• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Muhakkak ki, biz, sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneyip imtihan edeceğiz; ey peygamber! Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara, 155)

Bu ve benzeri ayeti kerimelerden Allah`u Teâlâ`nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin ancak kazanacağını öğreniyoruz. Sabırla bütün sorunlar halledilmekte, her türlü engel ve zorluklar aşılmakta ve kutlu zaferlere ulaşılmaktadır. Onun için atalarımız: “Sabırla koruk, helva olur” demişlerdir.

Mümin vicdanların mutlaka musibetler yoluyla eğitilmesi, hak mücadelesi uğrunda sebat ve kararlılık derecesinin korkularla, ağır bela ve musibetlerle, açlıkla, mal, can ve ürün kayıplarla sınavdan geçirilip arındırılması gerekir. Müminin, inancının yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bu aşamaların mutlaka yaşanması lazımdır. Çünkü müminler inançları uğrunda ne kadar yükümlülüklere katlanırlarsa, inançlarının vicdanlarında kazanacağı değer de o oranda yükselir. Bağlılarının, uğrunda yükümlülüklere katlanmadıkları ucuz ve düşük maliyetli inançlar daha ilk darbe ile karşılaşılır karşılaşılmaz kolayca feda edilebilir.

Demek oluyor ki, bu durumlarda katlanılan yükümlülükler, herhangi bir inanca, bağlılarının vicdanında değer kazandıran, psikolojik bir bedeldir. Söz konusu inancın başkalarının vicdanında değer kazanabilmesi için bağlılarının bu psikolojik bedeli ödemeleri gerekir. Yeni kazanılacak kişiler ancak bu fedakârlığın sonucunda ortaya çıkar. Müminler inançları uğrunda ne derece acılara katlanırlarsa, ne oranda fedakârlıklara girişirlerse inançlarının vicdanlarındaki değeri daha da artar, ona daha sıkı biçimde bağlanırlar.Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, imtihan sürecindeki mümin kişinin halini şöyle izah etmektedir: “Müminin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırdır. Bu özellik sadece mümine özgüdür. Mümin nimete kavuşur, sevinir şükrederse hayra nail olur; başına belâ geldiğinde sabrederse bu da onun için hayırlı olur.” (Riyazussalihin, 1, 54)

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allah`ın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramışlardı. Kendilerine eziyet edilmiş, iftiralara maruz kalmış, yurtlarından çıkarılmış, hükümdarlar tarafından zindana atılmışlardı. Ancak onlar hak üzerinde sebat ederek yollarına devam etmişlerdi. Kuran`ı Kerim`de peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Onların hayatı baştan sona kadar sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her Müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

Sabır aynı zamanda, nefsin iyi bir şey yapmak veya kötülüklerden kaçınmak için acıya, meşakkate dayanma kuvvetidir. Bu iki şekilde görülür: Birincisi elem, acı ve külfete karşı yapılan sabırdır ki, itaat, mücadele ve amellerin zorluğuna katlanılarak elde edilir.  Diğeri de haram lezzet ve şehvet isteklerine karşı yapılan sabırdır ki, kişi bu sabırla, nefsine hoş gelse de haram kılınmış olan tehlikeli ve zararlı şeylerden sakınabilir.

Nefsin boyunduruğundan ve esaretinden kurtulup özgür olmanın sonuçlarından ve meyvelerinden biri de sabırlı olmaktır. Bu anlamda ‘sabır`, hürriyeti elde etmede en önemli etkendir. Kişi sabrı sayesinde kötü şartlara, insanı zillete düşüren nefsin isteklerine direnir ve özgürlüğünü kazanır. Cafer`i Sadık`ın (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Özgür kişi her haliyle özgürdür. Başına musibet gelirse sabreder, musibetler üstüne sel gibi aksa yine de onu yenilgiye uğratamaz. Ama sabretmezse, kahırlı olur ve kolaylıklar güçlüğe dönüşür.

Nitekim Yusuf aleyhisselamın köleleştirilmesi, esir edilmesi ve kahra uğraması onun özgürlüğüne gölge düşürmedi. Ne kuyunun karanlığı, ne de maruz kaldığı ağır iftiralar ona bir zarar verebildi. Derken Allah (c.c.) ona lütufta bulundu ve yönetici yapıp kendisine zulmedenlerin başına geçirdi, onları ona hizmetçi kıldı. Sonra da peygamber yaptı ve onun sayesinde bir ümmete rahmette bulundu. İşte sabır bu şekilde ardından hayır getirir. Şu halde sabredin ve sabırla donanın ki büyük ecre nail olup başarıya ulaşasınız.” (Kırk Hadis Şerhi, 1/317)

Allah`ın güzel isimlerinden biri de ‘Sabur`dur. Çok sabreden demektir. Allah`ın sabrı insanların sabrıyla kıyas edilemeyecek kadar farklıdır. Rabbimiz, kullarının bütün isyan ve tuğyanlarını bildiği ve gördüğü halde onlara hemen ceza vermiyor, cezalarını âhirete erteliyor ve onlara nimetlerini vermeye devam ediyor. Her hâlükârda sabredenlerden olmanız dileğiyle.