• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Terör ya da terörizm; siyasal, ideolojik veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yöntemin kullanımını ifade eder.

Tabi burada önümüze bazı sorular çıkıyor. Örneğin her şiddete başvuranı bizler terörist olarak mı ilan edeceğiz? Mesela ortada bir zalim var ve halkına her türlü zulmü yapıyor. Birileri kalkıp bu adamın yaptıklarına kafa tutarsa, yaptıkları terör sınıflamasına girer mi?

Ya da somutlaştıralım. İsrail gibi bir devletin yaptıkları mı terördür, yoksa ona karşı mücadele veren Hamas`ın mı? Biri devlet olmanın avantaj ve ABD`nin kendisine sunduğu her türlü destek ile Filistin halkına kan kusturuyor. Bir diğeri kıt imkânlarla, bedenlerini kendilerine siper edinerek, var olma mücadelesi veriyor. Hangisi terörist?

Çatışma dediğimiz kavram insanoğlu ile birlikte vardır. Habil ile Kabil`in çatışması bu konudaki en eski örnektir. Ancak çatışmanın da bir hukukunun olması gerektiği, genel olarak kabul gören bir husustur. İşte bu hukukun dışına çıkanlar teröristtir.

Eskiden eşkıya diye bir tabir vardı. Bazıları yollara pusu atar ve insanları soyardı. Bunlar bildiğimiz hırsızlardı.  Ama bazıları da köyde meydana gelen bir haksızlığa tahammül edememiş, bunun için dağa çıkmış ve adı eşkıya olarak anılanlardandı. Bunlar yıllar yılı köylerde işlenen zulme karşı gelen, devletin yasaları çerçevesinde haklarını alamayan ve dağa çıkmaktan başka çareleri olmayanlardı. Köroğlu`nun, Bolu Bey`ine karşı gelişi gibi! Şimdi bizler hangisini terörist ilan edeceğiz? Köroğlu`nu mu, yoksa Bolu Bey`ini mi?

Devletler nezdinde de durum bundan ibarettir. Arakan`da yaşananlar buna dair çok güzel bir örnektir. Myanmar`da yaşayan Arakanlılar, devletin kendilerine yaptığı zulme bir süre ses çıkaramadılar. Budistlerin kendilerine yaptıkları akıl kabul etmez türden işkencelerdi. Kendilerini ateşlerde yakan bu canavarlara karşı silahlanmaktan başka bir çare yoktu. Onlar da öyle yaptı. Peki, şimdi biz bu silahlanmak zorunda kalanlara mı terörist diyeceğiz? Yoksa sevgi ve hoşgörünün temsilcisi(!) olarak bilinen Budistlere mi?

Elbette insanlık bu sorulara vicdanlarında cevap verir. Zaten yapılan fiil ve eylemler ortadadır. Eğer akıl tutulması yaşamadıysak, İtalyanların Libya`da yaptıklarına terör, İtalya`ya da terörist devlet diyeceğiz. Veya Fransa`nın Cezayir`de yaptıkları için de aynı şeyleri haykıracağız. Aksi halde adil yargılama yapmış olmayız.

Tabi terörün de bir hedefi vardır. Fakat dünya üzerinde kullanılan terör yöntem ve uygulamalarına baktığımızda hep emperyal devletlerin bu işlerden kârlı çıktığını görüyoruz. Bu ne menem bir şeydir ki; sözde Kürt hakları için eylem yaptığını söyleyen PKK`nin eylemleri, Kürtlere zarar, emperyalistlere yarar sağlıyor. Aynı şey IŞİD için de geçerli. Yaptıkları İslam`a zarar veriyor. Ama her bir eylemi, ne hikmetse emperyalist devletlere fayda sağlıyor.

Gelinen noktada terör tanımlaması içine hangi devletlerin girdiği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Yeryüzünün ekonomik olarak bütün imkânlarını ellerine geçirmeye çalışan bu sarı saçlı ve mavi gözlü insanların, aslında birer cani terörist olduklarını herkes biliyor.

Kendileri de…