• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Garip bir şeydir şu davet işi. Yani iyiliği emir, kötülükten nehiy etme. Çevrendeki insanlara veya uzaktakilere yetişmeye çalışır, geceni gündüzüne katıp, en sevdiklerini ihmal etme pahasına, bir başkasına hakkı anlatmaya gayret edersin.

Tabi söylenenlerin birilerini rahatsız etmesi lazım. Yoksa pek bir kıymeti harbiyesi olmaz. Eğer söylediklerin zamanın sahiplerini endişelendirmiyorsa, zaten sana kimse karışmaz. Yok, eğer bahsettiğimiz türden bir etki yapıyorsa, o zaman çeşitli tepkilerle karşılaşmaya başlarsın.

Çoğu kez üzülürsün. Çünkü onlara gerçeği göstermeye çalışırsın, yıllarca içinde bulundukları yanlışları düzeltmeye gayret edersin ama onlar seni alaya alır, hakaret eder, tutuklar, işkencelerden geçirir veya şehit eder.

Fi tarihinde, yeni gençliğimize denk gelen 1990’lı yılarda kendimizce davette bulunur, iyiliği emir eder, kötülükten de nehiy ederdik. Ne de büyük bir suç işlemişiz meğer. Hakkımızda söylenenlere şaşırır kalırdık. Nerden bulur, nasıl yakıştırırlardı bunca dedikoduyu.

Bazen düşünürdüm. Bu iddialardan nasıl temizlenir toplum? Bir zaman gelir de halk hakikati görür mü? Söylentilerden arı duru bir an yaşayacak mıyız? Nasıl olacak da halk dedikoduların etkisinden kurtulacak?

Rahmetli babam da bu söylentilerden etkilenir, beni davet yolunda engellemeye çalışırdı. Aradan uzun zaman geçti. Rehber TV açıldığında, babamların televizyonunda Rehber TV’ye bir kanal ayarladım. Babam bir süre seyretti. Programları değerlendirdi. Sonra “Oğlum, biz bu insanlara haksızlık etmişiz. Rehber TV basbayağı İslami bir kanal ve Allah’ın dinini tebliğ etmeye çalışıyor” dedi. Ben de şükür namazı kıldım.

Şu günlerde seçim arifesindeyiz. Seçim çalışmaları nedeniyle HÜDA PAR da diğer partiler gibi kendini anlatmaya çalışıyor. Tabi bundan rahatsız olanlar var. Özellikle toplumu başkalaştırmaya çalışanlar, kültürünü yozlaştırmaya gayret edenler rahatsız olanların başında geliyor.

Şu propagandalar dursa da halk seçenekleri kıyas etme imkânı bulsa keşke. Kim Kürt kim değil? Kim tarihine bağlı kim değil? Kim geleneklerini yaşatmaya çalışıyor, kim yozlaştırıyor? Kim dost kim düşman?

Halk gibi yaşayan; onlar gibi olan; mütevazı bir şekilde hayat süren; lüksten, şatafattan kaçan; halk gibi giyinen; kısacası kendilerinden olan insanların ortaya çıkması birilerini korkutuyor.

Son zamanlarda DEM isimli partinin endişelenmesi, korkması ve hatta uykularının kaçması bundan ötürüdür. Çünkü HÜDA PAR bir vesile ile kendini tanıtıyor. Tanındıkça da yukarıda saydığımız, acaba bir gün halk gerçekleri görecek mi diye sorduğumuz soruların cevabı verilmiş oluyor.

Halkta oluşan algıların kırılması kolay olmuyor. Ama gerçekler bir gün mutlaka gün yüzüne çıkıyor. Babam, Rehber TV sayesinde hakikati görmüştü. Diyorum ki acaba bu seçimler halkın hakkı görmesi için bir vesile olur mu?