Hizbullah Ne Yapsın?
Bir tarafta yıllarca Amerika ve israile karşı kahramanca savaşmış Hizbullah mücahitleri. Ortadoğu`da israile dur demiş, Lübnandan sürüp çıkarmış. Yetmemiş, Filistinlilere de saldırıyı kabul etmemiş, canlarıyla ve mallarıyla saldırılar karşısında olmuş. Bunun için başlarına günlerce bombalar yağdırılmış, şikâyet etmemişler, vaz geçmemişler. Ortadoğu`ya aslan kesilen israili, bir kedi gibi köşeye sıkıştırmışlar.
Öyle darbeler israile vurmuşlar ki, dengesini bozmuşlar, gücünü beş paralık etmediğini dünyaya göstermişler. Ülkelerin yapamadığını bu bir avuç Müslüman yapmış. Gönüllerde taht kurdular. Yüzlerce Müslüman tutukluyu israil hapishanelerinden kurtardılar. Müslümanların izzetini geri aldılar. İftihar vesilemiz oldular. Cesaret verdiler bütün İslam alemine.
İsrail ve Amerika ile bu savaşları verirken, bütün dünya devletleri susu pusken, en zor zamanlarında en büyük dünyevi destekçileri İran ve Suriye idi. Tüm dünya onlara düşman iken bunlar dost oldular. Dünyanın desteği ile israil başlarına bomba yağdırırken bu iki ülke onlara silah verdi, para verdi, yardım etti. Yaralılarını tedavi ettirdi. Onların hamisi oldu. Hizbullah ile baş edemeyenler, onların destekçilerine ambargo üstüne ambargo uyguladılar. Bu ülkeler yine de destekten vazgeçmediler.
Şimdi Suriyede meydana gelen iç savaş onlar için bulunmaz bir fırsat oldu. Direnişe destek veren bu en zayıf halkayı yok etmek için büyük bir seferberlik başlattılar. Tabiki Suriye`den sonra sıra Lübnan`a, Filistin`e ve İran`a gelecek. Buna engel olacak bir güç varsa gösterin. Birkaç cılız ses sedece olayı kınayacaklar, o kadar.
Bundan dolayı Lübnan Hizbullah`ının tavrı nettir. "Suriyenin Özgür Suriye Ordusu`nun eline geçmesi demek benim için Amerikanın eline geçmesi demektir" diyor. Bunların idarecilerini bile şimdiden Amerika atıyor. Direk emirleri ordan alıyorlar. "Suriyenin beni tekfir eden grupların eline geçmesi demek, benim de Suriye ile aynı akibete uğramam demek" diyor. "Bana her türlü desteği veren bir yapının yerine bana her türlü düşmanlığı yapacağını açıklayan bu yapılara benim müsaade etmem ahmaklıktır" diyor. Bu tekfirci gruplar bırakın Hizbullah`ı Hamas`a bile aynı gözle bakıyorlar. Daha şimdiden kontrollerine geçen yerlerde şiilere ait yapıları yakıp yıkıyorlar, ve hiç de Hizbullah için dostane açıklamalarda bulunmuyorlar.
Hizbullah yaptığı açıklamada Suriye yönetiminin halkın haklı taleplerine cevap vermesi gerektiğini söylüyor. Hatta bunun için ara bulucu olduğunu ve Suriye yönetiminin de bunu kabul ettiğini belirtiyor. Bunun için muhaliflerle görüşmeye hazır olduklarını da bildirmişler. Ne Amerikanın desteklediği muhalefet nede cihada gelen muhalefetin görüşmeye yanaşmadıklarını, muhaliflerin bunu hiçbir şekildde kabul etmediklerini açıkladılar. Ve şimdiye kadar da muhaliflerden kimse bunu yalanlamadı.
Şimdi Suriye yönetiminin zalim bir yönetim olmadığını savunan kimse yoktuer. Her kes bunu zaten kabul ediyor. Hizbullah bunun diyaloğ yolu ile halledilebileceğini söylerken muhalefet bunun ya Esedin gitmesiyle yada silah zoruyla yapacağını söylüyor.
Öncelikle her ülkenin insanı kendi kurtuluş mücadelesini kendisi vermeli. O ülkenin halkları öncelikle bunu yapmalı.
Dışarıdan o ülkeye müdahale olmadığı sürece başkaları da dışarıdan müdahale etmemeli. Eğer buna gücün yetmiyorsa gücün yetene kadar(mecbur kalmadıkça) beklemelisin.
Resulullah Mekkeli zalim müşriklerle Hudeybiye`de antlaşma yaparken de, sorasında da Mekkeli müşrikler Müslümanlara işkence ediyordu. Ama bundan dolayı ne anlaşma yapmaktan geri durdu nede daha sonra bundan dolayı anlaşmayı bozdu.
Zalim idareci ve devrin krallarına gönderdiği mektuplar da da sadece onları islama davet etti. Kimseden tacını tahtını bırakmasını istemedi. Yani olabilecek taleplerde bulundu.
Bizim meselemiz Hizbullahın burada takındığı tavırdır. Acaba Hizbullah neden böyle bir tavır takındı? Haklı mı, haksız mı? Şimdiye kadar ister İslami isterse gayri İslami Suriye muhalefetinden Hizbullahla ilgili olumlu bir söz duymadık. Hep düşmanca bir dil kullandılar. Acaba onlar mı haklılar.
Evet Suriye`nin birçok eksisi olabilir ama artılarını da göz ardı etmemek lazım. Düne kadar Hamas`tan, Hizbullah`tan bir yetkiliyi misafir olarak bile kabul etmeyen ülkelerin aksine bu ülke onlara hertürlü desteği vermedi mi?
Türkiye gibi bir demokratik bir ülkede bile İslam yasak iken orada medreseler,şeriat fakülteleri yok muydu?
İnsanlarımız oralara gidip okumuyor muydular? Başörtüsü her tarafta serbest değil miydi?
Eğer zulmü konuşacak isek ortadoğuda kendi halklarına zulmetmeyen bir yapı var mı?
Sadece Türkiyede bile bir şapka inkılabından dolayı şehirler bombalanmadı mı? Onbinlerce insan katledilmedi mi?
Kimin geçmişi temiz ki?
Bugün Suriye`ye cihada giden Müslümanlar acaba kendi ülkelerine Allah`ın şeriatını hakim kıldıalar da mı orayı zalimlerden kurtarmaya gidiyorlar? Kendi ülkelerini küfrün eline terk edip gidenler bunun hesabını Allaha nasıl verecekler?
Suriyeyi Esaddan kurtaranlar Amerikanın hakimiyetine ne diyecekler?
Bugün aynı safta savaştıkları Amerikan destekli yapıların yarın kendilerine namluyu doğrultmayacaklarını söyleye bilirler mi?
Bugün Şiileri tekfir eden bu insanlar yarın yönetime geldiklerinde acaba bu insanlara nasıl bir muamelede bulunacaklar?
Onları Müslümanlar olarak görüp ona göre İslam hukuku ile mi muamele edecekler yoksa mürted görüp ona göre mi muamele edecekler?
Hizbulalh yıllarca kendisinie destek veren ve bu desteği için bedel ödeyen Suriye yönetimine halkının meşru taleplerini götürüp kabul ettirirken veya en azından muhalefet ile bunları müzakere etmeyi kabul ederken, muhaliflerin bunu kabul etmemesi, muhaliflerden bir grubun tamamaen Amerikanın direktifleri ile hareket etmesi, diğer Müslüman grupların da Hizbullahı tekfir etmeleri ve düşman görmeleri, cami ve türbeleri havaya uçurması, yarının bu günden daha beter olacağını göstermeleri ortada dururken Hizbullahın elinde hangi seçenekler varki tercih etsin?
Yarın da sıranın kendisine geleceği kesin olan bir savaşı seyr edip sıranın kendisine gelmesini mi beklesin?
Veya siz bu şartlarda Hizbullahın yerinde olsaydınız ne yapardınız?