KÜRTLERİN ARASINDA AİLEYE MUHALİF OLMAK
Biliyorum gündem Suriye. Şu an Tel Rıf’at ve Halep çevresinde kopartılan gümbürtüden dolayı tüm basının dikkati buralara yönelmiş durumdadır. En son bu gündeme binaen PKK/YPG’nin ABD güdümünde, Fırat’ın Doğusunda rejim güçlerine saldırdığı haberlerini aldık. Bu arada ABD gibi emperyal bir gücün desteğini almayı, sol jargonda ancak oportünistlikle açıklamak mümkündür.
Aslında Rusya’nın solculuğu kalmadı ama PKK’nın Marksist-Leninist olmasından ziyade Stalinist bir yapıya sahip olduğunu özellikle belirtmekte fayda var. Şimdi bu devletin halefi olan Rusya’dan bir haber sunmak isterim sizlere. Bilindiği üzere Rusya Yüksek Mahkemesi LGBT’nin faaliyetlerini ülke genelinde yasaklamıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geleneksel aile değerlerine karşı propaganda yapılmasını yasaklayan kanunu da imzalamıştı. Bu anlamda Rus polisi LGBT’ye karşı bir gece kulübünü bastığı haberi, bu yazıyı yazdığımda yayımlanıyordu.
Oysa Batı dünyası mezkûr faaliyetleri destekliyor. Gelecekte inşa etmek istedikleri dünyayı bu çeşit insanlardan oluşturmak istemektedirler. Bu çerçevede Batı’ya şirin görünmek isteyenler, LGBT’den yana olmakta veya kanunlarını bu yönde eğip bükmektedirler.
Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi ile bir gedik açmaya sebep olanlar, sözleşmeyi kaldırmakla “Yetmez ama güzel” denilebilecek bir işe imza atmışlardı. Şimdi hangi yetkilinin ağzını arasan ailenin kutsiyetinden bahsediyor.
Kürtlerde namus kavramının ne kadar hassas olduğunu herkes bilir. Güdülen kan davalarının büyük bir kısmının namus kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz. Oysa PKK elebaşlarından Mustafa Karasu bu söylediğimizi gerici olarak yorumlayıp “Karısız, kocasız” bir toplum hayal ettiğini bir süre önce yazmıştı.
Yazı “Kapitalist Moderniteye Doğru Meydan Okuma” başlığı ile 19 Nisan 2017 Çarşamba günkü bir internet sitesinde yayınlanmıştı. Yazıdaki en çarpıcı yer aynen şöyleydi: “Bir daha vurgulayalım: artık devletsiz, patronsuz, ağasız, “karısız”, “kocasız” bir dünyayı düşünmenin zamanıdır. Devletsiz yönetim, patronsuz, ağasız bir ekonomik yaşam, “karısız”, “kocasız” özgür eş yaşam gerçekleştirilebilir. Artık egemenlerin bu konuda yarattıkları ideolojik egemenlikleri yıkmak, özgür düşünmek, bu temelde neolitik toplumdan bugüne var olan demokratik uygarlığı demokratik topluma dayandırarak yeniden güncelleştirmenin zamanıdır.”
Diyeceksiniz ki 2017’de yazılan bir yazıyı neden gündem ediniyorsunuz. Ben de çünkü diye başlayacağım söze. DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca’nın X hesabı incelendiğinde bahsettiğimiz gruba olan desteklerini açıkça görürüz. Adana’da düzenlenen sözüm ona “Onur” yürüyüşçülerinin okuyamadığı basın açıklamasını onun tarafından okunması zihniyetini ele vermektedir.
Aslında bu yöndeki düşüncelerini gizleme ihtiyacı bile duyamamaktadırlar. Özellikle üst düzey PKK’lılar, DEM Parti milletvekilleri, yine belediye başkanları zaman zaman yaptıkları açıklamalarla LGBT’ye verdikleri destekleri izhar etmektedirler.
Tabi bunu yaparken kadınların özgürlüğü, cinsiyet eşitliği gibi süslü laflar da ediyorlar. En son Batman Eski Belediye Başkanı Gülistan Sönük: "Belediyeye ilk gittiğimizde, Kadın Politikaları Müdürlüğü binasında sürekli evliliği öven ve aile kurumunu çok önemli gören afişlerle karşılaştığımızda şok olmuştuk" şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Bu çevrelerin daha önceki “Namus, toplumsal kâbus”, “Biz emanet değiliz, biz kadınız” şeklindeki söylemlerinin temelinde de bu tür bir zihniyet mevcuttur.
Kürtler arasında bu tür söylemlerde bulunmak doğrusunu isterseniz cesaret işidir.