Cihad; anlam ve mahiyeti
Sözüme başlamadan şunu belirtmek isterim ki, Cihad kavramının ilk olarak Milli Eğitim Müfredatına girmesi, sevindirici ve olumlu bir gelişmedir. Ne var ki bu aralar birçok kişi veya çevre bunun üzerinden spekülasyon yaparak bu gerçeği sulandırmakta ve hedefinden saptırmaya çalışmaktadır. Açıktan söylemeseler de bunların, cihad gibi islami değerlere tahammülsüzlükleri olduğu açıktır. Bu nedenle cihadın tanımı hakkında birkaç söz söylemek istiyorum:
İslam literatüründe Cihad: 'Cehd' veya 'cühd' kökünden türeyen bir mastardır. Cihad, islam'a has ve Kur`an'ın anahtar kavramlarından biridir. Cihad kelimesi Kur`an'da farklı formlarda kırk bir yerde geçmektedir.
Cehd veya cühd, kararlı ve şuurlu bir şekilde gayret etmek, zorluklara karşı çaba göstermek, olan gücüyle çalışmak gibi anlamlara gelir. Aynı kökten türeyen cihad veya mücahede sözcükleri, düşmanın saldırısına karşı koymak üzere elinden gelen her türlü çabayı ve gayreti sarf etmektir.
Bu düşmanın insanın içinde veya dışında olması fark etmez. Mümin, kendine zarar vermek üzere saldıran düşmana karşı koymaya çalışır, onların zararlarını uzaklaştırmak veya etkisiz hale getirmek için her türlü gayretli ortaya koyar.
Bir başka tabirle, Müminlerin düşmana karşı kararlı ve şuurlu biçimde gösterilen çabalarının bedenle yapılanına 'cihad', ruhsal olanına 'mücâhede', fikir ve İslami ilimlerde yapılanına ise 'ictihad' denilir. Allah yolunda gayret göstermek, çaba sarf etmek anlamlarına gelen 'cihad', her üç manayı da içerisine almaktadır.
Fıkhi kaynaklarımızda, Allah yolunda yapılan bütün çalışmalar, Allah'ın kelimesi en yüce olsun diye gösterilen gayretler, İslam'ı savunmak ve hâkim kılmak için ortaya konan çabalar tümüyle 'cihad' diye nitelendirilir. Bununla birlikte; bedeniyle, organlarıyla, malıyla cihad edene veya manevi yönünü olgunlaştırmak için çaba sarf edene 'câhid' ve 'mücâhid', İslami hükümleri ortaya koymak için gayret edene ise 'müctehid' denilmektedir.
Şu halde, Allah tarafından mümine emanet olarak verilen her türlü bedeni, mali ve zihinsel imkânları Allah yolunda harcaması, İslam yolunda kullanması cihaddır. Mahkûm olan ve hayattan uzaklaştırılan İslami değerlerin yeniden toplum hayatına girmesi ve yaşanır hale gelmesi için harcanan tüm çabalar, sarf edilen tüm emekler cihaddır.
Bu alandaki cihadı ihmal edenler, cihadın özünden uzaklaşarak neye, niçin çalıştıklarının da farkında olmayanlardır. Cephede büyük kahramanlıklar gösterseler ve büyük emekler harcasalar da nihayette geride bırakacakları bir şey kalmaz. Yaptıkları tek şey İslami potansiyeli verimsizleştirmek ve gereksiz yere harcamaktır.
Bazılarının sandığı gibi Cihad; olabilecek herhangi bir saldırıya karşı yapılan bir savunmadan ibaret değildir. Bu tanım fiili cihad yani kital için geçerli olabilir. Ama cihad bundan ibaret değildir. Kaldı ki bu cihadin dahi Kuran'ı Kerimde açık bir tarifi vardır. Bu tarife göre “Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah'ın oluncaya kadar” cihad devam eder.
Fiili cihad (savaş), insanın mutluluğuna giden yoldaki engelleri kaldırmak ve tebliğin önünü açmak için yapılır. Nitekim Kur`an'ı Kerim, "Cihad" kavramı ile fiili savaş olan "kital" kavramını ayrı ayrı mülahaza eder. Kital bir fiili müdahaledir. Bu müdahale, cihadın diğer alanlardaki önü tıkanınca ancak devreye girer. İslam'da aslolan tebliğdir. Tebliğin önü tıkanınca ve İslami hayat yaşanamaz hale gelince ya fiili müdahale yapılır, ya da hazırlık için sabredilir. Buna da tahammül yoksa oradan daha emin bir yere hicret edilir.
Kur`an-ı Kerim, daima cihada hazırlıklı ve teyakkuzda olmamızı, düşmana karşı güç hazırlamamızı emreder. Hatta kritik anlarda namazda dahi silahlarımızı yanımızdan ayırmamamızı tembih eder. Zira düşman daima zaaf ve gaflet anlarını gözler. Bazen ufak bir gaflet anı düşmana öyle bir fırsat ve cesaret verir ki, Müslümanlar açısından telafisi mümkün olmayan zararlara ve kayıplara mal olabilir. Hiçbir an cihaddan gafil olmamanız dileğiyle.