Azınlığın Azgınlığı ve Başörtüsü
Bu ülkede, Müslümanlar önce üniversitede uzun bir başörtüsü mücadelesi verdiler. Daha sonra bu mücadele ilköğretime geçti. Bu mücadelede çok bedeller ödendi. Bu bedelleri ödeyenlere teşekkürü bir borç biliyor, asıl mükafatı ahirette, Rabbimin onları razı ederek vereceğine inanıyorum.
Daha birkaç yıl önce ortaöğretime başörtülü olarak gönderdiğim kızımın başına gelmeyen kalmadı. Ona ve arkadaşlarına edilmedik hakaret, yapılmadık muameleyi bırakmadılar. Bizleri cahillikle, provokatörlükle, çocuklarımızı elimizden almakla, hapse atmakla tehdit ettiler. Çocuklarımızı okuldan okula sürgün ettiler. Ailelerinden bazılarına hapis cezası verdiler. Kraldan daha kralcı oldular.
Mücadelesini verdikleri bu meselede Allaha şükür bugün başarıya ulaşılmıştır. Artık kızlarımız orta öğretimden başlayarak örtülü bir şekilde okullarına devam edebilecekler. Kendi arkadaşları ile beraber, itilmeden, kakılmadan, hakaret görmeden öğretimlerine devam edecekler.
Bu aşamada bu cesurca adımı atarak Müslümanları sevindiren yöneticilere de teşekkür etmek bir borçtur. Müslümanların mağduriyetini görerek, azınlığın azgınlığına bakmadan bu kararı almalarından ötürü tebrik ederim. Bizim onlardan beklediğimiz de işte bu onurlu duruştur.
Bu haksız uygulamayı yıllarca uygulayanlar kadar bir cesaretimiz yoksa bizim o zaman yönetici olmaya da hakkımız olmamalıdır. Dolayısıyla haksızlığa uğrayanların hakkını iade konusunda kesinlikle tavizsiz olunmalıdır. Eğer bu mazlumların desteğini ve duasını almak istiyorsak bu muhakkak böyle olmalıdır. Siz bakmayın o bağırıp çağıranlara, onların derdini de, niyetini de bu millet çok iyi biliyor. Bu millete rehberlik edecek insanlar bulunsun onlara dersini güzel bir şekilde verirler. Bu millet uysaldır ama koyun değildir. Her çobanın peşine takılmazlar.
Bakıyorum da hala 28 Şubat karanlığından kurtulamayanlar, sokaklara dökülmüşler. Dökülün dökülün! Siz daha çook döküleceksiniz. Sizin sokağa çıkacak yüzünüz olmaması gerekirken, o yüzsüzlüğünüzden hala sokaklarda gezinip bağırıyorsunuz. Sizin hak ve hukuktan anladığının sadece sizin hak ve hukukunuzdur. Siz zaten sadece hayvan haklarını birde kendi hakkınızı savunursunuz. Başkada sizden bir icraraat görmedik. Biz bu ülkede sürekli bir azınlığın azgınlığıyla karşılaştık. Kendini bu devletin sahibi gören, kibirli, çokbilmiş, gaddar bir yüzle karşılaştık.
Ama artık dünya değişti. Onların devri çoktan geçti ama, bunlar sürekli, geçmişte yaşamak istiyorlar. Siz artık gidin bu sloganlarınızı içki masalarında meze niyetiyle tüketin. Sizin bu topluma verebilecek bir şeyiniz kalmamıştır. Bırakın bu topluma kendi partinize bile artık verebileceğiniz bir şeyiniz kalmamış ki; genel başkanınız sizi partisinden temizleyeceğini söyledi.
Artık bugün anlaşıldı ki; eğer bir şey hak ise eninde sonunda o hak sahibini bulacaktır. Ne kadar ayak diretseniz de bu böyle olacaktır. Çünkü hayatın akışı bu haklar ile mümkündür. Bugün bu ülkede meydana gelen bütün olumsuzlukların temelinde bu hakların sahiplerine iade edilmemesi vardır. Bunlara karşı bir direncin olmasıdır.
Eğer toplumda bir huzur ve barışın olmasını istiyorsak herkese hakkını vermeli, hiç kimseyi haksız bırakmamalıyız. Yoksa her bir sorunumuz yıllarca sürer ve sürekli birbirimizle uğraşırız.