• DOLAR 34.547
  • EURO 35.986
  • ALTIN 3004.49
  • ...

Pazar günü yerel seçim için sandıklardayız; dert ayı dediğimiz Mart ayında.

Kışın tükettiği sabırlar, sessiz çoğunluğun ihtiyaçları, umudun bağlandığı baharın getirecekleri ve gamsız veya inatçıların dahi akıllarını başlarına getirecek olan yaz sıcakları

Kadim bir “Beka sorununu” yaşayan ve Talancı Haçlıların Yerlilere “terk edemeyeceği kadar kıymetli zenginlikleri barındıran coğrafyamızda,” bütün bunları kazasız atlatacağız biiznilah!

Siyasiler cephesinde kılıçlar çekilmiş; halk ise genel anlamda tercihini yapmış. Tercihler; oy verdiği partiye inanmaktan ziyade maddi manevi kazanımlarının gerektirdiği zaruretten. Hesapların ekseri; dava ve ihlâsın ötesindeki yanlışlar... Dileğimiz, Bağdat’tan dönmemesi.

Millet ve Cumhur ittifakı… Her biri diğerine yaşam hakkı veremeyecek ölçüde ret ve inkar ediyor. Tabi ki “huzur, cumhuriyet ve demokrasi..” için.

Bu yüzden şu demokrasi kelimesinden endişeleniyor, ürküyorum.

Demokrasi denen sürüngenin allı pullu derisine kanıp yanaşan Tevhidin Ümmeti, yıllardır ısırılıyor. Seçimlerde, “kelle sayısı kadar düşünen insan” var mıdır bilmem ama bulunduğu “apartmana, köye, mahalleye hatta şehir ve bölgelere hükmeden KAFALAR görebiliyoruz. “Bir Türk, dünyaya bedelse” bunlar Güneş Sistemi veya tanımsız cisimler.

“Kız-oğlan naz-ı nazın şeh-levend avaz-ı avazın/ Nesin sen ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kafir”(Nedim).

Dün kedi fare oynayanlar, bu gün ittifak yapmış, memleket/millet kurtarıyor. Trajikomik ama acık da güzel. Boğuşsalar daha iyi olmazdı. Kaldı ki vitrindekiler boğuşmaz; oy ve askerlik gibi vatandaşlık görevini yapan garibanları boğuştururlar; cemaziyülevvellerinden biliriz.

CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi; Millet İttifakı oluyor. SP olmasa bu ittifakı daha net anlardık. İsim yakışır ama ucube. Çünkü ABD de işgal ettiği, katliamlar yaptığı yerlere “demokrasi ve barışı” götürdüğünü iddia ediyor. Bunlar da aynı tarz ve kelimeleri sıkça kullanıyorlar.

CHP’nin; “Cumhur, halk, demokrasi ve özgürlükler” için ne düşündüğü şahit istemez. “Kılıçları, istiklal mahkemeleri; Milli Şeflerinin ret/inkar, te’dip ve tenkilleri, yasakları” malum.

Kaldı ki hala idam tehditlerini savuran fosilleri barındırabiliyor. Şu durumda bile ezanı ıslıklayabiliyorlar.

İYİ’nin yakın geçmişindeki paralel bağlantıları iyi, 15 Temmuz Casusluk Darbesi’nin öncesi ve sonrasında karanlıkların nimetlerini devşirme pozisyonları iyi, bölgemizin bir kaşık suyunda fırtınalar koparmaya çalışan habis çevrelerle arası pek iyi..

Hasılı kelam (M)illet İttifakına yakışır.

HDP; beslendiği Kürdistan’da(!), Millî Şef Cahiliyesinin politikalarıyla geçiniyor. Onlara rahmet okutacak söz ve fiilleri de oluyor. Kefen-diz (kefen-soyguncusu) meselesi gibi.

Kimi haklı tezleri olsa da “gerilim, çatışma ve nefret söylemi” dışında tezleri yok. Kendisinin de -sözümona- eleştirdiği “kadim te’dip, tenkil; red, inkâr ve tehditlerle” hedefe varmaya çalışıyor.  

İttifakın Milletleri veya muhalefet; on yedinci yılında yıpranması, hatta Türkiye şartlarında silinmesi gereken AK PARTİ iktidarına alternatif olamadıkları gibi inandırıcı bir tez de geliştiremediler.

AK PARTİ, MHP’nin Cumhur İttifakı da diğerleri gibi, zıtlıkları barındırıyor. Geçmişte sorunlar yaşayan zihniyetler olsa da günümüz Türkiye’sinin, ihtiyaca binaen oluşturduğu bir ittifak.

HÜDAPAR’ın, seçimlere katılmaması; Eski Türkiye ve darbelerin cezalarından en çok etkilenen tabanını, milli ve manevi değerlere en yakın olan yapıya yönlendirecektir. Bu da küresel hedefte olan Sn. Erdoğan...

Bu ittifakta; AK PARTİ, Kürt/Kürdistan söylemleriyle Doğu’da sıkıntı yaşarken; FETO şantajlarının “Pislik 1-3” tapeleriyle” sersemleyen MHP, en kârlı parti olmuştur.

Görünen o ki, yine en güçlü olan AK PARTİ; türlü endişe ve korkularla, stratejik köprülerden geçmekte.  Bu yüzden de “yolda bulduklarıyla beka meselesini” aşmaya, halkı inandırmaya çalışıyor. Renk ve kimlik erozyonuna razı olsa da atide, fabrika ayarlarına dönebileceğini varsaymaktadır.  

Reis; Mücahit Erbakan’ın aslarından; yeterli tecrübe ve birikime de sahip.

Türkiye’de BEKA Sorunu varsa; “düşmanların kazanılması hesabından çok dostların küstürülmemesi zinhar önemli. Çünkü düşman, zaten affetmeyi bilmez.

Hisse:

Reis; “Ayasofya'yı cami olarak anacağız..” dedi. Zelanda’daki Haçlı Şizofreninin bile tehdit ettiği “Zincirler kırılsın! Ayasofya (Camii) açılsın!” Vesselam.