Kadın ve siyaset
Bizim için her yönüyle örnek olan Asr-ı Saadet`te kadını hayatın her alanında görmek mümkündür. Hz. Resul-i Ekrem (sav)`in İslam`a davetini ilk kabul eden aynı zamanda bir kadın olan Hz. Hatice (ra) idi. Vefatına kadar Hz. Resul-i Ekrem (sav)`in tevhid mücadelesinin her alanında varlık gösteren ve etkin olan Hz. Hatice, İslam`ın tebliğinde ve yayılmasında önemli görevler üstlenmiştir. Onun vefatıyla birlikte sadece eşini değil, davette en büyük yardımcısını da kaybettiği için Hz. Resul-i Ekrem (sav)`ün üzüldüğü görülür. Bu büyük yardımcının kaybından dolayı bu yıl Hüzün Yılı olarak adlandırılır.
Hz. Hatice (ra) gibi İslam`ın tebliğ edilmesi, yayılması ve vahiy ekseninde bir toplum oluşturma çabalarının birçok aşamasında kadınları görmek mümkündür. Örneğin Hz. Ayşe (ra), Hz. Resul-i Ekrem (sav) zamanında fıkhi konularda kadınların başvurduğu kaynak olmuşsa da, Hz. Resul-i Ekrem (sav)`in vefatından sonra muhaddis, fakih ve müctehid olarak önemli görevler üstlenmiştir. Bunun gibi sosyal hayatta faal olan ve önemli çalışmalar yürüten birçok Müslüman kadına rastlamak mümkündür.
Bugün, kadınların çok daha faal olmaları gerekirken, Müslüman kadınların engellenmesi ve hatta dışlanması anlamına gelen tesettür yasağı, inancının gereği olarak örtüsünden vazgeçmeyen kadınların önüne koca bir duvar olarak yerleştirildi. İnancına bağlı yaşamaya çalışan kadınlar, Allah`ın emriyle eğitim ya da iş arasında tercihe mecbur bırakılmış, zorunlu olarak toplumsal alandan el etek çekmek zorunda kalmışlardı. Son zamanlarda tesettürle ilgili yasaklardan bir kısmının kaldırılması bu zemindeki bazı sıkıntıları sona erdirirken, kadınların toplumsal alanda daha yoğun faaliyet yürütme imkânına yol açmıştır.
Toplumsal alanda kısmî de olsa İslami yaşantının varlığını sürdürmesinde ve kimi İslamî hassasiyetlerin korunmasında Müslüman kadınların etkisi inkâr edilemez. Ancak Müslüman kadınların her alanda olduğu gibi siyasi alana yoğunlaşıp buraya İslamî renk katması gerekirken, bu sahaya yabancı olmaları ve kimi çekingenliklere sahip oldukları göze çarpmaktadır.
İnananlardan önemli bir kesimin sesi olarak siyaset sahasına atılan, referansının Kur`an ve sünnet olduğunu deklere eden HÜDA PAR, erkekler gibi kadınlara da yeni fırsatlar sunmaktadır. Öncelikle Müslüman kadınlar, HÜDA PAR`ın farklı kollarında görev üstlenebilir, ilgi duydukları alanlarda faal olarak çalışabilirler. Üyelikten parti kadrolarında görev almaya ve seçimlerde aday olmaya kadar her alanda faal bir şekilde siyaset yapma imkânı bulunmaktadır. Bütün bunlar önemli olmakla birlikte en güzeli bir nefer olarak harekete geçip davanın mesajını insanlara ileterek hakikatlerden haberdar olmalarını sağlamaktır.
HÜDA PAR, bir dava, bir düşünce ve bir mefkûrenin adıdır. Burada çıkar ilişkileri ya da basit iktidar arayışları yoktur. Kur`an`dan ve Sünnet`ten beslenen ağacın neşvünema bulması ve toplumun arzuladığı tertemiz hedeflere doğru harekete geçirilmesi amaçlanır. Sadece belirgin bir grubu ya da erkekler topluluğunu değil, İslami sorumluluğa sahip her insanın kapasite ve durumuna göre faal olarak çalışabileceği mücadele alanına yönelmesi arzulanır.
Bu hayırlı adım, anlamsız yasaklarla ya da kimi kısıtlamalarla yıllarca evlerine hapsedilmiş Müslüman kadınların toplum bazındaki sorumluluklarını harekete geçirme mekanizmasıdır. Her Müslüman kadın, gerek giyimi ve gerek davranışlarıyla başka kadınlara örneklik teşkil ettiği gibi, onların ayağına giderek, mesajını ileterek ve onları hakikatlerden haberdar ederek sorumluluğunu yerine getirebilir. Burada önemli olan seçimden seçime insanların kapılarını çalma değil, uzun vadeli bir diyalog, bir davet ve hakikatlerden haberdar etme çabasıdır.
HÜDA PAR, kadınlarımızın önüne yeni fırsatlarla çıkmaktadır. Eskiden bize kapalı olan ve engellendiğimiz birçok alana parti kimliğiyle açılma imkânına sahibiz. Bundan istifade ederek kapalı olanlardan açık olanlara bütün kadınlara mesajımızı iletip onları hakikate davet edebiliriz.
Bugün, HÜDA PAR`la birlikte siyasi alana adım atmış kadınlarımızın varlıklarını ortaya koyma zamanıdır. Bozulmaların sona ermesi ve toplumda arzulanan dönüşümün gerçekleşmesi için bu alanda yoğun çabalara ve büyük gayretlere ihtiyaç vardır.
Önemli bir kesimi oluşturan kadınların çabaları arttıkça toplumsal alanda değişimler yaşanacak, zamanla baskıcı ve engelleyici zihniyette çözülmeler baş gösterecektir.
Toplumun değişmesi ve siyasete İslami rengin hakim olması, erkekler gibi kadınların görev bilinciyle hareket etmelerine bağlıdır. Önemli olan mesajı cezp edici şekilde sunmak ve kendimizi gereği gibi tanıtmaktır. Bunu hakkıyla yaptığımızda toplumsal alanda ciddi bir değişime önayak olacak ve insanımıza daha iyi bir gelecek sunma imkânına kavuşacağız.