• DOLAR 34.655
  • EURO 36.439
  • ALTIN 2950.965
  • ...

Son zamanlarda sık sık duymaya başladığımız bir mesele var. Bir FETÖ gitti birkaç FETÖ geldi diye. Her ne kadar endişe sahibi kimi insanlar bu tabiri kullanmış olsa bile bazıları da bunu art niyetten ağzına sakız yapmış.

Eğri oturup doğru konuşalım. Biz FETÖ’nün nesine karşıyız? FETÖ’nün nesi iyiydi nesi kötüydü?

Öncelikle kendi adıma söylüyorum, hiçbir hareket ne safi kötü ne de safi iyidir. İyi olanlar iyiliği kötülüğünden çok olanlardır. Kötü olanlar da kötülüğü iyiliğinden çok olanlardır.

Bu pencereden baktığımızda iyinin yanında kötünün karşısında olmalıyız. Ama bir bakıyoruz ki iyi dediklerimiz kötü işler yapabiliyor. Kötü dediğimiz de iyi işler yapabiliyor. O zaman biz bazı ölçüler koymalıyız. Bizim duruşumuz şahıslara veya guruplara göre mi olmalı yoksa ilkelere, doğrulara ve yanlışlara göre mi olmalı?

Devlet dediğimiz mekanizma insanlardan oluşur. Her ne kadar devletin bir anayasası var ise de insanın olduğu yerde yasaları çiğneme de vardır. Bu devlet bu toplumun fertlerinden oluşunca tolumu da oluşturan partiler, dernekler, vakıflar, STK’lar, aşiretler, aileler, şirketler vb. birçok parça vardır.

Normal şartlarda anayasayı, toplumu oluşturan bütün katmanların ihtiyacına cevap verecek şekilde yapılması gerekirken, tam tersine toplumun en az ve en bağnaz kesimi tarafından halka dayatılarak yapılmıştır. Böyle olunca da halk kendi sorunlarına çare bulmak için çeşitli yollara başvurmuştur.

Eğer devleti ele geçiren Kemalist zihniyet halkın önünü kesmeseydi ne FETÖ ne de başka bir yapı halkın nazarında meşru olmazdı.

Her zaman sonuçlara odaklanarak sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz. Oysa herkes bilir ki sonuçlar sebeplerin çocuklarıdır. Sebepler ortadan kaldırılmadan sonuçlar ortadan kaldırılamaz.

Türkiye’de mevcut anayasa bu halkın ihtiyaçlarına göre değil de devletin ali menfaatleri ve Kemalizm’in ihyası için düzenlemeye devam ettikçe FETÖ’ler eksik olmaz.

FETÖ’leşmek hak ve adaletten ayrılarak kendi partisi, cemaati, derneği ve grubunu hak etmediği makam ve mevkilere getirmek, torpil yapmak, kayırmak, iltimas geçmektir. Hak edenin hakkını gasp etmektir.

FETÖ’leşmek bir zihniyet meselesidir. Bu zihniyet kimde varsa o FETÖ’leşmiştir. FETÖ’yü canavar yapan yaptığı okullar, kurslar, hastaneler, sohbetler değildir. Onun hakları gasp etmesi, hukuku gasp etmesi ve haksız maddi ve manevi kazanç elde etmesidir. Kendinden olanı kayırması, diğerlerinin hakkını elinden almasıdır.

Dolayısıyla isimlere takılmadan eylemleri sorgulamalıyız. Amellere bakmalıyız. FETÖMETRE’yi bu anlamda kurmalıyız ki bakalım kim ne kadar FETÖ’leşmiş!