• DOLAR 34.469
  • EURO 36.437
  • ALTIN 2913.006
  • ...

İslam`da selamın çok büyük bir yeri ve önemi vardır. Kur`an-ı Kerim`de Allah`ın, meleklere ve peygamberlere; meleklerin peygamberlere ve insanlara, peygamberlerin de meleklere ve insanlara selam verme usul ve adapları vardır.

 

Selamın, Allah`ın bir emri olmakla birlikte hem meleklerin, hem de insanların diliyle zikredilmiş olması ve bunun hem dünya halkının hem de cennet ehlinin ihya üslubu olması onun iman ehlinin hem dünya, hem de ahiretini kuşatan âlemşümul bir olgu olduğunu göstermektedir.

Selam, müminler arasında ortak bir ahlak, bir anlaşma dili ve tanışma şifresidir. Bu ahlak, müminlerin hem dünyasını ve hem de ahiretini kuşatmıştır.

Elbette selamın birtakım usül, adap ve kuralları vardır. Nitekim Kur`an-ı Kerim`de, İbrahim aleyhisselamın, meleklerin: “selamen” aleyküm şeklindeki sözlerine karşılık: “selamün” aleyküm diye cevap vermesi ve bunun Kur`an-ı Kerim`de üç ayrı yerde aynı lafızlarla ifade edilmiş olması, bizlere selam alan kişinin selam verenin sözlerinden daha güzel ifadelerle karşılık vermesi gerektiğini öğretmektedir. Zira “selamün” sözünün anlamı: sürekli istikrarlı ve zail olmayan bir selam demektir. Bu konu Kur`an-ı Kerim`in bir başka ayeti kerimesinde şöyle izaha kavuşturulmaktadır:

“Herhangi bir selamlamayla selamlandığınız zaman (size selam veren kişinin sözlerinden) daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık veriniz.” (Nisa: 86)

Bunun açık anlamı şudur: Eğer biri size “esselamu aleyküm” derse, siz ona: “Ve aleykümûsselamu ve Rahmetüllahi” deyiniz. Şayet o size:  “Esselamu aleyküm ve Rametüllahi” diye selam verirse siz ona: “Ve aleykümûsselamu ve Rahmetüllahi ve berakatuhu” deyiniz. Selam vermek sünnettir, reddi yani karşılık vermek ise vaciptir.

Genel kaide olarak, yürüyenlerin oturanlara, küçüklerin büyüklere, az olanların çok olanlara, yayaların bineklilere aşağıdan gelenlerin yukarıdan gelenlere selam vermesi gerekir. Yine bir cemaate vardığında olduğu gibi oradan ayrıldığında da selam verilmelidir. Selam vermek sadece erkek müminler arasında değil, aynı zamanda kadınlar, çocuklar ve bunlarla erkekler arasında da olmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Nitekim Sahabe-i kiram, peygamberimiz aleyhissalatu vesselamın, çok defa kadınlara ve çocuklara selam verdiğini rivayet etmektedir.

Bunun dışında da selamın daha birçok adap, kural ve teknikleri vardır ki, konu uzanmasın diye ayrıntısına girmeden, sadece bunun ana parametreleri ve önemi üzerinde biraz durmak istiyoruz:

Beşeri literatürlerde insanların veya milletlerin birbirilerini sorma ve ihya etme konusunda her milletin kendisine has birçok usul, kaide ve adapları vardır. Bunların bir kısmını aynı zamanda Müslümanlar da kullanıyor olabilirler. Ancak selam, sadece ve sadece Müslümanlara has bir terimdir. Onun dışında başka hiçbir sözcük onun yerini dolduramaz ve onun içerdiği manaları ifade edemez. Zira o, Allah`ın ‘Selam” isminden alınmış bir terimdir. Allah`ın ‘Selam” isminden yansıyan bir rahmet, bir şefkat ve bir esenlik ifadesidir.

Eğer birine selam veriyorsanız, ona iyilik istiyor, ona hayır ve bereket istiyor ve onun hem dünyası hem de ahireti için esenlik diliyor, ona dua ediyorsunuz demektir. Selamın sözlük anlamı, bütün bu manaları içermektedir. Selamın bir manası da güven ve barış demektir. Bu manası itibariyle birine selam veriyorsanız ona herhangi bir zarar, ziyan vermeyeceğinize, ona arkadaş ve dost olduğunuza dair güven veriyorsunuz. “esselamu aleyküm” dediğinizde: “benden sana bir zarar gelmez, sana samimi ve dost olarak yaklaşıyorum, derdine ortak olabilir, işine yardımcı olabilirim; dolayısıyla bana güvenebilir ve sırrını bana açabilirsin” demek istiyorsunuz.

Selam; müminler arasında bir parola, bir sevgi ve merhamet vesilesidir. Birbirleriyle anlaşma ve tanışmanın ilk fasılası ve birbirlerine açılmanın güven anahtarıdır. O halde birine bir işiniz mi düşmüş? Ona selamla gidilmelisiniz. Birileriyle buluşmak, tanışmak mı istiyorsunuz? Bir selamla yanına sokulmalısınız. Birine bir dilek mi arz ediyorsunuz? Evvela selamla başlamalısınız. Zira selam, müminler arasındaki güven ve itibarı, sevgi ve muhabbeti artıran bir olgudur. Bu hususla ilgili en güzel tarifi efendimiz aleyhissalatu vesselam yapmıştır:

“Nefsim kudret elinde bulunan Allah`a yemin olsun ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Tac: c. 5. s. 244)

“Rahman`a ibadet edin, (yoksula) yemeyi yedirin ve (aranızda) selamı yayın ki selam ile cennete giresiniz.” (Tac: c. 5. s. 245)