Dünya ile ahiret arasında doğru denge kurmak
Dünya kavramı, Ahiret veya Ahiret hayatının karşılığı olarak hayatüddünya, yakın hayat anlamındadır. Bu kelime Kur‘an'da çok sık olarak Ahiretten veya ölümden önceki hayatın sıfatı olarak kullanılır. Ne var ki bu tabir, çoğunlukla kendi yeri dışında kullanılmaktadır.
Günümüzde Kur`an‘ın yanlış anlaşılan kavramlarından biri de hiç kuşkusuz dünya kavramıdır. Terminolojide dünya bir sıfat olmasına rağmen, üzerinde yaşadığımız yeryüzünün ismi olarak algılanmıştır. İşte bu yanlış adlandırma, İslam'ın dünya hayatına getirdiği tanım ve ölçünün yanlış anlaşılmasına yol açmıştır. Dolayısıyla İslam'ın, üzerinde yaşadığımız dünyayı (yer küreyi) kötülediği sanılmış, bu dünyadan yüz çevirmenin fazilet ve yükselme sebebi olacağı iddia edilmiştir.
Oysaki Kur`an-ı Kerim, Dünya kelimesiyle üzerinde yaşadığımız yer küresini, yani jeolojik anlamdaki dünyayı değil, burada yaşanılan hayat anlayışını kast etmiştir. Yani bununla yer küresi değil, Ahireti geri plana bırakıp hesaba katmayan yaşama zihniyeti tenkit edilmiş, kötülenmiştir.
Şüphesiz Yerküre ile onun üzerinde yaşanan hayat arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. İşte bu ilişkiden dolayı dünya kelimesi, zaman içerisinde üzerinde yaşadığımız gezegenin adı olarak ta kullanılmaya başlanmıştır.
Kur`an-ı Kerim, dünya kelimesini, kişiyi Allah'tan uzaklaştıran iğreti, adi, sefil bir hayatın karşılığı olarak kullanmaktadır. Bu kelimeyi çoğunlukla Ahiret hayatı ile birlikte söz konusu etmektedir. İki hayat arasında karşılaştırma yapmakta, Ahiret hayatının üstünlüğünü, kalıcı ve devamlılığını vurgulamaktadır.
Kur‘an, Ahireti unutturmayan, kişinin kulluk görevlerine engel olmayan, insanı sapıklığa götürmeyen dünya hayatını kötülemiyor. Hatta bunun bir mutluluk vesilesi olduğunu, müminlerin bu anlamda dua etmeleri gerektiğini öğütlüyor:
"Onlardan öylesi vardır ki: 'Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, Ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru' der." (Bakara: 201)
"Müjde, dünya hayatında da, Ahiret hayatında da onlarındır. Allah'ın sözleri için bir değişiklik yoktur. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur." (Yunus: 64)
Allah (cc) yeryüzündeki her şeyi insanlar için yaratmış, onların hizmetine vermiştir. Öyleyse onların bu maddi nimetlerden faydalanması, onlara sahip olmaya çalışması ve onlarla beraber dünyada bir mutluluk araması kötü bir şey değildir. Hiçbir zaman dünya mutluluğu, Ahiret mutluluğunun karşıtı olamaz. Bir başka ifadeyle, Ahiretteki sonsuz saadeti yakalamak için, insanın dünyadaki mutluluğu ve nimetleri terketmesi gerekmez.
Kur`an‘da ve hadisi şeriflerde dünya hayatının bazen yerilmesi, bazen de övülmesi söz konusudur. Aslında bu iki yargı arasında bir çelişki yoktur. Her iki kaynak da dünyayı onu hangi ölçüde sevenlere göre değerlendiriyor? Ahireti hesaba katarak güzel bir hayat yaşayanlar için dünya övülmüş, sefihçe ve Ahireti hiç düşünmeden, nefsin arzularına uyarak yaşayanlar için de yerilmiştir.
Kur`an-ı Kerim, dünya ile Ahiret arasında bir tercih olursa, elbette Ahiretin tercih edilmesini emrediyor. Çünkü Ahiret hayatı daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Dünya hayatını Ahirete tercih edenler, uzak bir sapıklığa düşerler. Allah'ın hükümlerine kulak vermeyip Ahireti unutanlar; dünyaya karşılık Ahireti satanlardır. Elbette böyle bir alışverişin sonu ziyan ve hüsrandır.
Müminlerden bazıları da Ahiretlerini kazanmak için dünyalarını satarlar. Kur`an-ı Kerim, Allah yolunda cihad etmenin bu anlama geldiğini ve böylelerinin büyük bir sevaba kavuşacaklarını haber veriyor. Allah yolunda şehit olanlar, bu çok kârlı alışverişin kazananlarıdır. Rabbim bizleri de böyle bir alışverişte kazananlardan eylesin. Amin.