ÖNGÖRÜ
Bilindiği üzere Türkiye bir seçim havasına girmiş durumdadır. Oysaki normal tarihinde yapılsa daha önümüzde uzunca bir süre var. Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin dayattığı ittifaklar ve AK Parti’nin geçmişe nazaran güç kaybetmiş olması, şimdiden ne olacak gibi soruların sorulmasına ve seçime hazırlık yapılmasına vesile oluyor.
Türkiye’deki İslamcıların bazıları açısından AK Parti’nin idarede bulunduğu 19 yıllık sürede, İslami açıdan önemli kazanımlar olmamış, aksine daha önce rejime mesafeli davranan kitlelerin sistemle barışık hale gelmelerini temin etmiştir. Bu açıdan bu yılları aslında kayıp olarak değerlendiriyorlar.
Tabi Türkiye’de tabu haline gelmiş birçok konunun bu iktidar zamanında çözüldüğünü de ifade etmek lazım. Okullardaki türban sorunu, kamusal alanda başörtülü çalışmak, sembol haline gelen Ayasofya’yı ibadete açmak gibi pek çok hayati veya sembol icraat gerçekleştirildi.
Bilindiği üzere 1923’ten 1950’ye kadar olan 27 yıllık sürede CHP iktidarı yaşandı. Tabi ki bu dönem tek partili bir zaman dilimidir ve seçmenin özgürlüğü diye bir şey söz konusu değildir.
Ancak kurulduğu 2001 yılından bu yana girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkan AK Parti, seçmenin hür iradesi ile iktidar olmuş ve halihazırda işbaşındadır. Bu sonucu sağlayan birden çok unsur mevcuttur.
Fakat en önemlisi, kanaatimce muhalefetin güçlü bir şekilde iktidara aday olabilecek bir irade sunamamasıdır. Cumhuriyetin kuruluş döneminde laisizmin yerleştirilmesi için uygulanan baskı rejimi ve insanımızın dehşet bir baskı sisteminden geçirilmesi, CHP’nin omuzlarına büyük bir yük bindirmiş durumdadır.
Zaten 1950’den sonra yapılan seçimlerde, CHP’nin hiçbir zaman tek başına iktidar olacak oyu alamamasının en önemli nedeni, omuzlarındaki bu yükten kaynaklanmaktadır. Çünkü söz konusu partinin geçmişteki icraatları, milletin hafızasından bir türlü silinmemektedir. CHP’nin hâlihazırda % 25 civarında kitlenmiş bir oyu bulunmaktadır.
Peki, AK Parti ne zaman iktidardan düşecektir? Hiçbir parti sonsuza kadar iktidar olarak kalamaz. Elbet bir gün iktidarı kaybedecektir. Zaten iktidarlar ellerinden geldiğince bu süreyi uzatmaya çalışmaktadırlar.
Fakat Türkiye özelinde bu sürenin ekonomi ile yakın ilgisi vardır. Ekonomiyi iyi idare eden ve halkın refahını sağlayan hükümetlerin ömrü uzun oluyor. Bunun aksi durumda hükümetler tepetaklak oluveriyorlar.
Bir de muhalefet olarak güçlü bir söylemin olup olmadığı da önemlidir. Şöyle Meclis aritmetiğine ve partilerin vekil dağılımına baktığımızda, AK Parti’ye güçlü muhalefet edebilecek bir partinin olmadığı kendisini hissettiriyor.
Muhalefetin bu vizyonsuzluğu AK Parti’nin iktidardaki süresini uzatıyor. Bu nedenle Can Ataklı gibileri, AK Parti ve Erdoğan’ın iktidarının normal yollarla iktidardan düşmeyeceği kanaatini paylaşıyorlar. Onlara göre Türkiye bir savaş kaybetmeli veya Ülkede çok büyük bir doğal afet ya da büyük yangınlar olmalıdır.
Türkiye geçen yıl doğal afetler açısından bazı olaylar yaşadı ve çok büyük orman yangınlarına şahitlik etti. Zaten pandemi ile mücadele devam ediyor. Bütün bu olumsuz şartların ekonomi üzerinde olumsuz etkileri vardır.
Ama bu durumun AK Parti lehine değerlendirildiğini belirtebiliriz. Çünkü günümüz ekonomik kötü gidişatın bu tür olağandışı olaylar nedeniyle olduğunu, AK Parti idaresinin bu hususta çok fazla kusurlu olmadığı kanaatini yaygınlaştırıyor.
2023’e daha çok var. Seçim tarihine kadar gelişecek ya da olabilecek bazı olumlu veya olumsuz olayların seçmeni etkileyeceği aşikârdır. Fakat ben bu güne bakarak, hâlihazırdaki muhalefet partilerinin AK Parti’yi iktidardan düşürecek bir seviyeye gelebileceklerini zan etmiyorum.
Tabi bu bir öngörüdür ve siyasette iki kere iki her zaman dört etmiyor.