Yumuşak savaş`ta kadın unsuru
Nüfusun yarısını oluşturmaları hasebiyle kadınlar, toplumun önemli ayağını oluşturur. Kendilerine has özellikleri olan kadınların duygusallıkları ve cezp edicilikleri insanlığın üzerinde tahakkümlerini mutlaklaştırmak için çabalayan Batılı güçlerinin her zaman dikkatini çekmiş, bu alanda büyük yatırıma yönlendirmiştir. Batının “pamukla kafa kesme” olarak nitelendirdiği yumuşak savaş, kitleleri yönlendirme ve hedeflerine hizmet ettirmede en başarılı ve etkin mücadele türüdür. Batının yumuşak savaş merkezlerinde toplumun ana unsurlarından olan kadını hedefe oturtup hazırlanan projeler birçok alanda, özellikle de Batı kültür ve medeniyetine karşı direnen İslam dünyasında yoğun bir şekilde işlenmektedir.
Tamamıyla bir savaş yöntemi olan ve sıcak savaştan daha yıkıcı neticeler veren yumuşak savaş makinelerinin son yıllarda yoğun şekilde ateşlendiği gözlerden kaçmamaktadır. Özellikle Müslümanların hedef tahtasına oturtulduğu bu savaştan amaç Müslümanların kanlarını akıtıp evlerini başlarına yıkmaktan öte sahip oldukları İslami ruh ve bilinci öldürmektir. Böylece hayatı İslamileştirme ve İslami topluma doğru gidişin önü kesilmeye çalışılmaktadır. Toplumun ilk çekirdeğini oluşturan ailenin bozulması İslami toplum idealinin yok olmasına da yol açmaktadır.
Son yıllarda İslami aileyi hedefine alan Batı`nın yumuşak savaş merkezleri, hayat şeklini Batılılaştırmak için iletişim araçlarını yoğun şekilde kullanmaktadır. Toplumun İslamileştirilmesi hedefinin çekirdeği olan aile yapısının çözülmesi için yoğunca çaba harcamaktadırlar. İslami toplumun oluşmasını engellemekle İslami sisteme giden yolu tıkayarak Müslümanların nihai hedefini başlangıcında yok etmeye çalışıyorlar. Ailelerdeki çözülmeler samimi ve ihlaslı Müslümanların çabalarını boşa çıkarırken, toplumu Batının komutlarıyla hareket eden, kendi başına bir tercihi bulunmayan bir hale dönüştürmeyi amaçlıyorlar.
Yumuşak savaşın en önemli araçlarından, yani silahlarından birini televizyon oluşturmaktadır. Bütün evlerde bulunması hasebiyle özel bir önem kazanan televizyon, Batının yumuşak savaş merkezlerinin en gözde yatırım alanıdır. Televizyon kanallarında görülen İslam aleyhtarı giyim ve kuşamın yanında Müslüman aileyi derinden sarsacak dizilerin yoğun olarak gösterilmesi bu alandaki çabaların ulaştığı noktayı göstermektedir. Televizyon dizilerinin İslam dışı hayatı cezp etmesi, kadın ile erkeğin nikâhsız beraberliğini olağan göstermesi, hatta evli kadın ve erkeklerin başka kadın ve erkeklerle ilişkilerini ekrana yansıtıp bunu sıradan bir gelişme olarak sunması Müslüman toplumun sürüklendiği felaketlerin en bariz göstergesidir. Bunun sonucunda İslami ailelerde yoğun bir çözülme gözlenirken, Müslüman aile çocuklarının televizyondaki gibi giyinmeye başladıkları, olayları ve gelişmeleri oradaki gibi algıladıkları görülmektedir. Milyonları kuşatıp İslami alana doğru sevk eden İslami cemaatlerin bulunmayışı Müslümanların meta olarak kullanılmasını ve İslam`dan uzaklaştırmasını kolaylaştırmaktadır.
Yumuşak savaşı topluma dayatanlar hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırdıklarından daha çok kadınlardan istifade etmektedir. Bedenleri açılarak ve süsleyerek ekranlara çıkarılan kadınlar bir olgu olarak Müslüman halka sunulurken, İslam kültüründen yoksun halkı bu amaçlı kültürel yoğunlaşmalara karşı koruyacak reflekslerin bulunmaması, bozguncuların işlerini kolaylaştırmaktadır. Mallarını pazarlayan büyük şirketlerin kadının cazibesinden istifade edip meta olarak kullanma çabaları ve bu alandaki reklam paralarının cezabiyeti bazı İslami televizyon kanallarının da aynı sahaya inip programlarında tesettürden sıyrılmış kadınları model olarak sunmalarına yol açmaktadır. Eskiden İslami diye sunulan bu kanalları izleyenlerin bir kısmı bunların yön değiştirmesiyle yön değiştirmekte bu da ailelerde çözülme ve bozulmaları yoğunlaştırmaktadır.
Müslüman halklara dayatılan bozulmaların hedefinde sadece halkımız bulunmamaktadır. Türkiye`ye ve Batı`ya ait dizilerin Arap dünyasında yayınlanması İslami kabuğunu korumayı başaran Arap toplumlarında son iki üç yılda büyük bozulmalara yol açtı. Tesettürlerinden sıyrılmış kadınlar televizyon ekranlarında boy gösterirken, ardı arkası kesilmeyen propagandalarla olgu olarak Müslüman toplumlara sunulmaktadır.
İran`daki televizyonlar devletin kontrolünde olduğundan Batının bu alandaki çabaları karşılık bulamazken, Batıdan Farsça yayın yapan yüzlerce uydu kanalında bedenleri açık kadınlar ön plana çıkartılmakta ve Müslüman İran kadınına olgu olarak sunulmaktadır.
Aynı gelişmeyi Irak Kürdistan`ında yayın yapan onlarca Kürdçe televizyonda da görmek mümkün. Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Malezya ve Endonezya`ya yönelik yayın yapan yüzlerce televizyon kanalında tesettürden sıyrılmış kadınlar öne çıkartılmakta bunlar vasıtasıyla Müslüman ailelerin bozulması yönündeki yoğun çabaların verdiği rahatsızlık bu ülkelerdeki İslami basın tarafından sık sık gündeme getirilmektedir.
Birbirlerinden bağımsız görünse de bu proje Batının yumuşak savaş organize merkezlerinde tasarlanmış ve Müslüman halkları hedef edinerek uygulamaya konulmuştur. Kadınlar ön plana çıkarılırken, İslam`ın Müslüman kadın için tayin ettiği konumla dalga geçilmekte, İslam eski ve geri kalmış düşünce olarak lanse edilmektedir. Sadece eski bir gelenek olarak İslam`a değinilirken liberalizmin akılcılığı öne çıkarılmakta, haz ve lezzetçilik yoğun şekilde işlenmektedir. İnsanların hiçbir korkuya kapılmadan ve vicdanen hiçbir rahatsızlık duymadan ailelerine ihanet edebilecekleriyle ilgili konular bolca işlenmektedir.
Televizyonun güçlü bir silah olarak kullanıldığı yumuşak savaşta cephesinde kadınların öne çıkarılarak olgu olarak sunulması ve böylece İslami ailelerin bozulması felaketinin önünde durulmazsa birkaç yıl içerisinde İslami aileden söz etmek mümkün olmayacak. Müslümanların bugünden tedbirlerini alıp bütünüyle elden çıkmamış İslami aileleri bu büyük felaketten kurtarmak için çareler üzerinde yoğunlaşmaları gerekir. Aksi taktirde çok geç olacak ve birkaç yıl içinde İslami aileden eser kalmayacak…