• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Kavmiyetçilik, daha yaygın tabiriyle milliyetçilik eskiden beri milletlerin bölünmesi için kullanılan bir araçtır. 1789 Fransız ihtilâlinden sonra hızla gelişti ve yaygınlaştı. Milliyetçi ideolojilerin çoğalmasından ve yaygınlaşmasından sonra büyük devletler parçalandı. Ulus unsuru üzerine yeni devletler inşa edildi. Bir ırkın üstünlüğü fikri, bu yeni devletlerin ideolojisi oldu. Bu Yahudi mamulü ırkçılık yüzünden nice zulümler işlendi, nice savaşlar oldu, nice toplumların kimliği inkâr edildi, nice kesimler baskı ve hile ile asimile edildi.

 

İslâm`da kendi ırkının üstünlüğü ile övünmek, onunla diğer insanlara karşı üstünlük taslamak, şiddetle kınanmış, telin edilmiştir. Burada söz konusu olan ırkçılık; kendi kavmini, kendi akrabalarını sevip ilgi göstermek değildir. Bilakis İslam, akrabaya iyilik etmeyi, onlara ilgi göstermeyi, sıla-i rahmi (akrabalık bağını yardımla sürdürmeyi) emreder. Akrabalar arasındaki meşru ve makul sevgi, bereketi artırır (Tirmizi)

Irkçılık ise, akraba haksız da olsa onu savunmak, kendi soyunu başkalarından üstün görmek, başkalarını aşağılamak; belli bir grubu, bir aileyi veya soyu en üstün saymak, bu yüzden de zulme dalmaktır. İşte bu, İslâm`ın aşağıladığı, lânetlediği bir tavırdır. Nitekim Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Bir kimsenin kavmini sevmesi ırkçılık midir?” sorusuna şöyle cevap vermiştir: “Hayır, fakat ırkçılık; kişinin zulümde kendi kavmine yardım etmesidir.” (İbn Mace)

Irkçılık gayreti, ırkçılığa davet, cahiliye anlayışıdır. Bununla alakalı da Bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor: “İnsanları ırkçılık  için toplanmaya çağıran, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğruna ölen Bizden değildir.” (Müslim)

Atalar ile övünmek, Müslüman olmayan ataların özellikleriyle iftihar edip başkalarına üstünlük taslamak, hava atmak ırkçılıktır. Onlarla övünmek insana hiç bir şey kazandırmaz. Onlarda sağlam bir inanç ve iyi bir ahlâk var idiyse onu almak bir şey kazandırsa da; eğer onlar yanlış inanç içinde ise, bilerek veya bilmeyerek kötülük ve zulüm yapmışlarsa, o kötülükleri savunmak daha da büyük bir hatadır.

Irkçılık duygusu yüzünden, birçok kişi, atalarının inandıkları bâtıl dinlere, kötü örf ve adetlere, yaptıkları zulümlere bile sahip çıkmakta ve atalarının yolunu izlemekteler. Onların bu halini şu ayeti kerime ne güzel tasvir ediyor:

“Onlara ‘Allah`ın indirdiğine uyun` denildiği zaman onlar, ‘hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız` dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler de mi?” (Bakara, 170)

Kur`an, cahiliyenin her çeşidi ile savaşmış ve insanlara vahyin, yani hakkın, yani ilmin nurunu ulaştırmıştır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, her çeşit ırkçılık ve kavmiyetçiliği cahiliye âdeti olarak değerlendirmiştir.

İranlı Selman (Farisi), Bizans`lı Süheyb (Rumi) ve Habeşistanlı Bilal`i (Habeşî) hiçbir yönden ırklarından dolayı farklı bir ayrıma tâbi tutmamış, herhangi bir Mekkeli veya Medineli Arap`la her yönden eşit görmüştür. “Arab`ın Acem`e (Arap olmayan), Acem`in de Araba üstünlüğü yoktur; üstünlük sadece takvadadır” hükmünü koyarak gerçek adaleti ve insan değerini ortaya koymuştur. Böylece bu kardeşliğin tatlı meyvelerini dünya huzuru şeklinde de insanlığa sunmuştur.

Dinimizde insanlar arasında birleştirici unsur, İslam kardeşliği ve tek ümmet bilincidir. Bu şekilde ancak tüm insanları tek çatı altında toplamak mümkün olabilir. Bütün insanları tek ırka, tek renge, tek dile sokmak asla mümkün değildir. Buna kalkışmak fıtratı bozmaktır.

Günümüzde özellikle Müslüman halklar arasında hızla yayılan ulusalcılık fikri Avrupa`dan ithal bir Frenk mikrobudur. Bu mikropla önce Hristiyan dünyası, sonra İslam dünyası vuruldu. Artık Müslüman halkların bir an evvel bundan kurtulmaları gerekir. Yoksa bunun için daha da kurban vermeye devam edeceklerdir.