• DOLAR 34.47
  • EURO 36.391
  • ALTIN 2864.493
  • ...

 Dua, sözlükte, küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya, aciz olandan güçlü olana doğru meydana gelen bir istek ve niyazdır. Küçüğün büyükten olan ricası, söz, fiil ve davranış olarak yalvarmak, samimi istek ve içtenlikle olur. Her konuda Rabbine muhtaç, aciz ve güçsüz olan kula düşen görev, güçsüzlüğünü bilerek Rabbine dua etmesidir; Rabbe yakışan da kulunun içten yaptığı duayı dilerse kabul etmesidir. Zira müminlerin kendisinden dua istemelerini bizzat O emretmiş ve bundan istiğna edip büyüklük taslayanları da cehennem azabıyla uyarmıştır:

“Rabbiniz dedi ki: ‘Bana dua edin, size icabet edeyim (karşılığını vereyim). Şüphesiz bana ibadet etmekten büyüklenenler boyun bükmüş olarak Cehenneme gireceklerdir.” (Ğafir: 60)

Bazı insanlar kendilerini Allah`tan müstağni görürler, Allah`a muhtaç olmadıklarını düşünürler. Onlar, kendilerini güçlü sanan kibirli kimselerdir. Böyle kimseler Allah`a dua etmeyi lüzumsuz sayarlar, buna ihtiyaçları olmadığını sanırlar. Oysa ayeti kerimede, dua ile ibadet kavramlarının beraber anılmaktadır. Buna göre dua, ibadetin bir parçasıdır ve birbirlerini tamamlayan bir bütünün parçalarıdır.

Bir gün bir bedevi peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme gelerek “Ya Resulellah: ‘Rabbimiz yakın mıdır yoksa uzak mıdır? Yakınsa ona fısıltı şeklinde dua edelim, uzaksa bağıralım` dedi. Bunun üzerine şu ayeti kerime nazil oldu: “Kullarım sana, beni sorduğunda (onlara de ki): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yola hidayet olunsunlar.” (Bakara: 186)

Kuran`ı Kerim`in birçok ayetinde Peygamberimiz sallallahu aleyhi veselleme sorulan sorulara: “söyle ki” veya “de ki” sözüyle başlayan cevaplar verilmektedir. Ancak bu ayette, “Kullarım sana benden sorarlarsa ben onlara yakınım” buyurmaktadır. Buradaki yakınlık “dua” ile açıklanmıştır ki, bu duanın arada bir aracı olmaksızın sadece Allah`a yapılması gerektiğine bir işarettir. Kul, normal zamanlarda bir takım araçlara ihtiyaç duysa bile dua zamanı Allah ile kul arasında hiç bir aracı yoktur.

Allah (c.c) kendisine ibadet ve dua eden kullarına yakındır. Bu yakınlık elbette mecazi olup, Allah`ın kulun ibadet ve duasına önem verdiğini, bunları boşa çıkarmayacağını, dua ve ibadette bulunan kulun derecesinin yüksekliğini ifade eder. Allah (c.c), dua eden, kendisinden isteyen, kendisine başvuran, acizliğini, yetmezliğini idrak eden, bağışlanma dileyen kulunu daima sever. Çünkü dua etmek, bir anlamda O`na itaat ve boyun eğmektir, O`nun vahdaniyetine ve yüceliğine iman etmektir, O`nun her şeye gücünün yettiğini itiraf etmektir. Kulun bu şekilde davranması iman ve teslimiyettir.

Allah`ın, dua etmekten istiğna eden kullarına da sitemi vardır: “De ki: Eğer sizin duanız olmasaydı, Rabbim ne diye size değer verirdi?” (Furkan: 77)

Hak dini yalanlayan kimseler dua etmekten de kaçınırlar. Çünkü öyleleri yakaracak, çağıracak başka ilahlar bulurlar. Hallerini onlara arz ederler, yalancı ilahların onların imdadına koşmalarını beklerler. İman edip de Allah`a yakaran kulların dereceleri ise Allah`ın dilediği yere kadar yükselir.

Dua eden kulun kalbi Allah`tan başka bir şeyle meşgul olursa, duası amacına ulaşmaz. Nefsin istekleri, Allah`ın dışındaki sevgiler ve amaçlar, duayı hedefinden uzaklaştırır. Duanın ihlas, samimiyet, alçak gönüllü bir halde olması gerekir. Kişi, kendi arzularına esir olduğu müddetçe Allah`a bu anlamda yaklaşamaz, arzular sürekli engel olurlar:

“Rabbinize yalvara yalvara ve içten dua edin. Şüphesiz ki O, haddi aşanları sevmez. Düzene konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın; O`na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah`ın rahmeti iyilikte bulunanlara pek yakındır.” (Araf: 55-56)

Bu şekilde yapılan bir dua Allah`a yakınlık aracıdır ve ibadetlerin en üstünüdür. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, ‘dua ibadetin iliğidir (özüdür)` buyurmuştur. (Tirmizi)

Yine Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, ‘Dua ibadetin kendisidir` diyerek Mü`min: 60. ayeti okudu. (Ebu Davud)
İslam`da duanın önemine ve ibadet olarak faziletine ait sayısız hadisi şerifler vardır. Bu hadislerde dua etmenin önemi, ne zaman nasıl ve hangi yöntemlerle dua edileceği, kimlerin duasının kabul olunacağı, hangi kelimelerle dua etmenin daha iyi olacağı, duanın kulun hayatına getireceği şuuru, rahatlığı, dua ile Allah`ın yapacağı bağışları bulabiliriz.