşmesi için; yasama, yürütme ve yargı derinliklerinin sığlaşması lazım. Ani derinliklerde boğulmamak için de aralıklarla zeminin yoklaması lazım.
Meşruiyet için de sessiz çoğunluğa hesap verebilecek “Asa-yı Musa’nın İlmi, Zülfikar’ın Cesareti, Ömer’in tavizsizliği lazımdır ki;
“Ben o kudrette adam görmüyorum sen göster!” (Akif) vesselam.
NOT: Meh a pîroz Remezan e! Mezunu olacağımız Ramazan Mektebi’in irfanıyla; zayıf iplerle de olsa bağladığımız şeytanlara zinhar dikkat! İmkân ve kabiliyeti olanlardan alacaklı olan mazlumların tüm haklarının telafisi temennilerimle Ramazan-ı Şerifinizi kutlarım.