Yüzyılın yalanı demokrasi
Demokrasi dininin havarileri, yine helvadan putlarını yediler.
Her konuşmalarında sakız gibi ağızlarından düşürmedikleri o bulunmaz Hint kumaşı demokrasilerini katl ettiler.
Hani demokrasi halkın kendi kendini yönetmesiydi? Halk iradesinin yansımasıydı? Külliyen yalan. Demokrasi bir daha gösterdi ki zalimlerin mazlumları sömürmesi için uydurdukları bir yalandır. Zengin ülkelerin fakir ülkeleri sömürme aracıdır.
Konu Müslümanlar olunca bağıra bağıra konuştukları demokratik düzen yalanı, "yalancının mumu yatsıya kadar yanar" misali Müslümanlar söz konusu olunca hemen sönüverir.
Müslümanları şiddet yanlısı gösteren, onlara terörist muamelesi yapan batı ülkeleri, söz konusu kendi kuklaları olunca hemen onları destek yarışına girdiler. Hiç kimseden aykırı ses çıkmaz oldu. Eli silahlı teröristlerin yönetime zorla el koymalarına bir ses çıkarmadılar. Hâlbuki daha önce aynı gerekçelerle ülkeleri işgal ediyorlardı. Mali`ye, Somali`ye, Afganistan`a, Irak`a bu gerekçelerle girmediler mi?
Demokrasi düzeni zalime hizmet eden bir düzendir. Zalimlerin av köpekleri gibidir. Mazlumları avlamak için tuzağa konulan bir yemdir. Ona gelen tuzağa yakalanır. Müslümanların dayandıkları kendi güçleri olmadığı müddetçe bu böyle olacaktır. Bu zalimlerin diktatörlere kırk elli yıl ses çıkarmamalarının sebebi işte budur. Ne zaman seçim olsa o gün Müslümanlar iktidardırlar. Bunu bildikleri için hep zalim diktatörleri desteklediler. Hala da desteklemeye devam ediyorlar. Ve gelecekte de desteklemeye devam edeceklerdir. Çünkü zalimler adalet, hak, hukuk peşinde değiller. Onların tek bir dertleri vardır. O da kendi çıkarlarıdır. Bu çıkarlarına köpek gibi hizmet edildiği müddetçe onları desteklerler. İsterse dünyanın en zalim adamları olsun. Bunu örnekleri verilmeyecek kadar çoktur. Ama en adil bir insan da olsa kendi çıkarlarına ters düşen bir lider çıktı mı anında icabına bakmak için türlü entrikalar kurarlar.
Bu sadece liderler için değil, aynı zamanda hareketler için de böyledir. Batının çıkarlarına zarar vermeyen ne kadar hareket varsa batı tarafından hoşgörü ile karşılanır. Dünyanın her tarafına yayılmalarına ses çıkarılmaz. Onlarla işbirliği yapılır. Müslümanlara model olarak gösterilir. Normal halk tarafından benimsenip desteklenmesi için bütün imkânlar seferber edilir. Böylece batının çıkarlarına zarar veren diğer hareketlerin önleri kesilmeye çalışılır. En kritik kararlar alındığında bu hareketler vasıtası ile halk yığınları kontrol altına almaya çalışılır. Tıpkı El Ezher örneğinde olduğu gibi. Bu tür yapılar bu günler için beslenilir. Bu yapılar diğer Müslüman ülkelerin hepsinde de değişik ad ve şekillerde varlıklarını göstermektedir. Zalim, demokratik laik düzende ses çıkarılmayan ne kadar dini kurum, kuruluş ve yapılar varsa bunların birçoğu bu yapılardandır. Toplumu batının çıkarlarına kanalize etmek için zor günler için beslenmektedirler. Bunları tanımak isteyen zor zamanlarda aldıkları kararlara bakmaları yeterlidir.
Müslümanlar güçlü olmak istiyorlarsa öz güçlerine dayanmalıdırlar. Fedakâr ve mücahit insanlar yetiştirmelidirler. İnsanların sadece maddi ihtiyaçları için çalışan kurum ve kuruluşlar yerine aynı zamanda onları dava adamı yapacak mekanizmalar da oluşturmalıdırlar. Kâfirlerin ve münafıkların oyunlarını bozacak Müslüman halk yığınlarına sahip olmalıdırlar. Bu Müslüman halk yığınlarını kontrol eden sürekli bir yapı ve organizasyonlara sahip olmalıdırlar.