• DOLAR 34.656
  • EURO 36.355
  • ALTIN 2932.024
  • ...

Kuruluşundan bu yana AK Parti hükümetlerinin ekonomiye katkıda bulundukları bir gerçek. Ancak Erdoğan’ın ustalık dönemi hükümetleri, Ecevit dönemine benzemeye başladı denilse yeridir.

Örneğin şöyle bir kurgu gerçekleştirsek, acaba çok mu haksızlık yaparız?

Ecevit hükümeti ülkeyi ekonomik olarak iflasın eşiğine getirmişti. Hatta eşiği bırakın, galiba iflas etmiştik. O dönemlerde Türkiye, Arjantin ile kıyaslanıyordu. Hatırlayanlar bilir, Arjantin’de insanlar marketlere saldırıyor ve gıda maddesi yağmalıyorlardı.

            Türkiye’de vatandaşların marketlere saldırmamasının en büyük sebebi, İslam’dan aldıkları “Kanaat” kültürüydü. Yoksa Arjantin’den bir farkımız yoktu.

            O ara Türkiye’yi ekonomik olarak düze çıkaracak bir kahramana ihtiyaç vardı. İşte tam da bu noktada Recep Tayyip Erdoğan, belirttiğimiz kahraman olarak görücüye çıktı. Ülkeyi ekonomik darboğazdan düze çıkardı. Halk bir nebze rahatladı.

Ecevit hükümeti Amerika’nın önünde el pençe divan durduğundan, bir ödül olarak Abdullah Öcalan’ı bile paketleyip Türkiye’ye göndermişlerdi. Ancak, insanların canını yakan bunca olayın müsebbibinin yakalanıp getirilmesi dahi, Ecevit iktidarını kurtaramamıştı.

Doğrusunu isterseniz Erdoğan’ın gerçekleştirdiği icraatların, Ecevit ile kıyası kabul edilmez ama düşük gelirlinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar iki dönemde de aynıdır. Çünkü sabit gelirlinin alım gücü bir hayli erimiş durumdadır.

Son seçimleri AK Parti ve Cumhur İttifakının kazanmasının esas nedeni, geçmişte yapılan hizmetlere halkın vefa göstermesidir. Yoksa enflasyon, alım gücü, üst üste gelen zamlar meselesinde o dönemden çok büyük bir fark yok.

Eski siyasilerin “Kemer sıkma” ya da “Acı reçete” gibi kavramlarla uyguladıkları yöntemlere, Mehmet Şimşek “Rasyonelite” diyor. Ama yurdum insanının mutfağındaki rasyonellik gün gibi ortada.  

Ecevit hükümetleri zamanında, halk refaha alışmamıştı. Dolayısıyla ekonomik kötü gidişat sineye çekilebiliyordu. Ama Erdoğan hükümetleri halkın ekonomik refahını artırıp, aniden düşürdüklerinden, zenginin iflası gibi bir durum ile karşı karşıyayız.

Bir gecede akaryakıta konulan vergilerin ekonomiye yansıması yurdum insanı için epey olumsuz olacak. Dolayısıyla peyderpey ürün ve hizmetlerin fiyatları artacak. Ailesine aş bulamayacak durumda olanların ruh halleri göz önünde bulundurulduğunda, sabır taşının artık çatlayacağını söylemek abartı olmaz.

Bu durumun böyle gitmeyeceği, halkın iktidara tanıdığı toleransın ilelebet olmadığını, Hükümet dâhil hepimiz biliyoruz. Ancak şu kadarını söylemek lazım: “Ustalık dönemi, yani final bu şekilde bitmemeli.”