• DOLAR 34.665
  • EURO 36.661
  • ALTIN 2940.677
  • ...

Malum, Malazgirt Savaşının 947. yıldönümü nedeniyle, bu sene şaşaalı kutlamalar yapıldı. Amerika`nın 15 Temmuz gibi fiili veya döviz üzerinden yaptığı ekonomik saldırılar karşısında, belki de bir mesaj olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli başta olmak üzere, resmi birçok zevatın katıldığı törenleri izledik, yapılan konuşmaları dinledik.

Her ne kadar bazı tarihçiler inkâr etmeye çalışsa da, genel kanaat odur ki; Kürtler 10.000 kişilik bir kuvvet ile savaşta Alparslan`a destek oldular. Bu konuda delil olarak ileri sürülen iki klasik kaynak mevcuttur.

Bunlardan biri; Ebu'l-Muzaffer Yusuf'un "Mir'atü'z-zeman fi Tarihi'l-âyan" adlı eseridir. Adı geçen kişi Sıbt İbnü`l-Cevzi olarak bilinir. Diğeri de İbnü'd-Devaddari'nin Kenzü'd-Dürer ve Câmiü'l-Gurer isimli kitabıdır. Bu eserlerde Kürtlerin Alparslan`a kuvvet verdikleri yazılıdır.

Hatta ve hatta Romonos Diogenes`in bir Kürt asker tarafından esir edildiği bile iddia edilir. Peki, kimdir bu Kürt unsurlar. Bunlar; o sıralarda Amid (Diyarbekir/Diyarbakır) ve Meyyafarikin (Silvan) başta olmak üzere, Kuzey Kürdistan bölgesinin birçok yerinde hâkim olan Mervani Kürtleridir.

Bilindiği üzere Selçukiler tarafından daha Tuğrul ve Çağrı Bey`ler zamanında Anadolu`ya yapılan akınlar zamanında dahi, bölgede Mervanoğulları (Mervaniler) diye maruf bir Kürt Devleti vardı. Türkmen unsurların bu bölgede ekili arazilere yaptıkları tahribatlar, Mervani Emiri Nasıru`d-Devle`nin şikâyetlerine sebep olmuştu. Şikâyetlerini Tuğrul Bey`e aktaran Emir`e, Sultan şu şekilde mukabelede bulundu: “Kullarımın memleketine geldiğini haber aldım. Sen bir hudut (Sugûr: uç) emirisin; onlara mal verip kafirlere (Bizanslılara) karşı kendilerinden faydalanmalısın. Zira onların maksatları Ermeni beldeleridir.”

Bu cevaptan; Tuğrul Bey`in hem Türkmen muhacirlere sahip çıkmak, hem de İslam beldelerine yaptıkları çapulları, Bizans beldelerine yönlendirmek amacında olduğunu anlıyoruz.

İşte Çağrı Bey`in oğlu Alparslan`a yardım eden Kürtler bunlardır. Ama tarih acımasızlıkları ile birlikte yazılı bir şekilde karşımızda durmaktadır. Çünkü Mervanilerin yıkılışı Alparslan`ın oğlu Melikşah tarafından gerçekleştirilmiştir. Mervanilerin başına Mansur geçtiğinde Selçuklu idarecileri Amid`teki zenginlikleri de göz önünde bulundurarak Amid`i (Diyarbakır) Melikşah döneminde ele geçirmeye karar verirler. Melikşah 476/1083`te Diyarbakır önlerine bir ordu gönderdi. İlk önce Amid daha sonra da Meyyafarikin (Farkin/Silvan) düştü ve böylece Mervani hanedanı ortadan kalkmış oldu (1085).

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında da Kürtler yine ümmet bilinci ile hareket edip, harpteki yerlerini almışlardı. Peki, Kurtuluş Savaşı sonrası duçar oldukları muamele yukarıdakine benzer değil midir? Kurulan Laik Cumhuriyet, sınırları dâhilindeki herkesin Türk olduğu tezini ileri sürerek, Kürtleri yok saymamış mıdır? Hatta ve hatta 12 Eylül`de; “Resmi kurumlarda Türkçe`den başka bir dille konuşmak yasaktır” hükmü konmamış mıdır?

Tarih bu şekilde acımasızlıklarla dolu olduğu gibi, aynı zamanda ders almak için müthiş bir hazinedir. Bilmem AK Parti hükümeti yukarıdaki iki olaydan gereken dersleri çıkaracak mıdır? Bilindiği üzere 15 Temmuz`da Kürt illeri darbeye karşı tavır almış ve girişimin ilk saatlerinden itibaren gereken tepkileri meydanlarda vermişlerdir.

Fakat Malazgirt Zafer kutlamalarında yapılan konuşmalarda dahi Kürtlerden pek bahsedilmediği gibi, MHP`nin de etkisiyle kendilerinde menfi olarak milliyetçi eksene kayış bile söz konusudur.

Türk ve Kürt kardeşliği, Kürtlerin bazı haklarını teslim etmek amacıyla değil, sadece Kürtlerin huzursuzluk çıkarmaması için dile getiriliyor. Tarihteki konumları ve yaptığı fedakârlıkları teslim edilmiyor. Malazgirt Savaşında olduğu gibi bulundukları destekten sonra genellikle bir köstekle karşılaşıyorlar.

Bu durumlar adilane değil, biline…