Seçim Sonrası Türkiye
Geçen ay mahalli seçimleri yaşadık; şimdilerde de seçimlerin artı ve eksilerini konuşuyoruz.
Görünen o ki; -genel anlamda- kazananlar hak ettikleri için değil; kaybedenlerin “duymadığı, görmediği, konuşmadığı meseleler” yüzünden kazandılar. Bu yüzden, şahsen, bu seçimleri nihai değil, geleceğe hazırlayan bir ARA SEÇİM olarak değerlendiriyorum.
Halk Laboratuarı; bu süreçte ötelenen duygu ve düşüncelerini, yitirdiği değerlerini “duyan, gören, konuşan ve bu konularda da inandırıcı projeler geliştiren” yapılanmalara ruhsat verecek ya da sandığa müebbeden gömecek biline!
Özellikle muhalefet cephesi, her alanda takdir edildiklerini zinhar anlamamalı. O cephede; HDPKKPYD ve Ecnebilerin dâhildeki Paralellerinin mikrofonu olan İYİ parti gibi yapıların olması; gelecekte umutlanmamaları için yeterli sebeplerdendir.
Bu cephe, içerde endişe ve korku yayarken, dışarıda da şikâyetlere girişiyor. Yani halka değil, seküler küresel güçlere güveniyor ve bir türlü sandıktan çıkaramadıkları hesaplarının mutlaka bir gün Batı’dan çıkıp geleceklerine güveniyorlar.
Gün Batı’dan doğmadan da muratlarına ermeyecekler gibi.
HÜDAPAR; gelecekte özelde Kürt coğrafyası, genelde de tüm Türkiye’de belirleyici rol oynayacağının işaretlerini son seçim itibariyle vermiş oldu. HDP’den –direkten dönme şeklinde- AK PARTİ’ye geçen Doğu’daki üç il, bunun açık göstergesiydi; bilene!
Seçimin kaybedeni şüphesiz AK Parti oldu ama hala alternatifinin olmadığı da açık.
İşin bu raddeye gelmesinin anlaşılır çok sebebi de vardır. 17 yılık iktidar; Erdoğan gibi bir dünya karizmasının gölgesinde, pek bir getirisi olamadığı halde hep öne çıkan kimi silik ve niteliksiz zevat; halkın karşılıksız -kimi değerler adına- verdiği bol krediler ve bunu artık sorgulama zamanının gelmesi, belki de geçmesi gibi sebepler…
AK Parti, bu seçimlerden ders almalı. Yolda bulduklarıyla gittiği yolda, daha farklı sıkıntıların kendisini beklediğini de bilmeli.
Halkı, duyacaksın! Duymazsan, halk şikayet etmez; bağırmaz ama faturayı ağır keser; belki de pire için yorgan bile yakar biline!
Dijital teknolojinin yayıldığı, yapay zekanın hayatımıza hakim olmaya çalıştığı şu acip asırda; hesaplar seri görülür, yıkım ani ve ölümcül olur. Artık bir kahvenin kırk yıl hatırından bahsetmek doğru olsa da yetmez!
Halk, seçim sonrasında da partilerin oturduğu zemini ve sığındığı kaleleri detaylı olarak sorguluyor.
Halk iradesini yargı ve değişik yorumlarla sorgulamak; kendini, yola çıktığı ekibini ve danışmanlarının hatalarını görmemek olur ki asıl kayıp da budur.
Dedik ya; bu seçim nihai değil, bir ara seçim konumundadır.
Siyasette zaman kısa ve yaşanan her gün, seçim öncesi bir gün olarak değerlendirilmelidir.
HİSSE:
1-Cezayir; beşinci kez devlet başkanı adayı olan 82’lik Buteflika nihayet tükendiğini fark edip görevini, seçime kadar Senato Başkanı’na devretti. Halk umduğuna kavuştu ama tedirgin ve endişeli.
İki yüz bin insanın katlolduğu, işlerin yeni yeni rayına oturduğu ve askerin her an Batı’ya ters düştüğüne inandığı iradeye karşı teyakkuzda olduğunun görüntüsünü vermesi, ülkede var olan ve her an kelle almaya nazır bir demoklesin kılıcının göstergesidir. Dileğimiz; Cezayir’in mütedeyyin halkının tevhidi sağlaması, birlik olarak statükoya karşı meşruiyet yolunda ilerlemesidir. Batının, özellikle de Fransa’nın rahat durmayacağı da açık.
2-Suud; “Stratejik Ortadoğu Paktı” için hazırlık çalışmaları yapıyor. Tabii ki ABD’nin emri ve isteğiyle. Ön toplantıya; ABD; Suud, Birleşik Arap Emirlikleri; Bahreyn, Kuveyt, Umman, Ürdün ve lütfen de Katar katılmış.
Hedef malum; bölge ve dünyada istikrar ve güvenliğin sağlanması...
Tabi ki Türkiye ve İran’ın gelişen bölgesel rollerini kontrol altına almak için bütün bunlar. Arap NATO’su da denilen bu yapı, ABD ve Haçlı Batının koruculuğunu yapacak. Aldığı silahları da bölge halkına karşı kullanacaklar.
Rabbim fırsat vermesin; ümmetin basiret gözlerini açsın vesselam.