Amedte Nevruz Meydanı yine şaşırttı
Geçen Pazar günü Diyarbakır Nevruz Meydanı`nda sağanak yağmura rağmen peygamber âşıkları yine coştu, meydan doldu taştı. Peygamber aşkıyla coşan gönüller, yine meydanları şenlendirdi. Programın sonuna kadar hiç kimsenin miting alanını terk etmeden sabırla beklemesi bazı insanları şaşırttı; ama biz, tersi olsaydı şaşırırdık. Zira insanlar kendini ancak bu meydanlarda buluyor. Yaralı ve sevdalı gönüller buralarda buluşuyor, coşup boşalıyorlar.
Dışarıdan (İran Kürdistanı`ndan ve Irak Kürdistanı`ndan, Suriye, Ürdün, Mısır ve Somali`den gelen birçok misafir “aktivist” vardı. Bunlar meydandaki coşkuyu hayretle izliyorlardı. Öyle ki, Ürdün İslam Üniversitesinden gelen Dr. Mustafa Huderi heyecandan yerinde duramıyordu. Bu şahıs iki yıl önceki programda da gelmişti. Hem bu defa davetli olmadığı halde gelmişti. Onunla konuştuğumuzda ‘iyi ki gelmişim` diyordu.
Ne var ki, bu türden otuz üzerinde dışarıdan âlim, aktivist gelmişken hemen yanı başlarında bulunan yerel ulemadan nice gelmeyenler vardı. Kimi insanlar veya çevreler, kendilerince alan kaptırmama, itibar kaybına uğramama endişesinden görmezlikten gelseler de bu sevdanın önünü kimse alamaz. Çünkü insanlar artık uyanmış ve öz değerleriyle yeniden tanışma fırsatını yakalamışlardır. Güneş balçıkla sıvanmaz. Güneş doğmuşsa artık gündüzdür. Eğer bilirlerse bu meydanlar hepimizin, bu sevda da hepimizindir. Ona sevdalananalar ancak huzur bulur ve sahil-i selamete kavuşurlar. Ona arkalarını dönenler de sadece kendilerine yazık ederler.
Bu halkı gerçekten sevenler, onun iyiliğini isteyenler, onun değerlerine saygılı olmaya, barıştıklarıyla barışmaya, sevdiklerini sevmeye, sevmediklerine de karşı olmaya mecburdurlar. Eğer bu halkın davasını güdüyor, onun iyiliğine çalıştığını söylüyorsanız onların döngüsüyle dönmeye, havuzuna karışmaya mecbursunuz. Onlardan ayrı, onlardan kopuk şekilde yapay ve ruhsuz etkinlik yaparak da bir şey kazanamazsınız.
Halka rağmen halkın davası olmaz. Halkın sevmediği, inanmadığı şeyleri, yabancısı olduğu değerleri ona dayatmak veya asil değerlerine başka şeyler katarak vermek onlara zulümdür ve saygısızlıktır. Halka ekonomik model seçilebilir, yeni icatlarla alakalı aydınlatıcı bilgiler verilebilir; ama ona inanç sistemi tayin edilemez, ahlak ve ibadet kaftanı biçilemez. Çünkü bunlar ilahi işlerdir. Allah`ın işlerine karışmak ise, firavun gibi ilahlığa kalkışmak demektir. Hani firavun da İsrail oğullarına: “sizin için öngördüğümden başka bir şey uygun bulmuyorum; sizi doğru yola iletmekten başka bir şey yapmıyorum” demişti.
Cebren insanlara hayat tarzı biçmek, istemedikleri bir yaşam tarzına zorlamak öz değerlerine müdahale etmek Firavunî bir meslektir. İlla benim istediğim gibi inanacaksın, benim istediğim tarzda giyinip kuşanacaksın, benim müsaade ettiğim kadar dinini, inancını yaşayacaksın dayatması zulüm olduğu gibi bunlara müdahale edip pasifize etmek, asli mecrasından çıkarıp yozlaştırmak da zulümdür, haksızlıktır, saygısızlıktır.
Son olarak bu dayatmacılık ruhunu taşıyanlara bir nasihat babından şunu söylüyorum! Bu halka sıkıntı verecek şeylerden, eski huylarınızdan artık vazgeçin. Şimdiye kadar bu halka reva gördüğünüz bunca zulümlere bir de yenilerini eklemeyin. Yoksa eskilerin iflas ettiği gibi siz de çok yakında iflas eder tarihin çöplüğüne yuvarlanır gidersiniz.
Size de sesleniyorum Ey Peygamber Sevdalıları! Ey bugünün Ammarları, Bilalleri ve Musapları! Sabırlı olun, tahammüllü olun! Zira zafer sabrın acılaştığı anların hemen akabindedir. Zor günler yine sizi bekliyor. O günlerin ağır yükü yine sizin omuzlarınızdadır. O günlerin çilesine ancak sizler dayanacaksınız. Bugün mısırda yine sizlere saldırılar var, idam sehpaları, darağaçları yine sizler için dikilmiştir; Suriye`de Irak`ta ve Arakan`da yargısız infazlar yine size karşı gerçekleştiriliyor. Bütün emperyalist planlar size kurulmakta; ama unutulmasın ki, Allah`ın da bir planı vardır. Allah`ın planı çok sağlamdır ve mutlaka başarıya ulaşacaktır.
Not: Bu hafta sonu yine birçok yerde olduğu gibi İstanbul, Van, Bingöl ve Elazığ gibi önemli noktalarda etkinlikler var. İnşaallah u Teâlâ Bingöl`dekine izleyici, Van`dakine ise, hatip olarak katılacağım. Rabbim o güne yağmursuz ve güneşli bir havayı nasip etsin! Önümüzdeki haftanın başında da İnşaallah İstanbul`da olacağız. Tüm Peygamber Sevdalılarına selamlar, sevgiler ve yakın zaferler dileğiyle.