• DOLAR 34.66
  • EURO 36.666
  • ALTIN 2945.348
  • ...

Evet  HDPKK`nin  sivil kayıplar hakkındaki düşüncesi bu olsa gerek. Böyle olmasaydı her eyleminde birçok sivil vatandaş öldürülürken rahat rahat yerinde oturmazlardı. Her eylemlerini sivil halkın evinin önünde, yolunda, sokağında yapmazlardı.

Hatırlayalım, nerde devlet eliyle öldürülmüş bir vatandaş olsa, hemen bunlar orada biter ve olayı kendileri için bir şov malzemesi yapardı. Bir tarafta örgütün silahlı kanadı silahlarıyla sokaklara dökülür, öbür tarafta sivil ve siyasi ekipleri gösteri yapar, açıklama üzerine açıklama yaparak, olayı daha da kışkırtırlardı. Aslında amaçları ne acıyı paylaşmak, nede sahip çıkmaktı, belki kışkırtmaları ile birileri daha ölür ve olaya bir kova daha benzin dökerek ateşi harlandırmaya çalışmaktı. Onların acı ve gözyaşından bekledikleri sadece buydu.

İşte şimdi şehirleri yok ettiler. Önce kendilerine en çok destek veren il ve ilçelerden başladılar. Kendilerine verilen desteği bombaya, hendeğe, patlayıcıya çevirdiler. Götürdüler destekçilerinin evinin önüne, sokağına yerleştirdiler. Sonrada ard arda patlattılar. Ne sivil, ne çoluk çocuk, ne kadın ve yaşlı dinlediler. Çünkü onların derdi bunları korumak değil, bunları kurban etmekti.

Bunlar kurbanlık insanlar arıyorlardı. Halkı iki ateş arasında bırakarak, bu savaşın kurbanları olarak, dünya kamuoyuna göstermek istiyorlardı. Kendilerinin halkı korumak istediğini ancak, devletin katliam yaptığının propagandasını yapmak istiyorlardı. Bu oyun tutmayınca bu sefer patlayıcı araçlarla eylemlere başladılar. Bu eylemleri için yer ve zamanın önemi yoktu. Önemli olan can kaybının fazla olmasıydı. Bu canların sivil veya memur olmasının da bir önemi yoktu. Sadece ölüm, kan, gözyaşı, korku ve terör istiyorlardı.

Onlara göre sivil kayıplar sadece bu insanların  “yanlış zamanda ve yanlış yerde bulunmalarıydı.”  PKK değil bu insanlar suçluydu. “Sokakta ne işiniz vardı? Yoldan niye geçiyordunuz? O gün evinizde niye oturmadınız? Kör müsün bombalı aracı görmedin mi? Tek suçlu sizsiniz!” Mantık bu.

Yere izmarit bile atmayan, ekolojik denge için kendini yırtan, bunun için baraj, havaalanı, yol ve santral istemeyen, bu sözüm ona insan sever adamlar, gerektiğinde nasıl birer canavar ve vahşete dönük yüzleri olduğunu bize gösterdiler.

Halkın artık bu vahşileri ve vahşetleri görmesi lazım! Bu insanların ne kendileri ile ve nede kendi değerleri ile bir alakalarının olmadığını görmesi lazım! Yoksa bu bombalar yakında kucaklarında patlamaya başlayacak. Ki başladı da.

Koyun sahibi ile yolcu misali gibi olacaklar.

Adamın biri bir derenin kenarına gelmiş. Bakmış ki sel kalkmış. Dere taşmış, bir nehir gibi harıl harıl akıyor. Nehrin kenarında bir çoban, koyunlarını öbür tarafa geçirmek için yol arıyor.

Adam çobana yanaşmış demiş ki;

-Sana biraz fikir vereyim mi? Bu koyunları nasıl geçireceğini söyleyeyim mi?

- Nasıl geçireceğim kardeş bir akıl ver? demiş.

-Bak önce birkaç tane gönderelim, duruma bir bakalım ona göre bir karar verelim demiş. Birkaç tane suya atmışlar, ama su öyle bir akıyormuş ki onları hemen almış götürmüş. Bu olmadı demiş bunlar az olduğu için su aldı götürdü. Sayısını biraz daha çoğaltalım, birbirinden güç alsınlar. Bu sefer bir grup koyunu göndermişler, sel onları da almış götürmüş. Bu da olmadı demiş. Biz en iyisi sürüyü birden bırakalım öyle bir deneyelim demişler ve sürüyü sele salmışlar. Sel sürüyü almış götürmüş. Dur dur demiş böylede olmadı demiş. Koyunları durdurana kadar elerlinde bir iki tane koyun ancak kalmış.

Sürü sahibi “abi ne yapalım demiş?” Adam sürü sahibine dönmüş ve demiş ki: Sen koyunlardan haber ver? Sende koyun kaldı mı? Bende fikir çoook” demiş.

Ey sivil vatandaş, sende de bu adamlara bu destek oldukça, bunlarda da bomba çook. Önce dağ ve dağ yollarına patlayıcı döşediler. Sonra köy yollarına döşediler. Sonra şehir yollarına,  sonra ilçelere,  sonra şehirlere,  sonra sokağına,  sonra evinin önüne. Senin desteğin sayesinde bunları yaptılar.

Ey ölen, öldürülen, evi yakılan yıkılan, sokağı şehri harap olan sivil vatandaş, buna sen dur diyebilirsin! Desteğini çek! Artık dur de!

Sen koyun değilsin. Her oyunlarına alet olma!