• DOLAR 34.672
  • EURO 36.877
  • ALTIN 2937.69
  • ...

Toplum hayatını dizayn eden kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge gibi yazılı külliyata, bürokratlar arasında mevzuat denir. Tabi devletlerin bir mevzuata sahip olmaları gerekir. Buna kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama bazen bu mevzuat hazretleri yaşamı öyle çekilmez hale getiriyor ki, vicdanları sızlatıyor.

Hele hele sık sık değişen ve bu değişikliklerin getirdiği yeni kurallara uyum sağlayamayanların yaşadıkları mağduriyetler, işte Türkiye`de olduğu gibi intiharlara kadar götürebiliyor. Nitekim Çanakkale'nin Biga ilçesinde bir dakika geç kaldığı için Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) giremeyen 18 yaşındaki Büşranur Kalaycı, intihar etti.

Başta da söylediğimiz gibi kanunsuz, kuralsız toplum olmaz. Ama konulan kanunların insan fıtrat ve vicdanı ile uyumlu olması gerekiyor. Yoksa bir ömür boyu vicdanlarımızı sarsacak olaylara tanık olabiliriz.

Şimdi bu yıl ilk defa uygulanan YGS`de 15 dakikalık meseleye gelelim. Bilindiği üzere bu yıl YGS`ye gireceklerin, sınav saatinden 15 dakika önce, sınav yerlerinde olmaları şartı getirilmişti. Tabi çeşitli vesilelerle gerekli tebligat yapılmıştı.

Buna rağmen insanlardan bir kısmı geç kaldı ve sınava alınmadılar. Sadece tebligatı duymayanlar değil, aynı zamanda trafik vb. nedenlerle de geç kalanlar oldu. Örneğin ben kendim, sınava girecek oğlumu arabayla üniversite kampüsüne götürdüm. Dışarıda müthiş bir kar yağıyordu. Trafik felç olmuştu. Arabayla gideceğimiz 5 dakikalık yol için yarım saat önce çıktık. Buna rağmen belirli bir yerden sonra oğlum arabadan inip, koşarak gitti. 30 saniye ile sınava girebilmiş. Ama basından izlediğimiz kadarıyla bir, evet bir, rakamla 1, roma rakamıyla I dakika geç kaldıkları için bir senelik emekleri berhava olanlar vardı.

Mevzuatın gerektirdiği böyle uygulamaları, ben vicdan denen mihenk taşına vururum. Türkiye`de yaşanan bu uygulama vicdanları yaralamıştır. Her ne kadar kural konmuşsa da uygulama adil olmamıştır.

Bir başka misal vereyim. İki gün önce, yani 03/04/2017 günü görülen, Yasin Börü ve arkadaşları davasının karara bağlandığını farz edelim. Ola ki mahkeme bütün tutuklu sanıkları serbest bıraktı. Firariler için de aynı şekilde karar verdi. Başta Selahattin Demirtaş ve diğer azmettiriciler için masumdurlar dedi. Böyle bir karara rağmen, zikredilenler gerçekten beraat mı edecekler? Onlar hâlihazırda gönüllerde çoktan mahkûm edilmişler bile. Yani ister mahkeme Demirtaş için azmettirici desin, ister demesin, zaten vicdanlar karar vermiş, bu iş bitmiş.

Dediğimiz gibi, icraî veya hukukî uygulamalar, insan fıtrat ve vicdanına uygun olmalıdır. Bu şekilde olduğu takdirde toplumsal deşarj sağlanıyor ve sonuç alınabiliyor. Aksi halde insanlar, kendi işlerini kendileri görme noktasına dahi gelebiliyor. Hiç kimse bu sonucu istemese dahi, Bolu beyine karşı çıkan Köroğlu misali kahramanlar çıkabiliyor. Örnek mi istiyorsunuz? Özgecan`ın katilinin başına ne geldiğini hemen herkes biliyor.

Bütün bu söylediklerimize en güzel örnek, 15 Temmuz sonrası insanların meydanları “İdam” diye inletmeleriydi. Öyle ya, adam uçağa binecek, havadan sivil, silahsız ve masum insanların tepesine bomba yağdıracak. Ama iş cezaya gelince, cezaevlerinde, kalorifer önünde çorba içme cezası alacak. Ya vicdanlar ne diyecek? Toplumsal vicdan meydanlarda kararını vermişti, değil mi?

Neyse ben konuyu fazlaca dağıttığımın farkındayım. Tekrar şu YGS meselesine gelip, dağınıklığı toparlamaya çalışalım. Sınav mağdurları Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurmuş durumdalar. Söz konusu kurumdan yapılan ilk açıklamalar, oluşan mağduriyetlerin fark edildiği yönünde. Sanki mağdurlar açısından olumlu bir kararın verileceği havası var. Bence de bu yönde alınacak bir karar olumlu olur.

Gecesini gündüzüne katıp, kendini sınav için hazırlayan öğrencilerin, yaşadıkları mağduriyeti telafi etme hususunda, bu fırsatı tepmemek lazım. Ek bir sınav açılır. Sadece daha önce sınava başvurup, giremeyenler alınır. Oluşan puan sıralaması büyük sınava dâhil edilir. Sıralamada oynamalar olacaktır. Varsın olsun, zaten bu bir baraj sınavı idi. Esas yerleştirme sınavı sonradan yapılacağı için, yeni listeden dolayı bir mağduriyetin oluşmayacağı kanaatindeyim.

Yani eskiden barajı aşanlar, ek sınav nedeniyle barajın altına inme gibi bir durum yaşamayacaklar. Böylece sorun çözülmüş olacak.