İzzet ile ölmek
Müslümanlar cihada sarılıp er meydanlarında kendilerini düşmana gösterdiklerinde hep izzet sahibi olmuşlar. Hatta yenildiklerinde dahi. Ancak cihadı terk edip ölüm korkusuyla dünyaya sarıldıklarında, ölümü kendilerinden savamadıkları gibi zillet içine düşmüşler. Tarih bize bunu öğretmiştir.
Tarih dedim ya, iki anekdot aktaralım.
Kanunî Sultan Süleyman, Fransa’da oynanan dansı duyunca, Fransa Kralına bir mektup yazmış. Mektubunda Fransa’da böyle bir melanetin yapıldığını ve buna son verilmesi gerektiğini belirttikten sonra; “Hemhudut olmaklığımız dolayısıyla, iş bu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde, Name-i Hümayunum elinize ulaştığından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat Orduyu Hümayunumla gelip men'e muktedirim!..” diyerek isteğinin yerine getirilmediği takdirde başlarına neler geleceğini beyan etmişti.
Padişah ferman buyurdu. Fransa dansı durdurdu.
Yukarıdaki hadise Osmanlı’nın muhteşem sayıldığı bir dönemde yaşanmıştı. Gelin görün ki Osmanlı’nın hasta görüldüğü II. Abdülhamit zamanında dahi, Fransa ve İngiltere’de oynanmak istenen ve Resulullah (sav) ile İslam’ı küçültücü ifadeler içeren bir tiyatro oyununun oynanmasına mâni olunmuştur.
Bugün nasıl bir ortam var? Adamlar enkaza çevirdikleri memleketlerimizi tarumar ettikleri halde oyun oynuyorlar. Bakınız 7 Ekim’den bir süre sonra Avrupa Kupası futbol oyunları oynandı. Almanya’da, Avrupalı seyirciler biralar eşliğinde heyecandan hop oturup hop kalktığında, Gazzeliler cesetlerinin parçalarını topluyorlardı.
Halihazırda katliam sürüyor. Bu kez de Fransa’da Olimpiyat oyunlarına devam ediyorlar. Çeşitli spor dallarında rekorlar, birincilikler, madalyalar vs. Yani Batı her zamanki vahşiliğini yapıyor. Keyfinden ödün vermeden katliama devam ediyor. Gazze’de katliam yaparlarken akşamları votka eşliğinde olimpiyat oyunlarını izliyorlar.
Dünyanın çivisi çıkmış. Tarihte yaşanmış soykırımlar nefretle telin edilirken, halihazırda süren katliam için kılını kıpırdatmayan dünya için başkaca söylenecek söz bulamıyorum.
Müslümanlar da çok hesapçı-kitapçı olmuşlar. israil’in sahip olduğu bombaların dökümünü yapıp hesap kitap yapıyorlar. Daha önce israil ile yapılan savaşları göz önünde bulundurup korkuya kapılıyorlar.
Tabi en önemli husus israil’in arkasındaki güç. Çünkü onu karşısına alan ABD’yi karşısına almış olacaktır. ABD’nin Ortadoğu haritalarını yeniden dizayn etmek emelinde olduğu gün gibi ortada. israil’in icraatlarını bahane ederek ya da bu ülkenin oluşturduğu zemin üzerinden iş yapmaya çalışıyor.
Yoksa İran ziyaretinde bulunan Heniyye’yi şehit etmenin başkaca bir açıklaması yok. israil bu vesileyle İran’ı savaşmaya mecbur ediyor. İran savaş seçeneğine başvurduğunda ABD bu duruma sessiz kalmayacaktır. Sonuçta bölgesel, hatta Rusya’nın tavrına göre daha büyük bir savaşın eşiğinde olduğumuzu bilmek için allame olmaya gerek yok.
Bütün parametreleri masaya dizdiğimiz halde izzet için cihattan başka bir seçenek yok. Görüldüğü üzere Müslümanlar savaşmadığı halde yine öldürülüyorlar. Şöyle bir baktığımızda İslam coğrafyasında katliamların devam ettiğini görürüz zaten.
Herhangi bir İslam coğrafyasında petrol bulunduktan sonra, savaşıp savaşmadıklarına bakılmaksızın o yöre halkı öldürülür, sarı saçlı-mavi gözlüler tarafından. Aynı bizim oralarda anlatıldığı gibi. Adamın biri tüfeğini atlı şahsa doğrultmuş; “Eğer atını sürersen seni öldürürüm” demiş. Karşıdaki adam durmuş. Bu kez: “Dursan da vururum” demiş. Yani her hâlükârda vuracak adamı.
İyisi mi izzet ile ölmek. Gazzeli Müslümanların yaptığı tam da budur.