• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Birileri Türkiye`de şiddetli olarak bir şiddet ortamı oluşturmak istiyor. Olabildiğince şiddeti artırmak amacındalar. Bu şekilde Türkiye`yi iç sorunlarıyla uğraşan bir ülke konumuna getirmek, öncelikli hedefleri arasındadır. İç sorunlarla boğuşan ülkenin dışarıyla, mesela Suriye, Irak vb. yerlerle ilgilenecek mecali kalmaz.

Tabi işin ilginç yanı, bu şiddet sarmalını oluşturan örgütlerin, sözde anti emperyalist ve Amerika düşmanı olmalarıdır. PKK, 1984`ten beri sözde Kürt haklarını savunmak amaçlı eylem yapıyor. Bu güne kadar ABD veya Batı`yı rahatsız edici bir eylemi olmuş mudur? Belki ilk kuruluş dönemlerinde İsrail`e karşı birkaç çatışmaya girmiş olabilir. Zaten sonraki dönemlerde İsrail ile can ciğer oldukları bilinen bir gerçek.  

Batılıların bu örgüte ne kadar sempati ile baktığı da bir hakikat. Zaten eğer Batı olmazsa, PKK maddi olarak ayakta duramaz. Çünkü PKK`nin önemli gelirleri, hem bu ülkelerde sattırdığı uyuşturucudan hem de buralarda oturan Kürtlerden alınan haraçlardan gelmektedir. Eğer Batılı ülkeler istese, bu ekonomik çarkın dönmesine izin vermezler. Ancak bırakın izin vermemeyi, PKK`nin gelir getirici kültürel etkinliklerine her türlü zemini oluşturmaktadırlar.

Bir diğer şiddet sever örgüt IŞİD. Bu güne kadar Müslümanları tekfir edip, onların kanının dökmekten başka bir iş yapmayan örgütün yaptığı eylemler, Batı`nın aramıza daha fazla yerleşmesine sebebiyet veriyor. Yapılan her eylemi bahane eden ABD ve koalisyon güçleri, İslam coğrafyasına daha çok müdahale etme imkânı buluyor. Sözde Batı ile savaş durumunda olan IŞİD`in, onlara bu imkânı vermesi dikkatli gözlerden kaçmıyor.

Batı âleminin ikiyüzlülüğünü bilmeyen yok. Kendileri açısından çıkarları kutsaldır. Çıkarları için babalarının katilleri ile birlik olabilirler. Bu nedenle onlara demokrasi, insan hakları, hayatın kutsallığı gibi kavramları hatırlatmak faydasızdır. Onlar için bunların hepsi çıkarlarına göre şekil verilecek kavramlardır. Veya sadece çıkarlarına erişim için kullanılan argümanlardır.

Yapılan terör eylemlerinde en çok sorulan soru “daha çok kime yaradığıdır.” Buradan hareketle eylemin kim ya da kimler tarafından yapıldığı sonucuna varılıyor. Belirttiğim gibi bu eylemlerin hemen hepsinden Batılılar istifade ediyor. Zaten adamların her girdiği yerde katliamların çığ gibi büyümesi öylesine gelişen olaylar değildir.

Batılıların temiz yüzlü resmi temsilcileri, yukarıda saydığım demokrasi, insan hakları, hayatın kutsallığı gibi laflar ederken, kirli yüzlü derin yapıları, her gün silah satıp, Müslümanları birbirine kırdırma hesabı peşindedirler. Müslüman coğrafyanın kalbine saplanan hançerler gibi türeyen örgütler ise hep bu amaçlara hizmet eder türden eylemlere imza atıyorlar. Yoksa “İşçi” gibi sol literatürde kutsal sayılan bir kelimeyi kullanan PKK`nin, bunca Batı sevicilerinin olması nasıl izah edilebilir? Ya da adında İslam kelimesi bulunan bir şebekenin bunca yaptıklarına rağmen hala yaşatılması neye bağlanabilir?

Döktükleri her damla Müslüman kanına karşılık varillerle petrol kazanan bu Batılı çakal sürüleri, bir kepçe gibi içimizi karıştırmaktadırlar. Batı orijinli bu örgütler vesilesiyle de her an Müslüman kanı dökmeye devam ediyorlar. Anlaşılan o ki; Müslümanlar arasında kör şiddetin artırılmasını şiddetle istiyorlar. Yani politikalarının esas mihverini şiddet oluşturuyor.

Bu tespite göre bizim de şiddeti yok etme gibi bir politikamızın olması gerekmez mi? Madem Batılılar şiddeti şiddetli bir şekilde artırmaya çalışıyorlar, o zaman bizim de bunu azaltmaya, hatta yok etmeye çalışmamız lazım. Şu an ki duruma göre şiddet, Batı`nın işini kolaylaştırıyor. Onları çıkarlarına ulaştırıyor. O zaman şiddet yanlıları da Batı`nın ekmeğine yağ sürüyor. Şiddet ortamının sonlandırılması, onların Müslüman coğrafyalardaki emellerini akamete uğratacaktır. Müslümanın bunu fehmetmesi lazım.

Bu açıdan bakıldığında Suriye`deki savaşın bitmesi, Türkiye veya dünyanın başka yerlerindeki patlamaların da son bulması anlamına geliyor.