TESETTÜR VE İFFET
Toplumumuzun temizlenmesi, yitiklerine kavuşması ve Allah`ın emirlerine bağlı yaşaması için Kur`ani bir emir olan tesettürün toplumda yeniden yer edinmesi ve Müslüman kadınları kemale götüren bu özelliğin canlanması için çok daha fazla gayret ve çabaya ihtiyaç var.
Allah Teâlâ`nın en son din olarak insanlara gönderdiği İslam aynı zamanda en kamil dindir. Giyim ise Allah Teâlâ`nın akıl nimetiyle donattığı insanoğluna güzel bir hediyesidir. Allah Teâlâ`nın kadınlara tesettürü emretmesinin birçok hikmetiyle birlikte nazmın, düzenin ve güvenliğin sağlanmasında adeta sigorta görevi gördüğüne yakından tanık olmaktayız.
Bu yazıda daha çok iffet ve tesettür konularında yoğunlaşmaya çalışacağız. İffet ve tesettürün bazen aynı anlamda kullanıldığı görülse de farklı anlamlar içermektedirler. Tesettür zahiri bir eylem olup doğrudan bedenin örtünmesidir. İnançtan kaynağını alan tesettür kadınların bedenlerini örttükleri elbiseye denir. Mahrem olmayanların bakışlarından korunmak için Allah Teala tarafından farz kılınmıştır.
İffete gelince, bir nevi içsel tesettür olup insanın her türlü çirkinlikten ve günahtan korunmasıdır. Söylem ve eylemlerde insanın çirkinliklerden uzaklaşmasıdır. İffet sadece içsel bir ruh hali olmayıp söz ve davranışlarda kendini gösterir.
İffet hem kadın hem de erkekleri ilgilendirir. İffetle kötülüklerden uzak durmaları, hal ve hareketlerinde numune birer kişilik oluşturmaları hedeflenir. Ancak, farklı yaratılışlarından dolayı “iffet” kavramı daha çok kadınlar için kullanılır. İffetin en bariz özelliklerinden biri aynı zamanda tesettürdür. İslam`da kadının iffeti tesettürüyle orantılı olarak anlam kazanır. Çıplak ya da yarı çıplak olan kadın ya da erkeğe “iffetli” denilemez. Dolayısıyla tesettür iffetin en belirgin özelliğidir.
Allah Teala`nın kainatın biricik var edicisi olduğuna inandığımızda, O`nun ilmi ve adaletinin insanlığın gidişatını yönlendirmenin temel kaynağı olduğunu kabul ederiz. Yaratmada, ilimde ve adalette hiçbir şeriki ve benzeri bulunmayan Allah Teala, insanların çirkinliklerden ve günahlardan sakınmalarını istemekte ve sakınanlara keramet bağışlamaktadır. Allah Teala`nın beyanatlarına göz attığımızda tesettürün sakınan insanların en bariz ve önemli sembolü olarak zikredildiğini görürüz.
Sakınan bir kul olan Müslüman kadın Allah Teala tarafından keramet sahibi kılınmıştır. Böyle bir kadının süs ve güzelliğini yabancıların ve fesat peşindekilerin nazarlarına sunması yasaklanmıştır. Müslüman kadın, Müslüman olmayan kadınların aksine süsünü ve güzelliğini namahremlerin bakışlarına terk etmez. Ziynetini sadece helali olan eşinin huzurunda açabilir. İffeti bunu gerektirir. Ve aynı zamanda Hz. Fatıma (ra) gibi İslam`ın numune kadınlarının yaşantısını olgu edinerek toplum içinde onların bir temsilcisi gibi tesettürüyle ve iffetiyle büyük bir örneklik sergiler.
Kadın, Allah Teala tarafından beşerin terbiye edicisi göreviyle sorumlu kılınmış. Çocuklarını terbiyeyle sorumlu Müslüman kadın, tesettür ve iffeti çerçevesinde İslam toplumun gelişmesi ve kemale doğru seyrinde büyük görevler üstlenmelidir. Kadınların terbiyesinden geçen nesiller geleceğin yükünü sırtlayacaklarından, geleceği şekillendirme, İslami ruh ve anlayış kazandırmada bugünkü Müslüman kadınların sorumluluğu her zamankinden çok daha fazladır.
Kadının yüksek makamı, tesettüre bürünmesini ve iffetli olmasını gerektirir. Onurunu ve izzetini bu şekilde koruyup kemal yolunda ilerleyebilir. Öyleyse kadının onur ve izzetinin korunması ve kemale ermesinin yolu tesettürden ve iffetten geçmektedir.
Meryem BAŞAK