• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bu gün sizlere bambaşka bir konudan bahsedeceğim. Biliyorum yazacak çok konu var. Siyasi, politik, ekonomik vb. Ancak son zamanlarda sabah namazı vakitlerinde, dışarıda bir canlılık ve hareketliliğin olması, aklıma şu yazacağım konuyu getirdi.

Biliyorsunuz Türkiye`de uzun bir süre yaz ve kış mevsimlerinde farklı saat uygulamaları hayata geçirildi. Her ne kadar uygulamanın tarihi ile ilgili tartışmalar var ise de, 1973 yılından bu yana aralıksız uygulandığı bilinmektedir.

Bu uygulamanın amacı hakkında; gündüz saatlerini, uyanık olduğumuz zamanlara uydurarak, dolayısıyla ev, işyeri veya sokaklarda yanan lambalar ve harcanan enerji için gerekli tasarrufunun sağlanması şeklinde bir açıklama getiriliyordu. 2016 yılına kadar uygulamaya devam edildi.

Uygulama şöyleydi.  Nisan ayının ilk pazar gününde saatler bir saat ileri, Ekim ayının son pazar gününde ise bir saat geri alınmaktaydı.

Ancak bu yıl, yani 2016`da bu uygulamadan vazgeçildi. Bakanlar Kurulu yaz saati uygulamasının, bütün yıl devam etmesi şeklinde bir karar vererek, artık saatlerin geri alınmayacağını bildirdi.

Eskiden haberlerde, ileri-geri saat uygulaması ile şu kadar lira tasarruf sağlandı şeklinde haber metinleri okunurdu. Yaz saati uygulamasının kalıcı hale getirilmesi ve Ekim ayında geri alınmayarak, bu bir ileri bir geri saatin uygulanmaması ile de tasarrufun sağlandığı belirtiliyor.

Eeee, peki biz bu işten ne anladık? Neden uzun yıllar millette kafa karışıklığı yaratıp, saatlerimizle oynadılar?

Aslında aklıma kötü kötü şeyler geliyor. Nereden geliyor derseniz eğer, şöyle cevaplayabilirim. Geçen gün bir imam arkadaştan şu katıldığım tespiti okumuştum. Eskiden imamlar sabah namazına gittiğinde sokaklarda sadece köpekler bulunurdu. Ama şimdi sabah namazı vakitlerinde sokaklar cıvıl cıvıl. Evet, buna ben de şahidim.

Ekim aylarında saatlerin geri alınması ile insanların sabah namazı kılma ile işe gitme saatleri arasında epey zaman farkı olurdu. Bu yüzden sabah namazlarının kılınma oranı epey düşüktü. Çünkü insanlar sabah namazına kalkıp, tekrar uyumak durumunda kalıyorlardı.

Ama şimdi öyle değil. Artık sabah namazına kalkanlar, tekrar uyumadan işlerine gidebiliyorlar. Yani işe gidiş saati ile namaza kalkış saati çakıştı. Dolayısıyla sabah namazını kılanların arttığı kanaatindeyim.

Örneğin güneşin doğmasına yarım saat kala, sokağı şöyle bir gözetleyin. Göreceksiniz ki insanlar işe, okula gitme telaşındalar. Eskiden sabah namazı kılmak isteyip de erken diye tembellik yapanlar ve dolayısıyla kalkmayanların hemen hepsi, şimdi namazlarını kılıp, öylece işe gidiyorlar.

Doğrusu isterseniz insan, sorma ihtiyacı hissediyor. Bu uygulamayı savunanlar, faydalı olup-olmadığı tartışmalı bir konuda, neden bu kadar ısrarcıydılar?

1973`ten bu yana 43 yıllık bu uygulama, acaba kılınması zor olan sabah namazlarını tamamen terk ettirmeye yönelik miydi?