Topyekûn Saldırı
Sosyal medya denilen teşhir ve ifşa ortamı çıktı çıkalı, artık gizli saklı bir şey kalmadı. “Ben yapmadım, komplodur, öyle bir ifade kullanmadım” gibi cevapların devri bitti. Devir görüntü ve kamera devridir artık.
Son günlerde sosyal medya üzerinden İslami değerlere bir saldırı olduğunu müşahede etmekteyiz. Ayasofya’nın ibadete açılması mı bu süreci başlattı, yoksa Abdurrahman Dilipak aleyhine açılan davalar mı süreci tetikledi bilemiyorum. Belki Ayasofya hazımsızlığıdır ama bu davalar gösterdi ki İslamcılar artık eskisi gibi bazı olaylara duyarlı değiller. Hatta en önde gelen şahsiyetlerinin bile arkasında durmuyorlar.
Sosyal medyada izlendiği üzere art arda videolar patlatılıyor. İlk etapta 12 yaşındaki bir kızcağıza cinsel istismar iddiaları gündeme geldi. İddialara göre Uşşaki Tarikatı’nın lideri Fatih Nurullah, Sakarya Akyazı’da 12 yaşındaki bir kıza tacizde bulunmuş.
Bunlar iddia tabi. Tamamen Oda TV tarzı basının uydurması da olabilir. Ya da herkes gibi bir nefse sahip olan ve kendisine musallat olmuş şeytanları bulunan bu kişi aldanmış ve heveslerine kapılmış da olabilir.
Ancak bu tarikat bahane edilerek İslam’a ve onun kutsallarına topyekûn bir saldırı olduğu bir vakıa. Hangi kanalı açsak bir saldırı var. Ne zaman sosyal medyaya bakacak olsak İslami değerleri aşağılayıcı haberlerle karşılaşıyoruz.
Avrupa ülkelerindeki bazı unsurlar da bu saldırının bir parçası olmuş durumdalar. Örneğin Avrupa’nın bazı kentlerinde Kur’an yakma eylemleri ya da Charlie Hebdo’nun karikatürlerinin yeniden gündem edilerek yayımlanması gibi.
Turkcell’in karikatür saldırısı da bu çerçevede değerlendirilebilir. Erdil Yaşaroğlu’nun geçtiğimiz yıllarda çizdiği Hz. Nuh (as) ile ilgili saygısız karikatürlerin, Turkcell Dergilikte tekrar yayımlanması, var olan topyekûn saldırının amacına matuftur.
Yoksa hem Charlie Hebdo hem de Erdil Yaşaroğlu’nun karikatürlerinin yayımlanmasının üzerinden çok zaman geçmiş durumdadır. Son kullanma tarihleri geçen bu karikatürlerin tekraren gündeme getirilmesi, son zamanlardaki saldırı furyasına katkı sunmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Tabi olay bu kadarla bitmiyor. Yine sosyal medyaya ve dolayısıyla medyaya düşen bir görüntüde, Cinci Hoca diye tanınan bir kişi, kadının birinin karnına bir şeyler yazıyor. Tabi bu tür icraatları İslam’a atfedecek kadar cahil olanlar, tekrar topyekûn saldırıya geçtiler. Bu kişilere ancak sihirbaz ya da büyücü denilebilir. Sihirbazlık hakkında İslam’ın hükmü bellidir. Tabi sonra mezkur Cinci’nin PKK etkinliklerinde boy gösteren biri olduğu ortaya çıkınca, saldırıya geçenlerden bir kısmı geri adım attı.
En son bir sanatçı bozuntusunun vukuatı ortaya çaktı. Halil Sezai diye biri, dedesi yaşındaki bir adamı dövüyor. Olayın buraya kadar olan kısmı bu sanatçı bozuntusunun tıyneti ile ilgili bir şey. Ama dövülen yaşlı adamın “Şehadet Kelimesini” getirmesinin ardından, saldırganın şiddetin dozunu arttırması ve “Ezan mı okuyorsun?” diye daha da azgınlaşması, İslamofobi’nin bir tezahürü olarak değerlendirilmelidir.
Görüntüleri izledikçe insanı bir daralma tutuyor. Allah’ın ayetlerine, tertemiz peygamberlerine, toplumun dini hassasiyetlerine bu şekilde pervasızca saldırılar olması, olayların bir yerden yönlendirildiği izlenimini veriyor.
Tabi şu da gözden kaçmamalıdır. Amaç Müslüman ahaliden tepki almak veya oluşacak tepkinin dozunu ölçmek olabilir. Etki tepki türü olayların seyrine göre, kendileri açısından uygun zeminin oluşumu, yeni provokasyonlara kapı aralayacaktır.
Şeytan ve dostlarının tuzakları türlü türlüdür.