• DOLAR 34.608
  • EURO 36.655
  • ALTIN 2914.413
  • ...

İslam`dan önce kadına çok kötü muamele ediliyordu. Bu cümleden olarak kocası ölen kadını, adamın miras bıraktığı mal gibi telakki ediyor, kadın istemese bile mirasçının onunla evlenme veya onu istediği biriyle evlendirme hakkına sahip olduğu düşünülüyordu. İslam, bütün bu haksızlıklara son vermiş, kadını layık olduğu yere oturtmuş ve haklarını teminat altına almıştır.

“Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine kantar kantar, yüklerle mehir vermiş olsanız dahi, hiçbir şeyi geri almayın. Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız? Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız?” (Nisa, 20-21)

“Allah`ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve erkekler mallarından harcama yaptıkları için erkekler kavvamdır/kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkârdır, Allah`ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi koruyucudurlar. Başkaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse hafifçe) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” (Nisâ, 34)

Erkeklerin maddi ve manevi durumları ile ve özellikle ekonomik rolleri, onların aile reisi -sorumlu yönetici- olmalarını tabii kılmıştır. Aile küçük bir toplum numunesidir; toplumlar, aileler ancak düzenle yaşarlar. Düzen ise, bir reisi, bir idareciyi zaruri kılar. İslam`da devlet başkanından aile reisine kadar her idareci, İlahi talimata göre hareket etmek, İslami kurallara göre ve istişare ile yönetmek mecburiyetindedir. Onlara itaat, bu talimata itaat demektir. İdare eden veya edilen bu talimatın dışına çıkar, meşru kurallara itaatsizlik ederse yaptırım uygulanır.

Burada bahis konusu olan, zevcenin itaatsizliğidir. Çare olarak önce öğüt vermek, sonra yatak boykotu ve daha sonra da dövme tavsiye edilmiştir. Kur`an`ı bize tebliğ eden Resulüllah sallallahu aleyhi vesellem, hiçbir zaman kadın dövmediği gibi: “kadını eşek döver gibi dövüp de günün sonunda onu koynunuza alıp yatmanız olacak şey midir?” buyurarak bizleri uyarmıştır.

Ayrıca bu yaptırım kullanıldığı takdirde, kadının canını yakmayacak ve vücudunda iz bırakmayacak şekilde misvak, kurşun kalem gibi bir cisimle vurmak şeklinde -ki, acı vermekten çok, psikolojik ceza unsuru olarak- uygulamak gerektiğini de ifade buyurmuştur. Kur`an-ı Kerim`de Eyyub aleyhisselamın eşini nasıl cezalandıracağına dair yapılan talimat, bunun bir açıklaması olsa gerek. 

Şu halde bu dövme yaptırımı, ahlâksız bazı kadınlar için en son çare olarak başvurulacak zaruri bir yol olup, kayıtlara ve şartlara bağlıdır. Ayrıca kadının da kocasından şikâyetçi olması halinde hakem ve hâkime başvurma, hakkını arama imkânı vardır.

“Eğer karı-koca aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir, kadının ailesinden de bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur. Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.” (Nisa, 35)

“Erkek olsun, kadın olsun; her kim de mümin olarak salih ameller yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa, 124)

“Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki: ‘Onlara ait hükmü size Allah açıklıyor: Kitap`ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar hakkında, çaresiz çocuklar ve yetimlerin işleriyle meşgul olmanız hakkında adaleti yerine getirmeniz için size okunan ayetler (Allah`ın hükmünü apaçık ortaya koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.” (Nisa, 127)