Yüreklerin attığı yer
Herkes aynı eksen etrafında dolanmakta, aynı yöne doğru koşmakta ve aynı şeyleri söyleyip zikretmektedir. Buraya gelemeyenlerin yüreği dahi burada atmaktadır. Ekranların başında seyredip takip ederken içleri gitmektedir. Her namaza duruşlarında hayal ettiği, Yüreklerinin attığı yer… Kâbe, Tavaf, Sa`y, Zemzem, Arafat, Mina… Mekke ve Medine.
Evet, bu değerlerin Müslümanlar katında farklı bir yeri ve apayrı bir değeri vardır. Haccın kendisine has insanın ruhu üzerinde bıraktığı hatıraları, ilhamları ve silinmeyen izleri vardır… Yüce idealin doğduğu mekânı ziyaret eden Müslümanlar, yüce yaratıcının huzurunda ısbati vücut ediyor, emre amade olduklarını ilan ediyorlar. Kalubela gününde rablerine verdiği söze vefa ederek “lebbeyk Allahumme lebbeyk” diyerek yeniden ahitlerini tazeliyorlar.
Her hac mevsiminde Müslümanlar, bu yüce değerler etrafında birleşerek bir tek ümmet olmanın şuurunu ve manasını ortaya koyuyorlar. Eğer insanlar bu mana etrafında toplanıyorlarsa gerçekten haccı idrak etmiş ve değerini kavramışlardır. İslam`ın ilk doğduğu mahalde buluşmak, oraları ziyaret edip hem oralarla, hem de kendi aralarında tanışmak ve kaynaşmakla yeniden diriliyor ve gerçek güçlerini idrak ediyorlar.
Farklı renklere ve milletlere mensup, farklı bölgelerden ve iklimlerden gelen insanlar, aynı kıyafete girerek, aynı rolü ve aynı karakteri canlandırarak ortak bir takım anıları beraber yaşıyorlar. Ataları Âdem aleyhisselamın yeryüzündeki ilk günlerini canlandırarak Arafat`ta, Âdem ile Havva gibi tanışıyor, Muzdelife`de bir arada geceliyor ve Mina`da konaklanıp insan ailesinin temelini atıyorlar. Tek tip ve tek renk elbise giyinerek aralarında ayrı gayrı olmadığının birliğini ve birlikteliğini ilan ediyorlar. Bütün insan neslinin tek bir kökten geldiğinin, tek bir ailenin çocukları ve bir yapının üyeleri olduğunun gerçeğini dünyaya deklare ediyorlar.
Müminler, hac ameliyelerini gerçekleştirirken geçmişi bu güne getirerek tarihi yeniden yaşıyorlar. Allah`a kulluk etmenin örneğini sergilemek için, tevhit akidesinin önderi İbrahim aleyhisselamın rolüne giriyor, Onun karakterini canlandırıyorlar. Onun inşa ettiği Kâbe`nin etrafını turlayıp tavaf ederken, Onun makamı arkasında namaza dururken hep Onu taklit ediyor, Onu canlandırıyorlar. Sonra İbrahim misali Mina`ya varıp en sevdiklerini, İsmail`lerini feda edercesine kurbanlarını kesiyor, sadakatlerini bildiriyorlar.
Bir de bakıyorsun ki, İsmail aleyhisselamın rolünü oynuyorlar. İsmail gibi yüce makamdan gelen emre itaat etmenin, şefkatli bir babaya güvenip ona yardım etmenin ve Rabbin emrine boyun eğip O`nun yoluna canını feda etmenin teslimiyetini gösteriyorlar. Onun gibi dost görünen düşmanın (şeytanın) hilelerine fısıltılarına kulak vermeden yüzüne tükürürcesine şeytanı taş yağmuruna tutuyor ve onunla olan ebedi düşmanlıklarını ilan ediyorlar.
Hacer anayı da taklit ediyorlar. Safa ile Merve arasında sa`y ederken sanki onun misali bir şeyler arayıp araştırıyorlar. Acaba bunlar ne arıyor? Niçin bir bu dağa, bir o dağa tırmanıyor, bu arada can havlıyla koşuyorlar? Enis bir dost, kurtarıcı bir el mi arıyorlar? Veya yokluğun ve yoksulluğun derdine derman olacak bir hayat suyu, bir azık mı arıyorlar? Yoksa bir şeylerden kaçmak veya bir şeylere kavuşmak için vuslat mı arıyorlar?
Ama her koşunun bitiminde hep bir tarafa bakıyor, hep o yönü gözlüyor, hep orayı işaret ediyor, hep o tarafa el sallıyor ve selamlıyorlar. Bir türlü gözleri oradan ayrılmıyor. Allah`ın evinin olduğu yön… Zemzem`in can suyunun bulunduğu mekân… Sanki bir şeylerini bırakmışlar o civarda. Sanki yürekleri atıyor orada. Sanki İsmailleri can çekişiyor oracıkta. Sonra Zemzem`in başına varıp muradına kavuşmuşçasına ve Cebrail`le buluşmuşçasına ondan kana kana içiyor, huzur ve güven içinde Rablerine şükrediyorlar.
Evet, bu ruhla, bu bilinçle Hac nüsüklerini ifa eden insanlar, bu anıları bizzat yaşayıp idrak edebilir ve bilfiil kendini o ortamlarda hissederek bu ilhamların kokusunu alabilirler. Ama bu ruhu taşımayan, bu bilince sahip olmayan zavallılar bunu nereden idrak etsinler? Allah sağlıklı idrak versin Âmin.
Bu vesileyle tüm Müslümanların kurban bayramını tebrik ederken İsmaillerini feda eder gibi yeni ufuklara uçmanın ve zaferler elde etmenin dileğiyle Allah`a emanet olun.