PYDye göre Devrim, Esada göre Vatan Savunması
Bir bütün olarak Suriye`deki çatışmalar, gruplar, ittifaklar çok konuşuldu, çok tartışıldı. Ancak çokça konuşulup tartışılmasına karşın Suriye`den dış dünyaya yansıyan haberler en az Suriye üzerinde dönen entrikalar kadar kirli süzgeçlerden geçirilerek servis edilebildi. İçerdeki çatışmaların kavurucu niteliği kadar haber akışı da o denli psikolojik harekâtın azizliğine uğradı.
Suriye içerisinde gerek rejim gerekse farklı kulvarlardaki grupların her birinin de çokça tartışılan pozisyonları içerisinde belki de son dönemlerde en fazla dikkat çeken iki grup söz konusu oldu. Bunlardan bir tanesi Hizbullah, öbürü ise PYD idi.
İki grubun da ortak özelliği, silahlı muhalif gruplarla çatışmalara girmeleri olsa da farklı yönleri de mevcuttu. Hizbullah, farklı İslami çevrelerce linçe varan eleştirilere karşın önemsediği konumunu gerekçeleriyle beraber ortaya koyarken PYD, tam tersine “takiyyeci” yaklaşım sergileyerek konumunu bir yandan “Devrim” olarak piyasaya sürdü, öbür yandan konumunun ifşa edilmesinden duyduğu aşırı korkuyu gizlemenin telaşını yaşadı.
Dışarıdan bakıldığında iki örgütle ilgili yoğun kanaatler olmasına karşın Suriye`de yönetim cephesinde ilgili iki farklı grubun tavrına dönük “resmi bakış açısı” hep merak konusu olmayı sürdürdü.
Geçen hafta Şam`da Beşar Esad`la yaptığı röportajı Yurt Gazetesi`nde yayınlayan Ömer Ödemiş`in iki örgütle ilgili Esad`a yönelttiği sorular ve Esad`ın verdiği cevap, Suriye yönetiminin bakış açısının dış dünyadaki algılamayla ne derecede uyuşup uyuşmadığının ortaya çıkması açısından önemliydi.
İsterseniz önce röportajda her iki örgütle ilgili sorulan sorulara ve verilen cevaplara birlikte bakalım:
***
Hizbullah`ın Suriye`deki varlığı ve çatışmalara katılması başlığı çok konuşuluyor. Hizbullah çatışmalara ne oranda katılıyor? Suriye`deki varlığı ne durumda?
Esad: Varsayalım ki bütün Hizbullah Suriye`ye gelmek istedi. Hizbullah`ın Lübnan`a göre büyüklüğü nedir? Lübnan`ın Suriye`ye göre büyüklüğü nedir? Size bir oran vereyim: Sadece Humus`un yüz ölçümü Lübnan`ın iki katı büyüklüğündedir. Hizbullah`ın Suriye`de bulunması size mantıklı geliyor mu? Bu olamaz, onlar ve biz istesek bile. Humus tarafında Lübnan topraklarında varlar. Teröristler kendilerine Lübnan topraklarında saldırıyor. Füze attılar, bombaladılar ve suikastlar yaptılar.
Hizbullah`ın bu duruma cevap vermesi kaçınılmazdı. Suriye ile Hizbullah arasında bu bölgede teröristlerin bitirilmesi amacı ile işbirliği oldu ve başarılı olduk. Ama aramızdaki askeri ilişki ya da zaman zaman İran ile var olduğu söylenen ilişkiler yeni değil, onlar daima bize gelir biz onlara gideriz, yardımlaşırız, tecrübe paylaşırız. Bu doğaldır. Çünkü bizim için tek düşman var: israil. Hem Suriye topraklarını işgal etmiş hem de Lübnan`a saldırıyor. Aramızda yardımlaşma olması doğaldır. Hizbullah`ın Suriye`deki varlığının aslı budur. Evet, Suriye`de mevcuttu ancak kendini korumak için sınıra yakın belirli bir bölgede. Çünkü sınırın diğer tarafında biz vardık Suriye halkını korumak için. İşin garip tarafı Hizbullah`ın bize desteğinden söz edenler, her nedense onlarca ülkenin on binlerce yabancı teröristi silahlandırıp Suriye`ye sokmasını görmüyor.
Türkiye`de dikkatle takip edilen bir Kürt meselesi var. Kürt Ulusal Birlik Partisi`nin Suriye`nin kuzeyindeki durumu ve devam eden çatışmalar ile ilgili duruşu nedir? Eğer öyle ise tüm Kürtler bu savaşa katıldı mı yoksa sadece bir kısmı mı katıldı? Bize bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Esad: Komşu ve Batılı devletler tarafından desteklenen teröristlerin Suriye`ye yoğun saldırısından dolayı halk tarafından da bir mücadelenin yapılması kaçınılmazdı. Yani sadece ordu ve polis yeterli olmazdı. Özellikle Silahlı Kuvvetler`in olmayabileceği bu uzak bölgelerde Suriye halkından köylerin ve şehirlerin, yerleşim merkezlerinin savunması için birlikler oluşturuldu. Kürtlere gelince onlar da her Suriyeli gibi kendilerini savunuyorlar. Özellikle en baştan beri vatan ve devletin yanında yer alarak güçlü bir duruş sergilediler. İnanıyorum ki bu bölgelerdeki Kürtlerin çoğu görevlerini yerine getiriyorlar. Bu nedenle olanları tek bir partiye bağlamak doğru değil. Olay bir partiden daha fazlasını kapsıyor. Yani Kürtler halk olarak bir duruş sergiliyor. Tıpkı toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi. Ancak şimdi bu teröristlere karşı mücadelemizde her oluşumu destekleriz. Kürtler de dâhil. Vatanı koruyan herkesi destekleriz. Parti ve oluşumları ile birlikte.
Sorun ne şekilde çözülürse çözülsün Kürtlerin Suriye`deki durumu ne olacak? El kaide`ye karşı savaşları karşılığında Kürtlere federasyon veya özerklik sözü verdiniz mi?
Esad: Şüphe yok ki kimi kesimlerle bazı Kürtler arasında 2004`te Suriye`nin kuzeydoğusunda olan olaylardan dolayı bir güvensizlik vardı. Ancak inanıyorum ki bu kriz Kürtlerin vatanseverliğini ortaya koymuştur. İleride hangi yönetim olursa olsun herkes bu dönemi hatırlayacaktır. Bu bir başkan veya hükümetin görüşü olmamalı. Suriyeliler masaya oturmalı ve Suriye`nin geleceğinin nasıl olacağına karar vermeli. Federasyon ya da konfederasyon ile ilgili söylenenler, başkanlık sistemi, parlamenter sistem veya hangi rejim olursa olsun şüphe yok ki halkın oylayacağı bir anayasaya göre olmalıdır.
Bu konular şu anda gündemde değil. Herkes şu anda vatan savunmasında. Eğer teröristleri alt edemezsek bu sözlerin hiçbir anlamı yok. Suriye`deki bütün siyasi, etnik, dinsel ve diğer grupların da ortak görüşü budur. Daha sonra bu konunun ayrıntılarına girebiliriz ancak hepsi Suriye halkının genel görüşüne bağlı olmalıdır. Ve ben şu anda Suriye halkının bu meseleye nasıl baktığını söyleyemem. Çünkü bu konuları kendi aramızda konuşmuyoruz.
***
Esad`ın Hizbullah`la ilgili sözlerini tahlile tabi tutmak gerekmiyor. Çünkü Hizbullah, Suriye tavrını en üst düzeyde açıklayıp arkasında duruyor.
Oysa aynı şeyi PYD için söylemek çok zor. PYD`ye göre Rojava`da yaşanan durum dört dörtlük bir “Devrim!” Oysa Esad`ın açıklamalarına bakılırsa “dayanışma” söz konusu. Üstelik düzlüğe çıkacak “Kurtuluş Savaşı”ndan sonra Suriye halkının genel anlayış çerçevesini aşmayacak bir tavrın belirleyici olacağına özel vurgu yapılıyor. “Henüz vatan savunmasındayız” diyerek geleceğe dair statü anlamında bağlayıcı herhangi bir şey söylemekten özenle kaçınıyor.
Elbette Suriye`de henüz sular durulmuş değildir. Yarının neler getirebileceği hususunda Esad bile çokça iddialı görünmüyor. Ancak Esad`ın dikkat çektiği “vatan savunması” başarılı olursa… Öne sürdüğü “Suriye halkının genel anlayış çerçevesi” şayet “üniter bir yapıyı” öngörürse… Ne olacak?
Şimdilik bunların cevabı tabii ki yok. Ya Kürt bölgesi, merkezi yönetimin dayatacağı koşulları kabul edip “Devrim”e veda edecek ya da her iki taraf kozlarını paylaşmak durumunda kalacaklar.
Açıkçası Esad`ın, sözü “Vatan savunmasına” getirip geleceğe dair bağlayıcı herhangi bir söz vermekten özenle kaçınması, şimdilik sözü edilen “Devrim”in hiç de kolay bir iş olamayacağına işaret ediyor.