• DOLAR 34.59
  • EURO 36.416
  • ALTIN 2983.47
  • ...

Mehmet Özmen.

 Benimle soy ismi benzerliği dışında bir bağlantısı yok. Yani akrabam falan değil. Sadece hemşehrim.

    8 Temmuz 1987

    PKK’nın bir köyü cezalandırma tarihi.

  Köyün adı; Kürtçe’de Mirkefşin (Halk buraya Mirik derdi), Türkçe ise Peçenek. Olay tarihinde Mardin’in İdil İlçesine bağlı. Halihazırda Şırnak sınırları içerisinde.

   Bahsettiğimiz tarihlerde, aralarında V. K. isimli birinin de olduğu, PKK’nın birkaç militanı, Peçenek Köyü yakınlarında, Askeri bir operasyon sonucu öldürüldü.

    Yine o tarihlerde, PKK’nın yaptığı veya onlar için yaptırılan sosyolojik bir tespite göre; “Kürt insanına baskı uyguladığın sürece onu idare edebilirsin veya onlara uyguladığın şiddet oranına göre sana taraf olurlar” şeklinde bir görüş hakimdi. Bu tespit esas alınarak PKK, “Köy Cezalandırma” diye bir eylem geliştirmiş ve buna göre köyden birkaç kişinin suçlu olması durumunda, bütün köye ceza uygulanacaktı.

   İşte Peçenek’e yakın bir yerde öldürülen V. K. ve arkadaşlarının muhbiri Peçenek Köylüleridir anlayışıyla, Köy Muhtarı ve yakınlarına PKK tarafından operasyon yapıldı.

  Sonuç:

    İstik ailesinden; Medine, İsra, M. Emin, Şükrü, Gurbet, Süleyman, Fatma, İbrahim, Abdulcelil, Fadile ve M. Nuri,

 

Özmen ailesinden; Tahir, M. Reşat, Sıdıka, Derviş

 

Ve Murğ soy isimli, biraz da engelli olan Nuri isimli kişiler olmak üzere 16 sivil katledildi. Bunlardan 9’u çocuk, 3’ü kadın idi.

 

Mehmet Özmen, 6 veya 7 yaşındaydı. Yukarıda Özmen ailesi diye sıralanan isimlerden Derviş ve Sıdıka’nın oğlu; Tahir ve M. Reşad’ın kardeşiydi. Ayrıca ailenin Nevzet ve Rahime isimli çocukları da vardı.

 

Mehmet, yaşanan olayın canlı şahidiydi. İsterseniz biraz onu dinleyelim: “Olayın olduğu gece, Köyümüze onlarca PKK militanı baskın yaptı. Amcamız M. Nuri İstik Köyün muhtarlığını yaptığı için, İstik ve Özmen ailelerini hedef almışlardı.

 

Bizim evin önüne gelen militanlar baştan aşağı silahlıydılar. Bir kısım militan, amcazadelerimiz olan İstik ailesine saldırmışlardı. Yaşım küçük olmasına rağmen olayları net olarak hatırlıyorum.

 

Gelen PKK’lıların iyi niyetli olmadığını çocuk aklımla sezinlemiştim. Onun için amcamın kızı Resmiye’ye samanlığın kapısının ardına saklanalım demiştim. Akranım olan amcamın kızı ile orada saklandık ama katliamı net olarak izleyebiliyorduk.

 

Gelenler, babamla birlikte ailenin dışarı çıkmasını istediler. Annem, babam ve kardeşlerim dışarıda dizildiler. Bizler bu şekilde ne olacak diye vakayı izlerken, birden bire PKK’lılar ailemi taramaya başladı.

 

Adamlar rastgele ateş ediyordu. Annem ve babam yere yığıldılar. Sonra diğer kardeşlerim ardı sıra düştüler. Kardeşim Tahir 5 yaşlarındaydı. Reşat ise henüz bir bebekti. Annemin kollarındaydı. İkisi de yere düştüler. Olayın vahameti karşısında ben de bayılmışım.

 

Ayıldığımda ailemin yanına koştum. Annem hala sağdı ama can çekişiyordu. “Oğlum ailenin en büyüğü artık sensin, kardeşlerine sahip çık” dedi. Bir süre sonra Babam gibi oracıkta canını verdi. 5 yaşındaki Tahir ve daha bebek olan Reşat da ölmüşlerdi. Rahime’de bir şey yoktu, Nevzet ise cenazelerin altında kalarak kurtulmuştu.

 

Ben ne yapacağını bilemeyen küçücük bir çocuk olarak, korkudan ağlamasını bile beceremeyen ama nefes nefese bir bu yana bir o yana koşturup duruyordum. Bu arada caminin hoparlöründen birileri: “Bundan böyle bizi şikayet edenlerin sonu böyle olacaktır” diye bağırıp, çağırıyordu. Meğer PKK’lılar camiyi basmış ve hoparlör sistemini kullanıp, köylüyü tehdide devam ediyorlardı.”

 

Evet.

 

Mehmet Özmen’in olayla ilgili söyledikleri bu kadar. Anlatırken gözlerini yumuyor, bayılacak gibi oluyordu. “Anlatma, sakin ol, lütfen sağlığını düşün” dememe rağmen o ısrarla anlatmaya devam ediyordu.

 

Tavsiye.

 

Bu gün birilerini teröristlikle suçlayanların gidip, Mehmet Özmen ile yüzleşmesini tavsiye ediyorum. İnanıyorum ki isnat ettikleri terör suçlaması nedeniyle, aynaya bakma ihtiyacı duyacaklardır.

 

Çünkü Mehmet Özmen hala sağ ve İdil’de yaşıyor.

 

Sonuç.

 

Yazının başlığını okuyun.