• DOLAR 34.59
  • EURO 36.301
  • ALTIN 2921.017
  • ...
SON DAKİKA
Geçenlerde memlekete gittiğimi belirtmiştim. Tabi memleket havası ile birlikte insan siyasi havayı da soluyor.
 
Şunu hemen belirtmem gerekir ki, hemen hemen tüm bölgenin tek gündem maddesi referandum ve sonrası gelişen olaylarla ilgili. Herkes rengini biraz daha net bir şekilde belli etmiş durumda.
 
1984`ten bu yana tam 33 yıl geçmiş. PKK bu yıl eylemlere başladı ve o gün bu gündür silahlı eylem yapıyor. Bunca insan öldürdü, bunca insan göç etti. Ama gelinen noktada, Kürdistan devletine karşı geldiğini belirtiyor. Kürt halkı ihanete uğramış hissediyor kendini.
 
Bir kere şunu söyleyelim. Her Kürt ferdi Kürdistan`ın kurulmasından yana. Bölge insanı da diğer Kürt parçalarındaki Kürtler gibi bağımsızlığı desteklemektedir. Ancak PKK`nin baskısı ile içinden geçen doğruları söyleyememekte o kadar. Yoksa içinden geçenleri söyleme fırsatı bulsa, PKK`ye söyleyeceği çok şey var.
 
Bana söyleyenler oldu. “Oldu mu bu şimdi?” diye söze giriyorlar. “Bunca yıldır eylem yap, Kürdistan diye söylem geliştir. Tam kapıya gelen Kürdistan`ı sen kurmuyorsun diye ret et. O zaman bunca akıtılan kan neyin nesiydi? Bizim çocuklarımızı neden alıp dağlara çıkardılar.”
 
Bu kırgınlık sadece PKK`ye karşı değil. AKP`ye de kırgındırlar. Sen var dünyanın çeşitli bölgelerindeki mazlumların hakkını korumaya çalış. Tüm mazlumlara hamilik, abilik yap. Ama söz konusu Kürtler olunca onları İsrail`in kucağına itekle.
 
Açıkçası Türkiye, İran ve Irak gibi Müslüman ülkelerin boğmaya çalıştığı Kürtlerin, İsrail tarafından savunulması veya Almanya tarafından askeri eğitime tabi tutulması, ortaya biraz çapraşık bir tablo çıkıyor.
 
Gelelim bölgedeki İslami yapı ve bu yapının temsilcisi HÜDA PAR`a. Bu camia ve kurumlarının yaptıkları açıklamalar bölge insanının hoşuna gitmiş. Dinlediğimiz solcu Kürtler, PKK`den bekledikleri tavrın HÜDA PAR`dan gelmesine şaşırmış ve sevinmiş durumdalar.
 
Kendi kanaatimi daha önce yazdığım yazılar ile dile getirmiştim. Buradaki mesele Barzani meselesi değil. Asıl çivisi çıkmış adalettir söz konusu olan. Herkese helal olan şeyin, bu ümmetin yetimleri olarak isimlendirilen Kürtlere haram olmasının makul bir açıklaması yoktur.
 
Türkiye, Irak, İran, Haşdi Şabi, hatta Kürtler tarafından çepeçevre sarılan ve boğdurulmaya çalışılan bu insanları desteklemek, “Mazlum olsun, zalim olsun kardeşine yardım et” (Buhari, Mezâlim;4) hadisi gereğidir.
 
Konu ile ilgili bizlere sorumluluk yükleyen hadisler çoktur: “Canım kudret elinde olan Allah`a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
 
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hıyanete etmez, yalan söylemez ve onu sahipsiz bırakmaz. Müslümanın ırzı, rızkı, malı ve kanı Müslümana haramdır. Takva işte buradadır (Kalptedir). Kişiye Müslüman kardeşine hakaret etmesi kötülük olarak yeter. (Tirmizi, Birr, 18)
 
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah da ona yardım eder. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
 
Evet, Kürtler kırgınlar. PKK`ye de AKP`ye de. Müslüman ülkelerin yaptığı uygulamalar onları İsrail gibi devletlerin kucağına itmektedir. Mazlumdan yana olmaya devam etmek, kanaatimce doğruda sebat etmektir.