Montaj Savaşında Saldırganlar Kaybeder
Birkaç aydır ülkemizde montaj savaşları yapılıyor. Seçimler yaklaştıkça kararsız olan seçmenleri kendi lehinde kararlı hale getirmek için türlü türlü dolap ve entrikalar çevriliyor.
Her kesimin bir oy hesabı var. Kim ne kadar oy alırsa onun sesi daha yüksek çıkacak. Kim ne kadar oy kayb ederse o kadar sesi kısılacak.
Fakat bu seçim çok daha değişik bir seçim olacak. Bu seçime iki üç ay kala saflar ve taraflar değişti. Seçim ittifakı yapanlar karşı tarafla kirli bir savaş ittifakları yaptılar. Dün düşman olanlar bugün dost, dün dost olanlar bugün düşman oldular.
Şu anda dört ana parça üzerinde meydana gelen bu montaj savaşlarının aslında derinlere dayanan bir geçmişi vardır. En büyük sebebi uluslar arası güçlerin Erdoğan ve hükümetinin politikalarından ve çıkışlarından rahatsız olmasıydı. Hükümetin Amerika ve İsrail ile aynı paralelde bir politika izlememesiydi.Uluslar arsı arenada onu dizginleyemeyenler bu sefer ulusal bazda bunu yapmaya çalıştılar.
İlk montaj savaşı PKK ile İşçi Partisi arasında meydana geldi. İşçi Partisi uluslar arası güçlerden yana, PKK hükümetten yana olmuştu. Hükümetin, derin devlete yaptığı operasyonlarla etkisiz hale gelen İşçi Partisi cenahı, PKK ve Apo üzerindeki hakimiyetini kayb ettiler. PKK de artık devlet yönetiminin açık ve gizli tüm hallerde de İşçi Partisin elinden çıktığını görünce bu sefer Hükümetle anlaşma yoluna gitti. Halbuki İşçi Partisi ve derin cenah için tam bu aşamada en çok PKK ye ihtiyaç duyuluyordu. Hükümeti köşeye sıkıştırmak, ülkede kargaşa ve anarşi ortamı oluşturarak, yönetilemez hale getirmek için PKK ye acilen ihtiyaç vardı. Ama PKK kendilerinin kontrolünden çıkmıştı. İşte bunun hesabının sorulması lazımdı. Onun için Apo hakkında montajlanmış ses kayıtları yayınlayıp onu itibarsızlaştırmak, örgüt içinde bölünmeler meydana getirip yeniden bir çatışma ortamı yaratmak istediler. Fakat bu oyun tutmadı. Çünkü halk artık böyle bir çatışmayı istemiyordu. Devlet de istemiyordu, PKK de istemiyordu. Dolayısıyla Perinçek grubunun bir taşla hem hükümeti hem de PKK` yı vurma planı suya düşmüş oldu.
Hükümetin bu barış hamlesi, hükümete çok puan kazandırdı. Bu puanları düşürmek için gerek PKK içinde gerekse dışında birçok yapı provakatif eylem ve söylemler geliştirerek milletin aklını karıştırmak istedi. Özerklik söylemleri, öz güçler oluşumu söylemleri, Suriye yapılanmaları ve bunlar üzerinden geliştirilen söylemler. Fakat yine de halkın kahır ekseriyeti hükümetin yola devam etmesini istedi. Halk barış sürecini birkaç montaj kasede kurban etmedi.
İkinci montaj savaşı hükümet ile Paralel Yapı arsında meydana geldi. Paralel Yapı uluslar arası politik savaşta hükümetin karşı cephesine geçti. Her zaman güçlüden yana tavır koyan Paralel Yapı, yine güçlünün safına geçmişti. Hükümeti asıl yıpratan bu yapı oldu. Çünkü hükümet uzun süre bu yapıyı koruyup kollamış, semirtmiş ve deyim yerinde ise kendini onun kollarına bırakmışı. Gerek İslami söylemleri ve gerekse insani açılımları kendilerine güven duyulmasına sebep oldu. Biraz da mecbur kalındı. Fakat hükümetin yaptığı kimi atama ve düzenlemelerden yapı rahatsız olmaya başladı. Hükümetin yetkilerinden birazını yapıya bırakmasını istedi. Fakat bu istekleri kabul görmeyince yavaş yavaş içlerinde tuttukları birçok düşünce ve söylemlerini aleni olarak dillendirmeye başladılar. Meğer bu arkadaşlar hükümetin gidişatındaki politikalarından memnun değillermiş. Hem kendi bekaları hem de devletin bekası için bu hükümetin ya dedikleri gibi yönetilmesi yada gitmesi gerekiyormuş. Bunun için hükümetle savaşa girmeye çekinmediler. Bu savaşta da en büyük destekçileri tabi ki montajlanmış kasetler oldu. Özellikle kendilerine engel olarak gördükleri başbakanın ve çevresini hedef aldılar.
Bence yaptıkları bu savaşı kayb edecekler. Çünkü yaptıkları mücadele yöntemi çok kirli. Halkın gönlünde yer bulmadığı gibi nefretle karşılanıyor. Hocanın kullandığı yumuşak dilin eylemlerinde bu kadar kirlenmesi halkı hayal kırıklığına uğratıyor. Rahatsız oldukları hükümet uygulamalarından da sadece kendileri rahatsız. Halkın ekseriyetinde bu rahatsızlık yok. Dolayısıyla yaptıkları muhalefetin halkta bir karşılığı yok. Kaçak güreşle kahraman olunmaz ama Paralel Yapının gözünü hırs börümüş.
İşçi Partisinin PKK ye saldırması, PKK`nın doğu ve güneydoğuda halka ve diğer partilere saldırması, Paralel Yapının hükümete saldırması, sadece saldırganlara nefreti arttırır.
Şu bir gerçek ki; halk saldırganın tarafını tutmaz ve onu desteklemez. Halk ve halkın vicdanı her zaman mazlumdan yanadır. Onun için diyoruz ki, ey saldırganlar saldırılarınızı bırakın! İnsani ve vicdani bir şekilde mücadele edin.