• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

1453 yılına kadar İstanbul Rum idi. Bizans’ın başkentiydi. İsmi de Konstantin idi. Biraz daha gerilere gidersek Anadolu coğrafyasında da durum aynıydı ve çoğunluğu Hristiyan’dı. Nitekim bahsettiğimiz yerlere düzenleyeceğiniz bir turistik gezide Roma’dan, Bizans’tan kalan yüzlerce esere şahitlik edebilirsiniz.

Aradan uzun yıllar geçti. İstanbul ve Anadolu demografik bir değişikliğe uğradı. Kiliselerin yerini cami, çanların yerini minare, çan seslerinin yerini ise ezanlar aldı. Öyle ki “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli” diyen bir nesil hâkim oldu her tarafa.

İngiltere’nin süper güç olduğu bir dönem geldi peşi sıra. Bu süper güç sağına-soluna, önüne-arkasına birilerini katarak Roma ve Bizans’tan kalma coğrafyalarını tekrar ele geçirmek istedi. Atadan kalma memleketlerini iade almaya geldiklerini söyleyip buna hakları olduğunu söylüyorlardı.  

Anadolu coğrafyası kan ağlıyordu. İngilizler, Konstantin dedikleri İstanbul’a çökmüş, Halifeliği lağvetmekle meşguldü. İngiltere, Fransa ve İtalya memleketi dilim dilim pay ediyorlardı.

Cepheden cepheye koşan asker artık yorgundu. Öz yurdunu savunmada yetersiz kalıyordu. Bunu gören Anadolu halkları terör (!) eylemlerine başvurdu. Terörist damgası yiyeceklerdi belki ama varsın olsundu. O zamanlar terörist kelimesinin yerine isyancılar ibaresini kullanıyorlardı ama ne fark ederdi ki.

Maraş’taki ilk eylem Sütçü İmam denilen bir terörist (!) tarafından gerçekleştirildi. Hamamdan eve dönen kadınların tesettürüne karışan resmi zevata kurşun sıkarak olayları başlatan bu terörist, olayların fitilini de ateşlemiş oluyordu. Tabi eylemler arttıkça Arslan Bey gibi terörist çetenin elebaşları da belirmeye başlamıştı.

Sonra Antep vardı sırada. Terörizmin oradaki ismi ise Şahin Bey idi. Şahin Bey derken bir kod isimden bahsediyoruz. Yoksa bu teröristin ismi Muhammed Said idi. Terör şebekesi olan Kuvâ-yı Milliye, Antep’te Şahin Bey kod isimli eşkıyanın (!) önderliğinde, resmi ve de yasal Fransız askerine karşı savaş veriyordu.

Şahin Bey kod isim, yol kesme eylemlerini de organize ediyordu. Kilis-Antep yolunu kontrolü altına alan Şahin Bey, 10 ay süre ile kat kat üstün teknolojik resmi Fransız kuvvetlerine karşı mücadele etti. Giriştiği mücadele kendisi ile birlikte 6 bin 317 teröristin şehadeti, pardon etkisiz hale getirilmesi ile sonuçlandı.

Tabi Urfa şakilerini (!) unutmamak lazım. Onlar da olur olmaz isyan edip resmi kuvvetlere karşı savaştılar. Avrupai bir kavim olan Fransızlar aslında çok medeni idiler. Ama bu yamyamlar (!) böyle medeni bir kavme karşı geliyorlardı. Hatta şairleri onları “Tek dişi kalmış canavar” diye itham ediyordu.

Siz ey Antepliler! Dünyanın en iyi mutfağını sahipsiniz. Oturun aşağıya işte. Yemek yapıp dünya gastronomisine hizmet edin. Size mi kalmış Batılı medeni insanlara karşı terör eylemleri düzenlemek?

Ya çiğ köfteci Urfalılar! Nemrut, İbrahim’i yakmak için dağlarınızda yakacak odun bırakmadı. Buna rağmen ateşsiz yapılan bir yemek olan çiğ köfteyi icat ettiniz. Yani medeni Fransızlara çiğ köfte yapıp birlikte bol bol gastronomi programları icra etseydiniz olmaz mıydı?

Ya Maraşlılar! Sarı saçlı mavi gözlü İngiliz askerleri size benziyor diye şehri Fransızlara devretmiş. Her iki medeni ırka dondurma ısmarlayıp serin serin yeseydiniz ne olurdu?

Ne diyeyim? Meramımı nasıl anlatayım?

Ama şu kadarını söyleyeyim. Ekrem İmamoğlu’na oy atan muhafazakâr eller ile CHP’nin kurduğu altılı masaya oturan yeşil eller. Eğer oy ve imza attığınızda eldiven giydi iseniz, çıkarın onları çöpe atın. Yok eğer eldiven kullanmadıysanız o zaman ellerinize bakın. Bence lavaboya gidip acilen bol sabunla yıkayınız.

Hatta siz gusletseniz de olur.