• DOLAR 34.679
  • EURO 36.89
  • ALTIN 2937.34
  • ...
İşte en son örneği Bolu F Tipi Cezaevi. Orada da bir Nemrut, İbrahimleri cezaevi ateşinde yakmakla meşgul. Bir Firavun, Musayı sessizlikte boğmakla uğraşıyor.

Türkiye keyfi muameleler cenneti. Bir bakıyorsun okul müdürü okulun kapısına dikilmiş, kafasına göre kimini alıyor kimini almıyor. Başka zaman hastane önlerinde herhangi bir kapıcı doktorun kapısında durmuş, kimini alıyor kimini almıyor. Bir bakıyorsun bir vali, kapıda bekleyenlerin listesine bakıyor, kimini alıyor kimini almıyor. Bir sivil toplum kuruluşu bir etkinlik için herhangi bir merciye başvuruyor. Kimini kabul ediyor kimini kabul etmiyorlar.

Türkiye`de ayırımcılık o kadar yaygın ki nereye baksan bir ayırımcılık var. Mahalleler, semtler, sokaklar hep bu ayırımcılık üzerine kurulmuş.

Ayırımcılığın kişilere ve görüşlere göre birçok kriteri var. Irk, ideoloji, para, sosyal çevre,din, mezhep. Devam edip gidiyor.
Temelinde farklı olana tahammülsüzlük yatıyor.

Ama işin ilginç yanı konuşmaya geldiğinde kardeşlikten, insanlıktan, beraberlikten söz edenlerin kendileri de aynı ayırımı yapıyorlar.

Mesela hükümet işkenceye sıfır tolerans dedi. Ama kendi bünyesindeki kurumlarda işlenen işkence ve hak ihlallerine ses çıkarmıyor. Veya anında müdahale etmediği için kamuoyunda öyle algılanıyor. Hâlbuki bir konuda bir hassasiyet varsa anında tepki verilmeli ki, herkes ondan ders alsın. Çünkü geciken adalet, adalet değildir.

Her konuşmalarında insan hakları ve kardeşlikten dem vuran DTP, PKK`nın ihlal ettiği insan hakları ve öldürdüğü kardeşliği hiçbir zaman kınamamıştır. Kendileri dışındaki insanlara söz ve insan hakkı konusunda sağır sultan kesilmişlerdir. Patlayan bombalara, ölen masum insanlara karşı buz kesilmişlerdir.

Müslüman camiaya gelince; nedense yaptıkları etkinliklerde konu hep dünya Müslümanları oluyor. Hiç kendi ülkesinde işlenen zulüm ve katliamlar gündeme gelmiyor. Kendinden de olmasa bir insanın hakkı ve hukuku söz konusu olduğunda kimseden tık yok, birkaç cılız ses dışında. Bir bencillik var. İslam adına yapılan etkinliklerde bakıyorsun içine biraz da ırk boyası katılmış, bir türlü tarihten çıkıp da günümüze gelemiyorlar, devletin kızacağı söylemlerden uzak duruluyor. Çalışmalarım zarar görmesin, cemaatim dağılmasın diye zulme rıza gösteriyor. Sistemin ötekileştirdiğini onlar da ötekileştiriyorlar. Sistemin af etmediğini onlar da af etmiyorlar. Sistemin hak vermediklerine onlar da hak vermiyorlar. Söylemleri Müslüman ama eylemleri sistemleşmiştir. Sistemin ötekileştirdiklerini kardeş saymıyorsanız, bari bir insan olarak haklarına sahip çıkın! Ama nerede bencilliğimiz bütün benliğimizi kaplamış.

Daha ne zamana kadar kendi ülkemizde işlenen zulümlere seyirci kalacağız? Daha ne zamana kadar aramıza çizilen bu zalim çizgilere uyacağız? Ne zaman hür imanımızla hareket edeceğiz? Allahın verdiği hakları biz ne zaman tanıyacağız?

Sahip çıkmadığımız Kürde Amerika sahip çıkınca Kürt hain, Ermeni kalleş, Yahudi satılmış oluyor. Hakkını isteyince de bölücü oluyorlar. Kim söylüyor? Sistem söylüyor. Müslüman da sistemin ağzına bakıyor.

Ne zaman imanımıza sahip çıkıp zulme karşı çıkacağız?