• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günüymüş. Yazının hemen girişinde mişli, muşlu bir cümle kullandım ama öyle. Bunca savaşın içinde katledilen çocukların olduğu bir dünyada çocuk haklarından bahsetmek, ancak mişli muşlu eklerle olur.

            Konu ile ilgili gelişmelere bakıldığında her savaş sonrası çocuklarla ilgili bazı metinlerin yayımlandığı görülür. Yani Birinci veya İkinci Dünya Savaşlarından sonra çocukların uğradığı bazı hak kayıpları göz önünde bulundurularak çeşitli bildiriler yayımlanmış.

            Tabi bir de sözleşme yazılmış ve imzaya açılmış. Dünya üzerinde 196 ülke tarafından imzalanmış. Hatta bugüne kadar yayımlanan sözleşmeler içerisinde en seri ve çabuk imzalanan sözleşmedir diye biliniyor.

            Bu sözleşmeye göre her birey 18 yaşına kadar çocuktur. Dolayısıyla hukuk önünde bu yaşı doldurmayanlar reşit değildirler. Ayrıca çocukların vazgeçilmez haklarından yararlanırlar. Yine sözleşmeye göre bahsedilen haklardan yararlanırken çocuklar arsında bir ayırım yapılmaz. Bütün çocukları kapsar. Çocuğun nerde doğduğu, nece konuştuğu, hangi inanç topluluğunda yetiştiği hiç önemli değildir.

            Kanaatimce en önemlisi sözleşmenin yaşam hakkı maddesidir: “Yaşamak, her çocuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır.” Kısacası bizlerin bütün tercihleri, çocuklarımızın yaşamasına yönelik olmalıdır.

Yine çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerine bakar.

Ne kadar güzel değil mi? Her şey öyle güzel yazılır ki bizlerin mevzuatında, okuduğunda dahi yüzümüze bir tebessüm yayılır. Ama biz bütün bu söylediklerimizin arkasına yine mişli, muşlu ekler koymak durumundayız. Çünkü ne biz böyle bir çocukluk gördük ne de günümüzdeki çocuklar yukarıda yazıldığı gibi bir muamele görüyorlar.

Hem size bir ara bilgi vermem gerekiyor. israil 3 Ekim 1991 tarihinde Birleşmiş Miletler Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamıştır. Yani sözleşmeye taraf 196 ülkeden biri de israil’dir.

Sözleşmenin yaşam hakkı maddesinin ne kadar önemli olduğunu yukarıda belirtmiştim. Her dört saniyede bir çocuğun veya gencin öldüğü bu dünyadaki rakamlar, her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Bu rakamların artmasında en önemli pay, sözde devlet olan bir terör şebekesi olan israil’indir. 10 dakikada bir çocuk öldüren sözde bu devlet, çocuk hakları sözleşmesine tarafmış. İşte yine bir mış eki kulandık.

Bilmem çocuk öldürmenin hukuki alt yapısını ABD’den mi alıyorlar? Çünkü işin garip tarafı ABD bu sözleşmenin hazırlık süreci içerisinde yer almasına rağmen, taraf değildir. Yani sözleşmeyi imzalamamıştır. Sözleşmeye taraf olmayanların çocuk öldürme gibi bir hakları mı var?

Ama denilebilir ki Batı’daki çocuklar sayılan hakların hepsinden yararlanıyorlar. Bu iddia başlı başına bir garabet. Çünkü sözleşme maddesi çocuklar arasında bir ayırım yapılamaz diyor. Aksi halde israil’in “On Emir” uygulamasındaki çelişkiye düşeriz.

On Emir diyor ki “Öldürmeyeceksin”. Ama israil öldürüyor. Meğer bu emir onlar için sadece Yahudi öldürmeyeceksin imiş.

İşte yine bir miş.