Su uyur düşman uyumaz
6-8 Katliamı sadece pkk terör örgütünün değil, aynı zamanda devletin de utanç günleridir. Her ağzını açan devlet yetkililerinin bahsettiği devletin şefkatli kollarının sadece kendini sardığı günlerdir. Halkını vahşi ve barbar sokak serserilerine terk eden bir devletin aciz kaldığı günlerdir.
Evet, bugünden insan dönüpte geriye bir baktığında kapalı kapılar ardında edilmiş kirli bir pazarlığın masum kurbanları olan o nazenin civanların pak kanları, bazılarının ellerine bazılarının da dillerine yapıştığı ve asla çıkmayacağı günlerdir.
Kendisini bölgesel denklemde çok da etkili görmeyen İslami bir cemaatin, aslında kapalı kapılar ardında birçok ve uluslar arası kirli eller tarafından ortadan kaldırılması gereken yegâne güç olarak görüldüğünün açığa çıktığı günlerdir.
Daha önce 90 yıllarda olduğu gibi camiden eve evden camiye giden İslami bir camia iken, gelecekteki bölgesel planlar için bir tehdit unsuru olarak görüldüğünden, bir taraftan pkk, diğer taraftan derin devlet tarafından yok edilmek istenen bu İslami camia, 2014`e gelindiğinde hala hedefte olduğu görülmüş ve 6-8 Ekim olaylarında da yine bölge için en büyük tehdit olarak algılandığı ve yine aynı derin yapılar tarafından yok edilmek istendiği görülmüştür.
Dün hizbukonra denilerek suçlanmış, bugün de işitçi diye yaftalanarak eylemlerini kılıflayarak halktan gizlemeye çalışmışlardır.
Dün ıssızlıkta katledildiler, ama bugün bunu gizleme gereği dahi duymadılar. Açık açık saldırdılar. Adres verdiler. Hedef gösterdiler. Gerekli yerlerden gerekli izinler alınmış gibi bir anda sokaklar serserilerle doldurularak, yönlendiriciler vasıtasıyla İslami bir camia yok edilmek istendi.
Birbirine düşman olan pkk ve devletin derin yapıları, aslında söz konusu İslam olduğunda, beraber ittifak edip nasıl çalışabildiklerini bize bir kez daha gösterdiler. İslam düşmanı olan içimizdeki ve dışımızdaki düşmanların bizim gaflet halimizi kolladıklarını ve bir oldubitti ile bizi nasıl bir kaşık suda boğabileceklerini bir kez daha gösterdiler.
Tıpkı Filistin gibi! İngilizlerin Filistin`i yahudiye nasıl terk ettiğini bilmeyen yoktur. Yahudiler önceden silahlandırıldı, Müslümanların silahları toplatıldı ve bir gece ansızın İngilizler Filistinden çekildi. Yahudiler bir anda Filistinde katliama başlayınca, halk evini barkını terk etmek zorunda kaldı. Böylece Filistin Yahudiler tarafından işgal edildi. İşte bu planın aynısının tıpkısı İngiliz uşakları tarafından Kürdistan illerine uygulandı. Buradaki amaç da kendi plan ve proğrmlarına engel olan İslami bir camiayı bölgeden atmaktı. Bunun için önce devlet içindeki adamları üç maymunu oynadı, tetikçileri de sokağa salındı. Diyarbakır`dan başlayarak katliam safhasına geçildi. Tam üç gün üç gece bunlara kimse müdahale etmedi.
Allaha şükürler olsun ki Müslümanlar bu planı Allahın yardımıyla hemen karşı bir direniş ile boşa çıkarttılar. Canları pahasına yerlerini yurtlarını terk etmediler.
O katliamda canlarını veren aziz yiğitler bir millettin hatta ümmetin kurtuluşuna vesile oldular. Bugün bizler bu büyük mucizenin farkında olmayabiliriz ama inanın domino etkisi ile küçük bir olay zamanla çok büyük bir etkiye sahip oluyor. Bu gençlerin pak kanları halkın bu çapulcuların etrafından tanınmasına ve etraflarında çekilmesine sebep olmuştur. Yoksa Ümmetin kalbine saplanacak bir paslı hançere daha bu ümmet dayanamayabilirdi.
İşte bu azizlerimizin pak kanları ve mücahit kardeşlerimizin destansı direnişleri bu planları Allahın yardımıyla boşa çıkarttı.
Ve şunu da gördük ki, biz dursak düşman durmuyor, biz sussak düşman susmuyor, biz vazgeçsek düşman vazgeçmiyor, biz unutsak düşman unutmuyor. Biz uyusak düşman uyumuyor.
Tecrübe ile sabit olmuş ki; “su uyur düşman uyumaz.”
Çözüm süreci adı altında sürdürülen görüşmelerin aslında bölgede İslami camiayı çözme süreci olduğunu da bu olaylarla açıkça gördük. Çünkü ne pkk çekildi nede bir çözüm oldu. Sadece dindarlara saldırı üstüne saldırı oldu. Etkili ve yetkililer de seyr etti. Bölgedeki İslami yapı çözülmeye çalışıldı. Bir tarafta Fetocular diğer tarafta Apocular var güçleriyle saldırdılar.
İslami camianın elinde silah yoktu, bomba yoktu, molotof yoktu, taş yoktu. Sadece fakirlere ulaştırılacak kurban etleri vardı. Ama yine de öldürmekten geri durmadılar. Bunların kinleri o kadar fazla ki kanımızı içseler inanın ki doymazlar. Devletle anlaşırlar İslamla anlaşmazlar. İslamla anlaşmadıkları sürece bizimle de anlaşmazlar.
Evlerine İngiliz bayrağı çekerler, Amerikan, İsrail bayrağı çekerler. Hatta gerekirse Türk bayrağı da çekerler. Ama asla ve asla İslam bayrağı çekmezler. Çünkü varoluş amaçlarının yegâne sebebi İslam`ı ortadan kaldırmaktır.
Bu yönüyle 6-8 Ekim olayları asla unutulmaması gereken ve her yönü ile ders alınması gereken tarihi bir vakıadır. Allah'ın olacaklar için bir uyarması ve yardımıdır. Unutursak biz de bir gün unutuluruz! Bizi de bir gün unuttururlar!