• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Şimdi efendim, sosyalist olmanın özünde ABD karşıtlığı, belki başka bir deyişle antiemperyalist olmak vardır. Açıkçası solcu olmanın bir esprisi de bu olsa gerek. Yoksa Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ABD`lileri denize atmalarının ne anlamı vardı?

Evet, 1968 Temmuz`unda Deniz ve arkadaşları, 6. Filoya bağlı ABD askerlerini, Dolmabahçe açıklarında denize dökmüşlerdi. Bu eylemleri birçok mazlumun hoşuna gitmişti. Neticede bütün dünyanın jandarmalığına soyunan bir devletin askerlerini, birkaç solcu antiemperyalist genç denize dökmüştü.

Eylemi biraz da sembol olduğundan dolayı gündeme aldım. Kısacası bütün solcu hareketlerden beklenen ABD karşıtı olmalarıdır. Yoksa reel politik diye bir yol tuttururlarsa, onlar da yem olmaktan kurtulamazlar.

Bilindiği üzere PKK`nin kuruluş felsefesi sol değerler üzerinde oldu. Kurucu kadrolarının hepsi bu değerlere iman eden bir yapı arz ediyorlar. Gelin görün ki PKK o kadar reel politik ki, bir zamanlar silahlı olarak mücadele ettiği israil ile aynı karede bulunmaktan sıkıntı duymuyor.

PKK`nin dönüşleri sadece bundan mı ibaret? Reel politiklik ne menem bir şeyse bu gün ak dediğine yarın kara diyorsun. Bu anlamda PKK`nin geçmişinde epey “U” dönüşleri mevcuttur. Ama doğrusunu isterseniz insan “Nasıl” diye sormaktan kendini alamıyor.

Bu nasıl bir reel politikliktir ki Kürt devleti kurmak fikrinden vazgeçildi?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki dört parça Kürdistan`ı birleştirme fikri çöpe atıldı?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki ideoloji diye benimsediğiniz Komünizm arka planda kaldı?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki Kürtlere vatandaşlık dahi vermeyen Hafız Esad`ın himayesinde kalındı veya Halepçe katliamını gerçekleştiren Saddam`ın safında birleşildi?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki Barzani`nin kuracağı Kürdistan Devleti fikrine karşı gelindi?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki komünist Kürt gerillalar ABD`nin himayesine girdi?

 Bu nasıl bir reel politikliktir ki Avrupalı emperyal devletlere şirin görünmek için kırk takla atılıyor?

Bu nasıl bir reel politikliktir ki Marksizm`in afyon dediği dinin dinamizminden istifade etmek için “Kürdistan Dindarlar Birliği” kuruldu?

Sorular artırılabilir. Ancak havsalamın almadığı şey; bize daha önce ilke ve kırmızı çizgilerinin olduğunu söyleyenlerin, yüzlerinin kızarmadan bu yeni reel politikaları savunuyor olmalarıdır.

Bu tür bir şeyi yapanları örnek göstererek bizlerin de yapabileceğini savunmanın da bir mantalitesi yoktur. Onlar zulmetti diye biz de mi aynısını yapacağız?

Ben bir Kürd olarak, Kürdlerin ilkelerinin olmalarını arzu ederim. Çıkarlarımızın gerekleri diye atılacak bir kemik parçası için dil çıkarıp, salya akıtmayı hazmedemiyorum.

Bir de madalyonun diğer tarafını da göremiyoruz. Bu gün Suriye coğrafyasında ölen her bir PYD`linin yerine aslında bir Amerikalı ölebilirdi. Onların yerine ölen Kürtleri pohpohlamaktan başka bir şey yaptıkları da yoktur. Eğer onlar için bu fedakârlığı Türkiye yapsaydı, inanın o zaman Kürt kelimesini dahi telaffuz etmezlerdi.

ABD, Türkiye, PKK ve PYD dörtgenindeki durumumuzu, belki bu gözle irdelemek gerekiyor. Erdoğan-Trump görüşmesini de.

Yitirilmiş onurun ardından gelecek özgürlük dahi olsa, elimizin tersiyle itebilmeliyiz.